Alnımıza iki kara leke daha çalındı...

İnsanlıktan nasibini almamış "esfele safilinler" Leyla ve Eylül u aramızdan çekip aldılar.

Elbette bunu yapanlarla aynı havayı solumak hepimize ağır geliyor...Her vicdanlı ve duyarlı insan gibi bu canilere idam istemenin devletin üstündeki hakkımız olduğuna inanıyorum.

Ancak bunun yeterli olacağına inancım idam taleplerinin karşılık bulacağına olan inancımdan çok çok daha az.

Biz başımıza kaza bela gelmeden Kur 'an-i Kerim'in "kısasta sizin için hayat vardır." ilkesini hatırlayan ve hatırlatan bir toplum değiliz.Allah tasavvurumuzu mabedlere ve vicdan adı altında kalbimizin bir köşesine hapsettigimiz gibi onun hukukunu ve evrensel ilkelerini de kendi dar kaliplarimiza da hapsetmiş bulunmaktayız.Bugun pek çok müslüman ancak herhangi bir olay neticesinde şeriat istemini dile getiriyor ama onu da nasıl yapıyor? Herkes şeriatı cezai müeyyideler kapsamında değerlendiriyor.Seriati katilin kafasını hırsızın kolunu hainin el ve ayaklarını çapraz kesmek olarak algılıyor.Allah'in ideal bir toplum kurma hedefini ve Rasullerin aynı zamanda birer toplum mühendisi olduğu gerçeğini ıskaliyoruz.Islam her zaman sağlam zeminler inşa etmek ister,sinekleri direkt olarak muhatap almaz batakliklari hedef alır...O yüzden kısas mevzusuna dar bir çerçeveden baktığımızı düşünüyorum.

Durum mevcut hukuk zemininde de farklı değil.Herkes idamlarin olayları bıçak gibi kesecegine inanıyor."Iki tanesini sallandiralim bakın kimse bir daha cesaret ediyor mu ?" düşüncesi baskın halde ama dünyada tatbik edilen idam cezaları ile ilgili uluslararası af örgütünün raporları tatbik edilen idam cezalarının bazen bir önceki yıllara oranla artış gösterdiğini söylüyor.Bu da idamın kesin çözüm olmadığını isaret ediyor.Tekbaşına idamı çözüm olarak görmek kısa sürede devleti sadece bir cellada çevirecektir.Hem ciğeri beş para etmez bir adamın idamı evladını kaybeden anne babanın yüreğini tam olarak serinletmez.En nihayetinde minicik evlatlarımızın kardeşlerimizin canını almaya devam edecekler...

Kimyasal hadim olayını ise konusulmayacak kadar gereksiz görüyorum...!

Tekrar söylüyorum idama karşı değilim !Çözümün hukukçulara siyasetçilere havale edilip toplumun diğer kesimlerinin işin içinden kendini siyirmasina karşıyım.Herkes elini taşın altına koyacak.Egitimcisi, anne babası ,psikoloğu, sosyoloğu, din adamları hatta etliye sütlüye dokunmayan en sıradan vatandaşı dahil topyekun bu pedofili sapkinligina ve ona giden yola savaş açacak ! Buna giden yolları kurutacak ! Bize dayatılmaya çalışılan kuzu postuna bürünmüş kurt misali ahlaksizliklari da alaşağı edecek..! Zor değil başarabiliriz ve Özgecanlarin ırmakların Leylalarin Eylüllerin ve adını sayamadığım tüm kardeşlerimizin ruhlarını böyle feraha erdirebiliriz..


**********

Geçtiğimiz günlerde Müslüman bir alim hakka yürüdü..Prof. Dr. Fuat Sezgin

Adını 5 yıl önce bingöllü tıp öğrencisi bir Kardeşimden duymuştum.Ondan bu kadar geç haberdar olmak elbette bizim ayıbımız. 27 dil bilen günün 17 saati çalışan öğle arasini tereyağlı bir dilim ekmekle gecistiren ve dinlenmeye çok ihtiyacı olduğu halde bunu mezara bırakan bir münevverdi..400 bin cilt eseri tahkik etmiş ve 60 ciltlik taberi tarihini altı ayda talim ederek arapçayı sökmüştü.

Bizden böyle adamlar çıkıyor işte ,çıkmaz değil ve hala daha Fuad Sezgin gibi ilim adamları ülkemizde mevcut hamdolsun.Lakin kıymetlerini bildiğimiz söylenemez..

Hakkında anlatılacak çok şey olduğuna eminim.

Darbelerin bu ülkeye verdiği en büyük zarar beyin göçüydü. Merhum Fuad Sezgin bunlardan biriydi.27 mayıs darbesi nedeniyle Almanya'ya gitmek zorunda kalmış ve orada da boş durmayıp Almanya'ya kaçırılan yazma eserlerin peşine düşüp büyük ölçüde toparlamayı başarmıştır.Ancak Almanya bu eserlerin Türkiye ye getirilmesine izin vermiyor.2019 Fuad Sezgin bilim yılı ilan edilecek ancak Almanya nin koyduğu bu engelin aşılarak merhumun kütüphanesinin Türkiye ye getirilmesinin daha önemli bir vefa borcu olduğuna inanıyorum.Insallah muvaffak olunur.

Rabbim rahmet eylesin....

Gelecek yazıda nasip olursa Dr. Fuad Sezgin in Islam kültür mirası ile ilgili çalışmalarına değinmek istiyorum.Bu minvalde bir okuma yapıyor ve acikcasi bende merak ediyorum.

Selam sevgi ve muhabbetle...