Bilgiye ulaşmak artık çok ama çok Kolay. Özellikle son 20 yıldan bu yana tarihin hiç bir evresinde görülmemiş bir rahatlığı yaşıyoruz bu konuda. Heyecan verici olan şey ise bilgiye ulaşma konusundaki konfor farklılıklarının en canlı tanığı olan kuşakta yaşıyoruz..

Ortaokul yıllarında dönem ödevi hazırlamak için halk kütüphanelerinin kapılarını aşındırıp, gazetelerin vaktiyle kuponla verdiği cilt cilt ansiklopedilerle hemhal olurken, lise yıllarında birden internet üzerinden bilgiye erişimi yakalayan bir jenerasyon olmuştuk. İstediğimiz konuda istediğimiz bilgi bir kaç tuş hareketi ile önümüze gelebiliyordu.
Bilgiye bu denli kolay erişim, bilgiye karşı olan saygımızı da azalttı. Bu sonuç elbette beklenmeyen bir dezavantaj değildi ama bilgiyi bilgi yapan " hikmet" olgusunu ondan sıyırarak, hikmetsiz ve okumuş cahillerin peyda olması beklenmiyordu sanırım. Sahi ! Mesela hadisleri derlerken, "Çölde bir hadis bilen adam var diyorlar" denilince devesine atlayıp çöle dalan imam Buhari, ilim için yollar kateden imam Şafii, ömrünü ilme adayan Gazali,ibni Rüşt vs. ile bugün her türlü bilgiye istediği anda ulaşabilen bizlerin, bilgiye bakışı bir olabilir mi ? Elbette ki hayır!? Kolay bulunan bir şeyin değerini yerlere sermeseydi insanoğlu, bugün yol kenarında gördüğü taşa bile saygı gösterir bambaşka bir dünya tasavvuruna sahip olurdu...

Teknolojinin bilgi paylaşımını bu denli kolaylaştırmasıyla sürekli bir "Bilgi toplumu" vurgusu yapılıyor. Aslında bilgiye olan saygının azalması ve bilginin daha çok politik ya da ideolojik alanlarda kullanımı "bilgi toplumu" kurgusunu çöpe atıp "data toplumu" gerçeğini su yüzüne çıkartıyor. Örneğin ; Aynı fikri paylaştığım bir kişinin (konusu ne olursa olsun) yazısından veya kitabından bir vaka ile ilgili bir bilgi okuyorum. Gayet önemli bulduğum bu bilgiyi alıp günlük hayatta yaşadığım bir tartışmada tez ya da anti tez olarak kullanıp karşı tarafın tezini çökerttiğimi kendi zikrim ve paradigmanın üstün olduğuna iyice kanaat getirerek kendimi ve başkalarını öyle yönlendiriyorum. Tabi bu işin birde içerik ile alakalı "dil fetişizmi " tarafı var. Mesela o bilginin içine, onu güzelce ambalajlayacak bir kelime koyulunca o bilgiyi pazarlama hususunda bir kaç adım öne çıkarır bizi..(Bu ayrı bir yazı konusu olacak inşallah.)

Bu örnekten yola çıkarak bu tarz bilgi parçalarının aslında henüz net bir bilgi olmadığı, henüz "data" aşamasında olduğu önemli bir ayrıntıdır. Bilgiyi bilgi yapan o bilgi parçasının sebebi, sonucu, tarihsel ve sosyolojik şartları, eğer bir kişiye ait bir ifade ise psikolojik şartları, getirileri ve ama asıl önemli olan tıpkı Musa as. Ve salih kul kıssasındaki gibi "Hikmet" tir. Erişimin kolaylığı bilginin suistimalini yüksek dozda artırmıştır.

Peki çözüm nedir ? Teknolojiyi hayatımızdan çıkarmak, ondan uzaklaşmak bir çözüm değildir. Bu tarzda çözüm önerileri gerçekçi de değildir. Belki bilgiye karşı daha hassas daha tedbirli ve daha saygılı olmak bir nebze çözüm olabilir. Kim bilir belki de modern zaman çocukları olarak bizim bilgiyle olan imtihanımızın bir sorusu da ona olan yaklaşımımızdır.
Devam edecek inşallah..

Selam sevgi ve muhabbetle...