Kabulde yaptığı konuşmasına, dernek üyeleriyle birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti ve kendilerine başarı dileklerini ifade ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dernek çatısı altında bulunan 320 yerel medya kuruluşunun, 2010 yılından beri, Türkiye'nin her kritik döneminde milletin ve onun temsilcilerinin yanında yer almalarını çok önemli gördüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özgür Özel ile Bir Araya Geldi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özgür Özel ile Bir Araya Geldi

HAKKIN YANINDA YER ALACAKTIR

Uydu kiralarından müzik telifi ücretlerine kadar, Anadolu basınının imkanlarını zorlayan hususlarda bu durumun göz önünde bulundurulması ve kamu ilanlarının dağıtımında Anadolu basınını koruyacak yöntemlerin geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulusal ve uluslararası medyaya personel yetiştiren ve bu niteliği ile bir okul olarak görev yapan yerel basının varlığını sürdürmesinin, kendini geliştirmesinin, yeni kadroların yetişmesinin ancak bu şekilde sağlanabileceğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanın olduğu her yerde farklı düşüncelerin, hataların, çatışmaların olabileceğine, önemli olanın ise niyetlerin halis olması gerektiğine dikkat çekti ve "İnsafı, vicdanı, ahlakı elden bırakmayan her yorum, her görüş, her değerlendirme bizim için kıymetlidir. Buna karşılık yalanı, iftirayı, çamur atmayı marifet sanan kimseye de saygı göstermemiz mümkün değildir. Anadolu basınının, içinden çıktığı milletin değerlerine uygun şekilde, daima hakikatin ve hakkın yanında yer aldığına, yer alacağına inanıyorum" diye konuştu.

DÜZENİNİ BOZDUK

Dünyada medyanın, yaygın olarak, demokrasinin nüvesini oluşturan yürütme, yasama, yargının ardından dördüncü güç olarak zikredildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: "Ülkemizde geçmişte, kendini bu sıralamanın ilk sırasına çıkartan, zımnen milleti ve milli iradeyi temsil eden kurumları tanımadığını söyleyen medya patronları gördük. Milletimizin değerlerine karşı savaş açan, kültürümüzü, tarihimizi, medeniyetimizi yıkmayı kendine misyon edinen basın organları, basın mensupları gördük. Aynı tıynette oldukları siyasetçilerle birlikte, Türkiye'nin varlığının ve birliğinin teminatı olan tüm sembollere saldıran medya gruplarının faaliyetlerine ne yazık ki şahit olduk. Elbette farklı politikalar izleyen yayın kuruluşları vardı. Ama maalesef, medyadaki hakim yapı, bu kesimlerin kontrolündeydi. 'Tüzüklerle çarpışarak büyüdük' diyen şairden ilham alarak, biz de manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik. Geçmişte kimin iktidara geleceğini, kimin iktidardan düşeceğini manşetleriyle belirlemeye alışmış olanların düzenlerini bozarak yolumuzda yürüdük. Kendi halkına 'cahil' diyen, 'koyun sürüsü' diyen, 'bidon kafalı' diyen, 'göbeğini kaşıyan adam' diyenlere eyvallah etmediğimiz için her türlü saldırıya, hakarete maruz kaldık. Onun için de 'muhtar bile olamaz' diye, 'amiral gemisi' diye geçinenler sürmanşet attılar."