Nijer'in başkenti Niamey'de bir kafede oturan iki Türk işadamı bir zencinin kendilerine baktığını hisseder. Daha sonra o siyahi adam Türklerin yanına gelerek "Nerelisiniz" diye sorar.
İş adamlarından biri "Türküz" diye cevap verir. Siyahi adam beyaz dişleri gözükecek şekilde gülümser ve "ben de Türk'üm" der. iş adamları "Nasıl Türksün?" diye hayretle sorarlar.
"Bakın benim tenim siyah ama saçım Afrikalıların aksine Türkler gibi düz! Ben Nijer'in Agadez bölgesindenim. Osmanlı'nın soyundan gelen Sultan İbrahim Ömer'in oğluyum" der.
Yıldırım Beyazıt döneminde Nijerli kabilelerinden Tuaregler arasında birliğin dağıldığını dönemde Nijer'den 300 kişilik bir heyet hakem olması için Osmanlı sultanına gelir ve kendilerine bir yönetici atamalarını ister.
Padişah siyahi bir cariyesinden olan oğlu Yunus'u onlarla Nijer'e gönderir. Bu olayla birlikte Osmanlı Devleti Afrika'daki en uzak toprağına yerleşmiş olur. İşte Agadez Sultanı İbrahim Ömer de o zaman bölgede yönetici olarak atanan Yunus'un soyundan gelmektedir.
2013 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika seyahati kapsamında gittiği Nijer'de resmi törenle karşılanır.
Nijer'de kendisini karşılayanlar arasında 3 gün develerle çölü aşıp gelen Agadezliler de vardır. Kendi deyimleriyle "Sultan"ı karşılamaya gelmişlerdir.
Agadez'in İstanbulewa kentinde hala Osmanlı sancağı dalgalanıyor.
Yerel dilde "İstanbul'dan gelen" manasında 'İstanbulewa' deniyor. Bu bölge tarih boyunca hem kültürel hem de siyasi anlamda bölgenin ayrıcalıklı gruplarından biri olmayı sürdürüyor.
FETÖ'NÜN HDP İMAMI MI!?
Hatırlarsanız bir zamanlar FETÖ'cü polislerin başı çektiği Ergenekon operasyonlarında en çok ses getiren iki gazeteci tutuklanmıştı. Bunlardan birisi Ahmet Şık diğeri de Nedim Şener... Daha sonra bir şekilde beraat ettiler. Nedim Şener Fetöcülerin ne mal olduklarını anlatmaya, onlarla kalemiyle savaşmaya devam ederken Ahmet Şık tek kelime bile etmemeye ve hatta Türkiye devletine onlarla birlikte aynı argümanlarla saldırmaya devam etti...
Aynı argümanlarla vatanseverlerin karşısında konuşlandı. En son HDP gibi PKK ile arasına bir türlü mesafe koymayan etnik milliyetçiliği körükleyerek fitne yaymaya çalışan bir partinin vekili bile seçildi. Tabik ki CHP'li seçmenlerin de büyük katkısıyla..
Şık, geçenlerde Alman medyasına konuştu. Ne diyor? "EURO 2024'ün ev sahipliğinin Türkiye'ye verilmesi yanlış olur. Hatta o ülkeye yatırım bile yapılmaz" diyerek Türkiye'yi karalıyor. FETÖ bu adamı tutuklayarak sözde kahraman yaptı sonra vekilliğe kadar getirildi. Şimdi de onların arzusuna göre hareket ederek Pensilvanya şeytanını gülümsetiyor... İnsan düşünmeden edemiyor.. Bütün bunlar, yani Ahmet Şık'ın tutuklanması, kahraman ilan edilmesi sonra da bırakılması falan hepsi birer tiyatro mu!? Kim kripto kim değil..!?
Şimdi çık işin içinden çıkabilirsen...
TAVSİYE FİLM: BAB'AZİZ
"Ölüm bir son olabilir mi hiç ? Başlangıcı ölüm olmayan bir hayatın, sonu ölüm olur mu hiç? Bir yol hikayesinden fazla bir şey beklemediğim ama filmin sonunda büyülenmiş bir şekilde çıktığım muazzam bir film. Sadece bir yol hikayesi değil, eşsiz sufi muzikleriyle büyüleyici bir masal Bab'aziz. Bir derviş toplantısına gitmek icin çölde yol alan kör bir derviş ve kıpır kıpır hayat dolu bir çocuk. Yolculuk boyunca çeşitli insanlarla karşılaşır, onların hikayesini dinlerler ve yaşlı dervişin küçük torunu İshtar'a anlattığı hikayeler de mükemmel bir meze olur. Film baştan aşağı sembolik anlatımlarla dolu. Bazı sahneleri anlamakta zorlanabilirsiniz. Bu filmden zevk almak için az biraz tasavvuf ıstılahına sahip olmak lazım. Mevlana'nın Mesnevi'si, Arabi'nin Fususul Hikem'i falan hatmetmiş olmak gerek. Bir çok şey sembolik anlatılıyor. Çok fazla metafor içeriyor. Ben bir çok yerini anlamakta zorlandım. Bu işin üstadıyla oturup izledim. Şerhini yaptı da öyle daha bir zevk aldım...
Bab'Aziz filmini hararetle tavsiye ederim. 3-4 kez izlemişimdir. Tunus'lu senaryo yazarı ve yönetmen Nacer Khemir tarafından 2005 yılında çekilen bu film gerçekten alkışı hak ediyor. Yönetmen Nacer Khemir "dinime atılan çamuru temizlemek için bu filmi çektim" diyor...
