Garip geldik garip gidiyoruz.

Savaşa savaşa barışıyoruz, Madem barışacağız niye savaşıyoruz..

Sevemedik bir türlü sevmeyi,kafamıza vurulunca anlıyoruz..

Bu kalıcı değil derdim, kalıcı anlaşılan.. Bir çember gibi deveran ediyor olup bitip dönüp dolaşan..

İslam garip başladı garip hale dönecek diye boşuna dememiş peygamber

Eziye ve işkence gören Bilaller kısa süre sonra Kabenin çatısından ezan okumadı mı

Çok geçmeden üç kıtaya yayılan İslam Bilale vurulan kırbaçları kırmadı mı

Ve sonra Kudüs.. Endülüs.. Ve.. Ve..Ve..Hepsi tekrar Garipliğe dönmedi mi..

Neden sonra tekrar zafer geldi ve Kudüs de Endülüs de sahibini buldu..

Sonra aralarına İstanbul da katıldı.. Akılların olmaz dediğini Allah oldurttu..

"Her yükselen bir gün düşer " dedi peygamber,Evet her yükseliş kendinden önceki sürünüşün nimeti

Ve kendinden sonraki düşüşün habercisidir

Fakat hiçbir sürünüş de kalıcı değildir tıpkı yükselişte olduğu gibi..

Zaferler de mağlubiyetler de sürekli el değiştiriyor

Fırsatları değerlendirenler,aklını kullananlar süreci uzatabiliyor ancak..

Adaletli olan süreci uzatabiliyor,merhametli olan iz bırakabiliyor..

Nitekim İslam da dünya gibi bir yörünge üzerinde seyretmektedir

Dönüp dolaşıp aynı noktaya tekrar varmaktadır..

Bu süreçte mevsimler,insanlar,olaylar değişmektedir fakat sonuç aynıdır..

Her şey bir imtihana çıkmaktadır..

Kişiler doğup büyüyüp öldükleri gibi devletler de aynı süreci yaşamaktadırlar..

Kişilere imtihan var da devletlere,halklara yok mu..

Her şey yavaş yavaş oluyor.. fakat biz sabırlı mıyız veya olayın farkında mıyız

İmtihanın neresindeyiz, sorgulamıyoruz.. sadece yaşıyoruz..

Yenilirsek ağlıyor, kazanırsak coşuyoruz..

Oysa ki İsra 11'de Hakim ve Sabr olan Allah çok aceleci olduğumuzdan bahsediyor..

Sürekli avans istiyoruz, hak etmediğimiz için darılıyoruz,güceniyoruz..

Oyun bozacağımız zamanda oyunlara geliyoruz..

Alim olan Rabbimiz yine bizi bazen şerrin altında hayrın,

Bazen de hayrın gölgesinde şerrin gizlendiği hususunda uyarıyor..

Zafer diyerek coştuklarımız hezimetimiz,

Hezimet diye hayıflandıklarımız zafere pekala dönüşebiliyor..

İnsan pek acelecidir.. peşincidir.. fakat insanın kaderi olduğu gibi dinin de bir kaderi var

Her savaşın bir galibi bir de mağlubu var,

Fakat müslümanın mağlup olmaya ne lüksü ne de zamanı vardır..

Zira Müslüman giriştiği savaşlarda hiçbir zaman kendi heva hevesi için savaşmaz

Kendi heva hevesi için de barışlar yapmaz..

Müslüman Kainatın ve Mülkün sahibi Allah için savaşır ve barışır..

İnsanı halifesi ilan eden Rabbi için planlar,ordular ve devletler kurar..

Planlar bozar,devletler yıkar,oyun masalarını dağıtır..

Müslüman,arkasında daima Allahın,Rabbinin kudretini hisseder,gücünü oradan alır..

Hazreti Musa şehirden bir olay üzerine sekiz yıllığına uzaklaşmak zorunda kalıp

Şuayb peygamberin hizmetinde bulunduğu sıralarda çok yalnız,güçsüz hissetmişti kendini

Tüm çevresi,tanıdıkları sılada, kendisi gurbetteyken kendi kendine yalnızlığından dem vurup

Çok yalnızım dedi.. Rabbi Ona 'Ben seninle beraberken Sen nasıl yalnızım dersin' dedi..

Toparlandı.. ve gün geldi Kızıldeniz önünde Firavun peşindeyken

İsrailoğulları: 'Eyvah, yandık..bizim sonumuzu hazırladın Musa, şimdi ne yapacağız,Firavun hepimizi kesecek' dediklerinde

Musa aleyhisselam onlara: 'Hayır! Rabbim benimle beraberdir' (Şuara 62) dedi..

Netice: Olmazlar oldu ve Kızıldeniz ayrıldı,denizin içinde kara yolu seyahati yapıldı..

İman.. İhlas.. Bir iş Allah için yapılınca o iş akamete uğramaz..

Besmelesiz başlanılan işin sonu kesikse

Besmeleyle başlamak lazım,Allaha adamak lazım o işi.. ki bereket olsun..

Girdiğimiz her savaşta,mücadelede işimiz Allah için olmalı,Kader Allahın elinde,zafer Allahın elinde

Önce iman etmeli, sonra bu deveran içinde kendimizi iyi konumlandırmalıyız

Gariplik çemberinin içinde bulunduğumuz konumu daha da iyileştirmek için çalışmalı

Ve aklımızı kullananlardan,akledenlerden olmalıyız..

Hazreti Musa gibi bir ders bize bir ömür yetmeli,nisyandan kurtulmalıyız..

Sudan sebeplerle kin-kibir cehennemi içinde kardeşimizi susuz bırakmamalıyız..

Allah için sevmeli,Allah için buğz etmeliyiz..

Tarikatimiz, cemaatimiz,partimiz veya siyasi görüşümüz sev veya nefret et dediği için değil

Allah Zülcelal Hazretleri dediği için yapmalıyız..Rabbimizin nefesini daima ensemizde hissetmeli

Sorulmamış soruları sormalı,cevaplar bulmalıyız..Irkımız, asabiyetimiz, menfaatlerimiz için değil

Allah için düşünmeli ve mücadele etmeliyiz..Zira Allah kendini hiçbir zaman mağlup tarafa yazmaz..

Herkes kendi imtihanını verirken Allah dininin kaderini de yürütecek

Kendi dinini fasıklar eliyle de olsa gideceği noktaya muhakkak götürecektir

Ancak burada müslümana düşen bu akıp giden süreç içinde kendi rolünü iyi belirlemesidir..

Aklını kullanmasıdır.. olur olmaz suretlere kanıp peşlerine düşmemelidir..

Kavmiyetçilik rüzgarına kapılıp yolundan şaşmamalı, İslamın ipine sıkıca sarılıp savrulmamalıdır..

Gelip geçen yıllar çok kayıp verdirdiği gibi dersler de verdi bize

Bu dersleri bir daha tecrübe etmemek için hatırlamalıyız..

Zihnimizi ve fikrimizi duru tutup, ucuz söylemlere kanmamalıyız..Yoksa ateş imar etmez imha eder..

Bu coğrafyaya zaman kaybettirir..

Gariplik çemberinde bulunduğumuz konumu iyileştirmeliyiz, süreci uzatırız

Yada birileri Allahın dinini yüceltirken, biz saçma sapan işlerle uğraşıyor oluruz

Birileri kazanırken biz kaybedenler oluruz

Nitekim Tevbe 39'da Fettah olan Allahımız kendi dini için mücadeleyi bırakıp terk edersek

Bizi azapla ve yerimize başka bir topluluğu getirmekle tehdit ediyor..

Aman Allahım.. Affet Allahım.. Aklımızı başımıza alma vakti daha gelmedi mi?

Allah nasıl olsa vaadini tamamlayacak, ya biz?Verdiğimiz sözlerimizde durmayacak mıyız?

Saçma sapan şeylerle oyalanıyoruz,birbirimize giriyoruz..Hani İslama girmiştik? Kardeştik hani?

Aramıza bu kadar kolay nifak tohumları nasıl atabiliyorlar

Ve hangi bahçıvan bu tohumları bu kadar rahat yetiştirebiliyor..

Düşünelim.. düşündükçe Rabbimize dönelim..Kuran'ı inceleyelim.. inceledikçe incelelim..

Eğrilikten doğruluğa terfi edelim.. vesselam