10 yıl önce...

Tarih: 01 Ekim 2007

O tarihte GençGazete şu haber başlığı ile çıkar:"Alanyurt'a kötülük etmeyin"

Bunu söyleyen; zamanın Alanyurt Belediye Başkanı Habib Özdede'dir. Başkan Özdede o tarihte, iki dönemdir Alanyurt'un Belediye Başkanıdır. O tarihte İnegöl yine ilçedir. Ancak hiç olmazsa Büyükşehir'e bağlı değildir. İl olma umudumuz tazedir. Alanyurt da bağımsız belediyesi olan bir beldedir. Ancak o günlerde Alanurt'un mahalle olması ve İnegöl'e bağlanması gündemdedir.

Ramazan ayıdır. Alanyurt Belediye Başkanı Habib Özdede bir iftar yemeği verir.Angelacoma Hotel'de düzenlenen iftar davetinde, belde de görev yapan mahalle muhtarları, belediye meclis üyeleri, sağlık ocağı doktorları, okul müdürleri ve işadamlarının yanı sıra aralarında İnegöl Belediyesi eski başkanı Cemal Arık'ın da bulunduğu bir çok isim vardır.

Başkan Özdede, iftar konuşmasında, Alanyurt'u mahalle yapmak için çalışma yürütmekle sorumlu tuttuğu AK Parti yönetimini ve İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ı eleştirir. Özdede'nin Gazete haberimizde yer alan konuşması şöyledir: "Biz halkımızla hep iç içe olduk. Yaptığımız hizmetler ortada. Biz büyüyen gelişen Alanyurt'umuzun İnegöl'e mahalle yapılması noktasında yapılan çalışmaları üzüntü ile izliyoruz. Bizlerin beklentisi hem siyasi, hem de bir yanlışın aynı anda yapılmamasıdır. İnegöl'ün il yapılması konusunda top yekün bir mücadele vermiştik. Ankaralara gitmiştik. Şimdi ne oldu, 2 dönemdir tek başına bu ülkeyi yöneten AKP döneminde İnegöl'ün il olması konusunda hangi çalışma yapıldı? İnegöl'ü il yapmak için mücadele vermeyenler Alanyurt'la uğraşıyorlar. Şunu bilmelerini isterim ki Alanyurt'a yapılacak olan en büyük kötülük, İnegöl'e mahalle yapılmasıdır"

Velhasıl kanuni süreç işledi. Alanyurt beldesi, tüm mahalleleri ile birlikte İnegöl'e bağlandı. Başkan Özdede ve Alanyurt Belde Belediyesi, hatıralarda kaldı. Peki bu bağlanma işi, Alanyurt için iyi mi oldu, kötü mü oldu? Başkan Aktaş'ın bağlanma sonrasında yaptırdığı kamuoyu araştırmalarına göre; Alanyurt sakinlerinin büyük bir çoğunluğu bu gelişmeden memnun kaldı. O günkü tartışmalar da unutuldu gitti.

İKEA VE İNEGÖL'ÜN MOBİLYA MARKASI

10 yıl önce...

Tarih: 02 Ekim 2007

O tarihte GençGazete'de yer alan haberin başlığı şöyledir: "1.İnegöl fuarıyla alakamız yok." Bunu söyleyen, Modef Yönetim Kurulu adına Bülent Temelli'dir.

Konu şudur; o yıl, 5-11 Kasım tarihleri arasında İnegöl Fuar Merkezinde düzenlenecek olan 18. İnegöl Mobilya ve Dekorasyon Fuarıyla ilgili çalışmalar sürerken, Şah Organizasyon tarafından, tertip edileceği açıklanan 1. İnegöl Mobilya Fuarı, tartışmalara neden olur.

Modef yönetimi, bir basın toplantısı düzenleyerek Ramazan bayramından itibaren açılacak olan bu fuarla hiçbir bağlantılarının olmadığını açıklar. Güncel rakam ve verilerle kıyaslanabilmesi için paylaşıyorum.

O tarihte fuara yurtiçi ve yurtdışından 5 binin üzerinde profesyonel ziyaretçinin gelmesi beklenmektedir. Expo organizasyonu için hedeflenen ülkeler arasında; İran, Suriye, Yunanistan, Ürdün ve İsrail bulunmaktadır. Bu ülkelerden 500'e yakın alıcının, Modef Fuarcılık tarafından masraflarının karşılanması suretiyle getirilmesi planlanır. Bunların tamamının profesyonel sektör temsilcilerinden olması hedeflenir.

1. İnegöl Mobilya Fuarı'nın devamı gelmez. Organizasyon başarısız olur. Modef ise tüm hızıyla yoluna devam eder ve bugünlere kadar gelir. Artık mevcut Mobilya Fuarı İnegöl'e yetmemektedir.

Aynı tarihlerde Takvim Gazetesi köşe yazarı Faruk Erdem, İnegöl mobilyasını köşesine taşır. Yazar Erdem, İnegöl'ün dünyaca ünlü mobilya firması İKEA'nın merkezinin bulunduğu İsveç'in Almhult şehrinden çok daha büyük bir şehir olduğunu ancak eldeki potansiyeli yeterince kullanamadığını ifade eder. Yorumsuz paylaşıyorum: "Dünyada mobilyanın ismi haline gelen İKEA, İsveç'te 15 yaşında bir çocuğun vizyonu ile küçücük bir kasabadan yayılıyor. Mobilya şehri olan kasabadaki potansiyelin çok daha fazlası İnegöl'ümüz'de var, ama... Yaklaşık 8 bin nüfusu olan kasabadaki İKEA tesislerinde 2 bin kişi çalışıyor. Nüfusun geri kalanlarının da bu çalışanların eş ve çocukları olduğu düşünülürse neredeyse Almhult'taki herkes İKEA personeli. Almhult'ta İKEA'nın merkezini ve üretim tesislerini gezerken bizim İnegöl'ümüzü düşündüm. Aynen burada olduğu gibi İnegöl de bir mobilya şehri. Oradan da dünyaya bizim mobilyalarımız dağıtılıyor. Orada yaşayan insanların da neredeyse tamamı babadan, dededen mobilyacı.Üstelik İnegöl , Almhult'tan çok daha büyük bir yer. Fakat bu eldeki potansiyel neden kullanılmıyor insan merak ediyor. İnegöl'ü bir marka haline getirmekte ne kadar geç kaldığımızın farkında mıyız"?