Elhamdülillahi RabbilAlemin Vessalatü vesselamü ala Resulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmaiyn.

Zat'ta Tevhid kısmını açıklmaya devam ediyoruz.

''Cenab-ı Hakk'ın varlığı zorunlu olduğu için, kendinden olduğu için O'nun varlığı hakkında konuşurken, hareket etme fiili düşünemeyiz. Biçim, suret düşünemeyiz. Siluet düşünemeyiz. Mümkin varlıkların sahip olduğu katı, sıvı, gaz hali... bunlar maddelerin halleridir. Bunları Cenab-ı Hakk için düşünemeyiz. Çünkü bunlar mümkin varlıkların halleridir. Onlara mahsus özelliklerdir.
Şimdi böyle bakıldığında Cenab-ı Hakk'ın zatına ilişkin tevhidi bu noktada kavradığımızda arkasından fillerinde, esmada, sıfatta ve hükümde tevhid kategorileri kendiliğinden önümüzde açılmaya başlıyor. Zatta tevhidi iyi kavrarsak bu noktayı zihnimize iyi yerleştirirsek ondan sonraki kategorileri anlamamız daha kolay olur.
Mümkin varlıklar için söz konusu olan hiçbir şey Cenab-ı Hakk için söz konusu değildir. Çünkü bunların tamamını yaratan O'dur. Tamamından müstağni olan O'dur. Müstağni ne demek? İhtiyaçsız demek. "Arşa istiva" konusunda bu meseleyi detaylıca ele alacağız.
Böyle baktığınızda, evet Cenab-ı Hakk'ın bizim dünyamıza inmiş bir kelamı, bir sözü, bir kavli vardır. İşte Kur'an-ı Azimüşşan Kelamullah'tır. İnsan da konuşur, insanın da sözü vardır. Allah da konuşur, Allah'ın da sözü var. Fakat Allah'ın sözü, insanın sözü gibi değildir. Kur'an Allah Teala'nın mahluk olmayan kelamıdır diye bu metinde geçecek. Oraya geldiğimizde bunun mahiyetini açacağız.
Bütün bunları üst üste koyduğumuzda Cenab-ı Hakk'ın zamandan, mekandan ve mümkin varlıklara mahsus herhangi bir özellikten münezzeh olduğunu söylememiz lazım. Cenab-ı Hakk zamandan, mekandan ve mümkin varlıklar olan diğer hususiyetlerin tamamından münezzehtir. Çünkü zamanı yaratan O'dur, mekanı yaratan O'dur, varlığı yaratan O'dur, altı yönü yaratan O'dur.
Zatta Tevhid'e ilave etmemiz gereken bir şey daha var;
Cenab-ı Hakk'ın zatı gibi hiçbir zat yoktur, O'nun varlığı, vücudu hiçbir varlık gibi değildir dedik. Bizim gördüğümüz varlıklar, ihata alanımız içinde bulunan varlıklar, müşahede ettiğimiz varlıklar veya beş duyudan biriyle varlığını bildiğimiz varlıklar, maddenin hallerinin biri veya bir kaçının terkibi ile bir arada bulunuyor. Birkaç unsurun birleşmesinden oluşan varlıklar var. İnsana baktığımızda eti, kemiği, kanı, organları olan, eni, boyu, derinliği olan; yani boşlukta tecsim ederek yer/hacim kaplayan bir varlık.

Varlıkları biz boyutlarıyla anlıyoruz. Cenab-ı Hakk'ın varlığı için bu tarz şeyler bahis konusu değildir. O'nun zatı gibi hiçbir zatın olmaması demek, bildiğimiz zatların özelliklerini O'na atfedemememiz demektir. Cenab-ı Allah'ın var olduğunu biliyoruz. O'nun zatından haberdarız ama zatının künhünü, mahiyetini bilmiyoruz. Biz Cenab-ı Hakk'ı isimleri sıfatları ve fiilleriyle biliyoruz. Dolayısıyla Cenab-ı Hakk'ın zatı hakkında düşünmeyeceğiz. O'nun fiillerini, sıfatlarını ve esmasını düşüneceğiz.
Cenab-ı Hakk bir takım azalara, organlara sahip olmaktan münezzehtir. Muhtaç olmaktan münezzehtir. Vahid demek bu demektir. Yani "Cenab-ı Hakk şundan şundan oluşmuştur, -haşa- şundan şundan mürekkeptir, şöyle şöyle cismi vardır, şöyle şöyle kütlesi vardır, şöyle şöyle boşlukta kapladığı yer vardır" gibi ifadeler Cenab-ı Hakk hakkında kullanılmaz. Bu nokta son derece önemli. Kur'an'da ve Sünnet'te geçen bir takım müteşabih sıfatlar var. Allah'ın eli, Allah'ın gözü, Allah'ın yüzü gibi tabirleri, kavramları bizim dünyamızda günlük dilde anladığımız anlamda Cenab-ı Hakk'a atfetmeyeceğiz. O'nun bizim özelliklerimiz gibi özelliklere sahip olduğunu düşünmeyeceğiz. Vahid ismi şerifi Cenab-ı Hakk'ın zatta tevhidini ifade eder ve O bildiğimiz gördüğümüz bütün varlıklardan başkadır. Cenab-ı Hakk'ın zatı hakkında aklımıza her ne geliyorsa "Cenab-ı Hakk ondan başkadır, ondan farklıdır, ondan münezzehtir" diyeceğiz.
Bizim bu kısır düşüncemiz, kısır aklımız, sınırlı düşünme ve algılama kapasitemiz Cenab-ı Hakk gibi mutlak bir varlığı algılama kudretinden mahrumdur. Haddimizi, hududumuzu, sınırımızı bilmemiz lazım. Konusu gelince "Cenab-ı Hakk hakkında, O'nun zatı hakkında aklımıza gelen ne varsa Cenab-ı Hakk O'ndan farklıdır" diyerek detaylarına gireceğiz.''(1)

(Devam Edecek)

Fi emanillah.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

  1. Ehli Sünnet Akaidi Muhtasar Tahavi Akidesi Şerhi (Ebubekir Sifil) Sh:20