Rasulüllah (s a.s)?in seherlerde kalkınca okuduğu, Alu Imran Suresi'nin sonundaki ayetleri, anlamını tefekkür etmek üzere aşağıda veriyoruz: Konu başlangıcı olan ilk ayette şöyle buyurulur: ?Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde akıl sahipleri için şüphesiz açık deliller vardır.? (3/190).

1) ?Onlar ayakta iken, otururken ve yanları üzere yatarken Allah?ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve (şöyle derler): ?Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın. Seni tesbih ve tenzih ederiz. Bizi ateş azabından koru!? (3/191) Tefekkür; düşünmek ve yararlı düşünce üretmek demektir. Mümin her durumda Allah'ı anmalıdır. Nitekim rahatsız olan İmran İbn Husayn (r.a), nasıl namaz kılacağını sorunca, Allah'ın Rasulü şöyle buyurmuştur: ?Namazını ayakta kıl, buna gücün yetmezse oturarak, buna da gücün yetmezse yanın üzerine yatarak kıl.? (Buhari, Taksir, 19; Tirmizi, Mevakit, 157; İbn Mace, İkame, 139).

Hasan el-Basri şöyle demiştir: ?İnsanlara yararlı bir konuda bir saat düşünmek, gece boyunca nafile ibadetten daha hayırlıdır.? Bişr el-Hafi şöyle demiştir: ?İnsanlar Allah?ın yüceliğini düşünseler, Allah?a isyan etmezlerdi.? (İbn Kesir, Muhtasar Tefsir, I, 346, 347). Diğer yandan Yüce Allah?ın hiçbir şeyi boş yere yaratmamış olması, bütün canlı veya cansız varlıkların bir yaratılış hikmeti bulunmasını gerektirir. Bu gün için en gereksiz ve yararsız gibi görülen bir bitki, hayvan veya camit bir varlığın yeni bir keşif ve icat sonunda nice yararlarının bulunduğu görülen olaylardandır.

2) ?Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan, onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiçbir yardımcıları da yoktur.? (3/192). 3) ?Rabbimiz! Biz: ?Rabbinize iman edin? diyerek, imana çağıran bir davetçiyi işittik ve hemen iman ettik. Rabbimiz! Bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, canımızı da iyilerle beraber al.? (3/193).

4) ?Rabbimiz! Peygamberlerin vasıtasıyla bize vadettiklerini ver. Kıyamet gününde bizi rezil etme. Şüphesiz sen verdiğin sözden caymazsın.? (3/194). 5) ?Rableri onlara şu karşılığı verdi: ?Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden, hiçbir çalışanın amelini boşa çıkarmayacağım. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, Ben?im yolumda eziyete uğrayanlar, savaşanlar ve öldürülenlerin günahlarını mutlaka örteceğim. Ve onları, Allah katından bir mükafat olarak altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. En güzel mükafat Allah katındadır.? (3/195)

Bu ayet, Ümmü Seleme (r. anha)?nın Hz. Peygamber?e: ?Biz, Allahu Teala'nın hicret konusunda hiç kadınlardan söz ettiğini işitmiyoruz.? diye sorması üzerine inmiştir. Yukarıdaki dualar kadın-erkek ayırımı söz konusu olmaksızın müşterektir. Nitekim Allah mü?minin duasını geri çevirmeyeceğini şu ayetle bildirmiştir: ?Kullarım, sana beni sorunca; şüphesiz ki, Ben çok yakınım. Dua edenin duasını, dua ettiğinde kabul ederim. O halde onlar da benim emrime uysunlar ve bana iman etsinler ki, doğru yolu bulmuş olalar.? (Bakara, 2/ 186).

6) ?İnkar edenlerin, öyle şehirlerde gezip dolaşmaları seni aldatmasın.? (3/196). Küfür ehlinin refah, sevinç ve neşe içinde bulunması, zevk ve safa içinde gezip dolaşması kimi mü?minlerin kalbini meşgul edebilir. Cenab-ı Hak bir sonraki ayetle bunların geçici ve aldatıcı şeyler olduğunu bildirmekte, mü?minlerin daha gerçekçi ve insanca bir hayat sürmelerini istemektedir.

7) ?Bu, az bir geçimdir. Sonra onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası!? (3/197). 8) ?Fakat Rablerinden korkanlar için, Rableri katından bir bağış olarak, içinde sürekli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İyiler için, Allah katında olan şeyler daha hayırlıdır.? (3/198). 9) ?Kitap ehlinden, Allah?a boyun eğerek, Allah?a, size indirilene ve kendilerine indirilene iman edenler vardır. Onlar Allah?ın ayetlerini az bir değere değişmezler. İşte onların da, Rableri katında mükafatları vardır. Şüphesiz, Allah hesabı çabuk görendir.? (3/199).

10) ?Ey iman edenler! Sabredin, düşman karşısında sabırlı olun, direnin ve Allah?tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz.? (3/200).

ALTINOLUK DERGİSİ ARŞİVİ: 2002 - Eylul, Sayı: 199, Sayfa: 037