Saadet Partisi İlçe Başkanı Ertan Sütçü, referandum sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Yapılan referandum neticesinde çıkan sonucun öncelikle İnegöl'ümüz, Bursa'mız, ülkemiz, İslam Alemi ve Tüm insanlık için hayırlar getirmesini niyaz ediyorum" diyen Sütçü;

"Öncelikle somut rakamlar ifade edecek olursak Türkiye genelinde %51,4 Evet, %48,6 Hayır, İnegöl'de %70 Evet, %30'luk bir Hayır sonucu ile karşılaştık. Referandum sürecinde hep itidalli olmaya, orta yolu bulmaya gayret gösterdik. Gelinen süreçte ülke genelinde neredeyse yarı yarıya bir sonuç çıkmıştır.

Henüz kesinleşmemiş olsa da bu değişiklik teklifinin kabul edildiği anlaşılıyor. Toplumun yarıdan fazlası bu metnin kabulü istikametinde oy kullandı. Ancak yarısına yakın bir kısmı da bu metni tasvip etmediğini ilan etti.

Hukuken bu sistem değişikliği kabul edilmiştir. Herkesin bu sistem değişikliğine razı olması icap eder. Herhangi bir şekilde verilen bir kararı sorgulamak veya bunun üzerinde tereddütler doğuracak tavırlar sergilemek bize yakışmaz" dedi.

SÜREÇ SORUNSUZ GEÇTİ

CHP'nin kazandığı Pınarbaşı'na kayyım atandı CHP'nin kazandığı Pınarbaşı'na kayyım atandı

Referandumun siyasi analizler yapılarak birçok sonuç çıkarılabileceğini vurgulayan Sütçü;

"Ancak özellikle ifade edelim ki, meseleye etnik açıdan veya inanç biçimi açısından yaklaşarak değerlendirmek en büyük hata olacaktır. Bunu niye ifade ediyoruz? Çünkü her yerde olduğu gibi İnegöl'de de olaya etnik veya inanış yöntemleri açısından bakarak kendince bazı bölgelere veya kesimlere fatura kesme gayreti içinde olan ve özellikle kaynağı belli olmayan sosyal medya hesapları üzerinden propaganda yapanları görüyoruz.

İnegöl halkımız, geçmişte olduğu gibi yine sorunsuz bir ortamda seçim sürecini tamamlamış ve çıkan sonuca da her kesim her zaman saygı göstermiştir. Özellikle dış güçlerin ülkemizi bu referandum süreci ile ilgili bölme, birbirine düşürme gayreti İnegöl'de de Türkiye'de de sonuçsuz kalmıştır" ifadelerini kullandı.

BİRAZ DAHA İTİNALI DAVRANILMALI

Sütçü, şöyle devam etti:

"Çıkan sonuçlara baktığımızda baştan beri ifade ettiğimiz bir hususu tekrar hatırlatmak isteriz: Anayasalar, bir yasa olmayıp, toplumsal mutabakat metinleri olmalıdır. Bu konuda tam olarak bir mutabakat tesis edilmemiş olması bundan sonra yürütmeyi daha çok düşünmeye sevk etmelidir.

Artık yürütme makamı toplumun geri kalan kısmını kucaklamak için çok daha büyük gayret sarf etmelidir. Biz bugüne kadar da söylemlerimizi hep itinalı bir şekilde ifade ettik. Bundan sonra da böyle olmaya devam edeceğiz.

Biz şunu söylemiştik. Aslında 17 Nisan da çok da büyük şeyler değişmeyecek. Ancak anayasanın iki maddesi yürürlüğe girecek. Onun dışındaki maddeler görüldüğü kadarıyla 2019 yılında yapılacak olan seçimlerin akabinde yürürlüğe girecek. Bu süreci hükümette biliyor. Yapılan anayasa değişikliğine bütün yasaları paralel hale getirmek için Meclis'te yoğun bir çalışma yapılacağına inanıyoruz.

Burada biraz daha itinalı davranılması gerektiği kanaatindeyiz. Eğer toplumun yarıya yakın bir kısmında bir takım tereddütler varsa bunun izalesi temelde başta hükümet olmak üzere parlamentoya düşer. Sayın Cumhurbaşkanı bir bakıma fiilen yürütmenin de başına geçmiş durumda olduğu için onun şahsında Cumhurbaşkanlığı makamına da düşer"

AVRUPA BİRLİĞİ'NİN KARŞISINDAYIZ

"Biz bütün çalışmalarımızda evet mi hayır mı meselesinin üzerinde durmaktan çok ülkemizin karşı karşıya olduğu problemler üzerinde durduk. Şimdi hükümetten, Sayın Cumhurbaşkanı'ndan bu problemleri süratle çözülebilmesi için gerekli adımların atılmasını bekliyoruz.

Nasıl ki içerde bir çekişme kamplaşma olmaması için çok büyük çaba sarf ettiysek bu bölgede maalesef hesapları olan bu bölgeyi fiilen karıştırmak isteyen, bu bölgeyi küçücük kabile devletlerine bölmek isteyen emperyalist zihniyetle de tutarlı bir şekilde mücadeleye ihtiyacımız var.

Avrupa Birliği'nin karşısındayız. Şimdi hükümetin AB ile kavga etmeden bu süreçten nasıl çıkılacağını planlaması icap eder. Bize zarar verecek olan tavırlardan kaçınılması icap eder. Israrla bu bölgede Amerika ve İsrail'in sinsi değil çok açık emellerinin olduğunu bildiğimiz için onlarla birlikte hareket etme noktasında çok titiz davranmamız icap eder. Onların planlarına oyunlarına alet olmamız icap eder. Biz etkili olmak istiyorsak da mutlaka bizimle şahsi menfaat çelişkisi olmayan ülkelerle işbirliğine ihtiyacımız vardır"

İŞSİZLİK DERDİMİZ ÇOK CİDDİ

"Türkiye'nin bu bölgede etkili olabilmesi için ekonomik ve sanayi yönden güçlü olması gerekir. Israrla bunun üzerinde durduk. Bu sahada yapılacak yatırımlar bir süreç gerektirir. Ona başlanması gerekir. İşsizlik derdimiz çok ciddi, dış ticaret açığından doğan problemimiz çok ciddi. Bu sürekli olarak büyürse biz kendi başımıza politika izleme gücünü kaybetmiş oluruz.

Bu sahada hem Sayın Cumhurbaşkanı'ndan hem hükümetten çok ciddi adımların atıldığını görmek istiyoruz. Ekonomi ihmal edilemez. Anadolu'nun özellikle doğu kesimi. Samsun-İskenderun hattının doğusu tamamen boşaldı, fabrikalar yıkıldı yenisi gelmedi. İşsizlik yükseldi, tarım ihmal edildi, hayvancılık ihmal edildi, göç arttı. Bu meselelerin süratle yeniden ele alınmasa gerektiğine inanıyoruz"

REFAH SEVİYESİNİN YÜKSELMESİNİ İSTİYORUZ

"İzlenecek politikalar önemlidir. İktisadi politikalar, ekonomik politikalar, yatırım politikaları, eğitim politikaları, dış politika. Bizim esas geleceğimiz bunlar olacaktır. Ancak milletin verdiği bu karardan sonra hükümetin ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın içinde bulunduğumuz meseleleri bir defa daha çok ciddi olarak ele almaları gerektiğine inanıyoruz. Esas problemimiz derdimiz bu.

Ülkemizin güçlenmesini, bütünlüğünü teminat altına almasını, bu ülkede yaşayan insanların daha mesut bir yaşantı sürmelerini istiyoruz. Refah seviyesinin yükselmesini istiyoruz. Sosyal yatırımlara elbette ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Ancak güçlenmeden rahat ülkeleri gevşetir. Tedbirleri almayı ihmal ederler. Karşılaştığımız nokta bu. Her şeyden çok birliğe ve beraberliğe ihtiyacımız var. Bunun teminatı da esas itibariyle Hükümet ve Cumhurbaşkanı olacak. Kendilerinden farklı oy kullananları da kucaklayacak bir yaklaşım bekliyorum"

EVET CEPHESİNDE CİDDİ KAYIPLAR VAR

"Biz milletimizi kendi tercihini yapmadan önce düşünmeye davet ettik ve milletimizin de düşünmeye başlamış olduğunu görmekten çok büyük memnuniyet duyuyoruz. İnegöl özelinde ise AKP ve MHP beraber bir seçim kampanyası yürüttüler veya farklı programlarla çalışsalar da aynı netice için propaganda yaptılar.

Çıkan sonuca baktığımızda İnegöl'de 1 Kasım seçimlerinde çıkan AKP oy oranı ile şu an çıkan evet oranının aynı olduğunu görüyoruz. Bu durum iki şeyi gösterir: Ya MHP veyahut da başkaca parti tabanlarından Hayır noktasında bir tercih olmuştur, ya da AKP tabanından Evet noktasında ciddi bir kayıp söz konusudur ancak diğer partilerden gelen Evet oyları ile bu açık kapatılmıştır.

Kaldı ki bu durum Türkiye Genelinde de her yerde yaşanan bir hadisedir. Burada bu iki seçenekten hangisinin gerçekleştiğini kestirebilmek zor bir durum. Ancak netice olarak ortaya çıkan tabloyu gerek İnegöl'de gerekse ülke genelinde herkesin iyi okuması gerekir. Ancak seçimden önce de sürekli olarak dile getirilen "Saadet tabanı evet verecek, parti teşkilatını dinlemeyecek" yaygarası ve algı operasyonları sonuçlar incelendiğinde tutmadığı görülecektir.

Saadet Partisi tabanı da teşkilatı da Genel Merkezin kararına uygun olarak hareket etmiştir. Tabi Bizlerin "Evet" veremeyeceğiz demesi üzerine elbette hisleri ile hareket edenler, davrananlar illaki olmuştur.

Bizim bu yaklaşımımızı tenkit edenler de olmuştur. Biz bunların hepsine saygı duyuyoruz, ama düşünmekten kimseye zarar gelmez. Ben adım adım ülkemizdeki seçmenin daha da şuurlu davrandığını görmekten memnuniyet duyuyorum"

BU ELMAYI BÜTÜN TUTMALIYIZ

"Son olarak; her şeye rağmen bir elmanın iki yarısıyız. Diğer yarımızı "elma olmamakla" suçlamanın veya "çürük" olduğunu iddia edip kesip atmanın faydası olmayacağını her zaman anlattık ve bugün bunun ispatını yaşıyoruz.

Milletimizin Saadet'i ve Selameti için bu elmayı bütün tutmaya devam edeceğiz. Niyetimiz hayır, akıbetimiz hayır olsun demiştik. Cenab-ı Hakk hakkımızda hayırlı olana gönlümüzü razı kılsın inşallah"