Bebek sahibi olmak, şüphesiz ki her çiftin hayalidir. Ancak hamilelikte anne veya bebek için hayati tehlike oluşturan durumlarda erken doğum gerçekleştirilmesi doktorlar tarafından tavsiye edilebiliyor. Normal şartlarda 40 hafta sürmesi gereken gebeliğin, 37 hafta veya öncesindeki dönemlerde doğumla sonuçlanmasının erken doğum olduğuna ve bu şekilde doğan bebeklerde prematüre retinopatisi riski bulunduğuna dikkat çeken Dünyagöz Pendik'ten Op. Dr. Feride Pınar Doğru, "Doğumlarda 37 haftanın öncesinde doğan bebekler 'erken doğum' kategorisine giriyor. Ancak, özellikle 32 haftadan önce doğan ve ağırlıkları 1.5 kilonun altında olan bebeklerde prematüre retinopatisi görülme şansı çok artıyor. Doğduktan sonra uzun bir süre yüksek seviyelerde oksijen alması gereken erken doğan bebekler, göz çevresindeki damarların genişlemesi ve anormal damarlar oluşması sebebiyle prematüre retinopatisi riski altında kalıyorlar. Bu sebepten dolayı, 37 haftanın altında doğan her bebeğin prematüre retinopatisi (ROP) muayenesi olması gerekiyor. Bebek doğduğu dönemde koyulacak erken teşhis, görme yetisinin korunmasının yanı sıra gelecek dönemlerde oluşabilecek ve her iki gözde de körlüğe varabilecek olumsuz sonuçların oluşmasını engellemek adına büyük önem taşıyor" şeklinde konuşuyor.

Bayramda kilo almamanın püf noktasını açıkladı Bayramda kilo almamanın püf noktasını açıkladı

Muayene için en uygun dönem 4-6 hafta

Göz muayenesinin gerçekleştirilmesi için geç kalınmamasının gerektiğini belirten Op. Dr. Doğru, "Erken doğan bebeklerde ROP muayenesinin doğumdan 4 ile 6 hafta sonraki dönem aralığında gerçekleştirilmesi gerekiyor. Çünkü ROP tedavisinde başarı, tamamen erken teşhise bağlı. ROP muayenesi, gözlerin damlayla uyuşturulması sonrasında gerçekleştirilir ve bebeklere herhangi bir narkoz uygulanması gerekmez. Muayene süresi ise yaklaşık 10-15 dakika arasındadır. Hastalığın teşhis edildiği bebeklerin hemen tedaviye alınmaları ve durumlarının sürekli olarak takip edilmesi gerekiyor. 5 evresi bulunan bu hastalığın ilk iki evresinde bebeklerin gözlemlenmesi yeterliyken, özellikle üçüncü evreden itibarenintravitreal anti-VEGF enjeksiyonu lazer veya krioterapi tedavilerine başlanması gereklidir. Göz içi ilaç enjeksiyonu ve lazer tedavileri ile üçüncü evredeki bebeklerde retina dekolmanı oluşmadan anormal damarların ortadan kaldırılabilmesi mümkün. Dördüncü ve beşinci evrelerde ise ancak cerrahi müdahale ile tedavi mümkün olabiliyor" diyerek sözlerini tamamlıyor.