Zatına layık şekilde Hamdü Sena Allah'a, sınırsız Salat ve selam yüce Resulullah'a...

Ortaokul 7. Sınıf öğrencilerimizle Din ve Güzel Ahlak ünitemizi işlemeye "ahlakın kaynağının ne olduğunu" sorarak başladık. Farklı cevaplar gelmişti. Anne babamız, peygamberler, iyi insanlar, Kuranı Kerim gibi.. Ahlakın tanımını yaparak anlayacakları seviyeden şunları konuştuk.

Ahlak: Kişide huy olarak bilinen nitelik; iyi ya da güzel olan nitelikler

İnsanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı bir takım tutum ve davranışların bütünü ahlakın kelime anlamıdır. Ahlak; Arapça bir kelimedir ve yaratılışla alakası vardır. Yukarıda 'doğuştan' ifadesi ile kastedilen yaratılışta bizde var olan, fıtrata uygun davranışlardır. Fıtrat ise yaratılış, huy, karakter, tabiat anlamındadır. Terim olarak ise Allah Teala'nın mahlukatını kendisini bilip tanıyacak istidatta yaratılmasıdır.

Ahlak kişinin 'fıtratına uygun davranışlar göstermesi' demektir.

Felsefeciler bunu erdemli davranış olarak ifade ederler. Erdem bir bilgidir der Sokrates. Bilgiyi alacağınız kaynak neresi olmalıdır? Siz buna vicdan, akıl, irade deseniz bile yeterli olmayacaktır. Zira insanda nefsaniyet vardır.

Felsefeciler ahlakın kaynağına "din" diyememişler, sistemlerini "insanı mutlu kılacak davranışta bulunmak" ilkesine göre kurmuşlardır. Senin mutlu kılan davranış bir başkasının mutsuzluğuna sebep olursa ne olacak?

Batı dünyası sömürü sistemini uygularken sömürgesindeki insanları katletmek suretiyle kendi zenginliklerini arttırdılar. Bunca zulüm insanı nasıl mutlu edebilir. Bu sebeple deriz ki ahlakın kaynağı insani unsurlar üzerinden olursa eksik/batıl olur.

Kendi mutluluğunuz için sizin dışınızdaki insanların sefalet hayatı yaşaması nasıl erdem kelimesiyle izah edilebilir. Bu sebeple bahsi geçen devletler terörizmin en büyük destekçileri olurlar.

Çünkü sömürüye devam edebilmeniz yani nefsinizi doyurabilmeniz için başkalarının mutsuz olması lazım. Mühim olan kendi mutluluğunuz. Ancak unutulan bir şey var ki o da zulüm ilelebet kalıcı değildir. Gün gelir, ettikleriniz sizin başınıza bela olur.

İslam inancında ahlakın kaynağı vahyi bilgiyle yani Yüce Yaratıcıdan gelir. Bizi yaratan bizi en iyi bilendir. Bu bilgiyle hareket ederseniz, hakiki ahlaka ulaşabilirsiniz. Gaye Allah Teala'nın ahlakıyla ahlaklanmaktır.

Bunun için yüce Allah'ı tanımak gerekir. Allah Teala'yı en iyi tanımanın yolu O'nu en iyi tanıyanı kabullenmek, onu sevmek ve ona biat etmekle mümkündür. Onlar, yaşanılan devrin peygamberleridir. Peygamberler kendi kavimlerine "bana tabi olun ki sizin kurtuluşunuza vesile olayım" demişlerdir.

Efendimiz Aleyhisselam da: "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" diyerek bu hakikate işaret etmektedir. Peygamberimiz (s.a.v) Yüce Allah'ın en sevgili kuludur, Habibullah'tır. En güzel ahlaka sahip olan insandır. Sıradan yaşayan ama sıra dışı bir kuldur.

Peygamberler, Allah Teala'nın bizlere lütfudur. Aynı zamanda Rabbimizin bizlere sevgisinin ispatıdır.

Allah Teala'nın ahlakına gitmenin yolu Peygamberimizden geçer. Onu iyi tanımak ona tabi olmak kurtulmamıza sebeptir.

Ahlak ve edep bir kılıftır. Meyvelerin kılıfı kendisini saran kabuğudur. Kabuk meyvenin korunması için Allah Teala tarafından yaratılmış bir korumadır. Edeb, bizim fıtratımızın korunması için gereklidir. Edeb, bizi fıtrata; fıtrat bizi Allah'ın ahlakına çıkarır. Edebini kaybeden insanın ahlaklı olması beklenemez. Edebi muhafaza insanı Rabbine ulaştıran bir yoldur.

Muhabbetle kalınız.