Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.'ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'e, temiz Ehl-i Beytine, O'nun Ashabına ve Cehennemin ateşinden kendini koruyan tüm mücahid / mücahidelerin üzerine olsun.

Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de İbrahim süresinin 28-29-30. Ayetlerinde şöyle buyuruyor. Mealen;

28- Allah'ın nimetini teperek yerine kafirliği seçenleri ve milletlerini helak yurduna sürükleyenleri görmüyor musun?

29- O helak yurdu, içine atılacakları cehennemdir. Orası ne fena bir barınaktır.

30- Onlar insanları Allah'ın yolundan saptırmak için O'na çeşitli ortaklar koştular. Onlara de ki; "Dünya nimetlerinden elinizden geldiği kadar yararlanın bakalım, çünkü sonunda varacağınız yer cehennem ateşidir.

Geçen haftalarda yazdığımız meselede meal mi tefsir mi konusunu hatırlatarak; Sadece meal okumak ondan başka kitaplara (tefsir ve hadis gibi) başvurmamak insanı bir çıkmaza sokacaktır. Bu sebeptendir ki yukarıda mealini verdiğimiz ayetlerin tefsirlere göz atıp alimler bu ayetlerden ne anlamış biz ne anlıyoruz değerlendirme yapalım.

Şehid Seyid Kutub Allah cc ondan razı olsun bu ayetleri şu şekilde yorumluyor:

'' Şu hayret verici durumu görmüyor musun? Yüce Allah'ın kendilerine peygamberin, iman etmeye çağırılmanın, bağışlanmaya ve cennet yurduna sevk edilmenin şahsında somutlaşan birçok nimetler bahşettiği kimselerin durumunu? Bütün bu nimetleri bir kenara bırakıp yerine "Küfrü" alıyorlar. Bunlar, kavminin ulularından eşraf ve önder kimselerdir.

Bu halleri ile onlar her kavmin ulularından eşraf ve önder kimselere benzemektedirler. Bunların bu şaşırtıcı tercih yüzünden milletlerini cehenneme sürükleyişlerini seyretmiştik. Ne de kötü bir yere varıyorlar!.. Seçtikleri yurt ne kötü!..

Kendilerinden önce yaşamış milletlerin başına gelenleri gördükleri halde yine de bu tutumlarını sürdüren kavmin bu şaşırtıcı tavrını görmüyor musun? Hiç kuşkusuz Kur'an-ı Kerim geçmiş kavimlerin başına gelenleri bu surenin birinci bölümünde sunulan sahnelerde gözler önüne sermişti.

Olaylar o denli canlı sahnelenmişti ki, şu. anda meydana geliyor gibiydi. Hiç kuşkusuz meydana gelecektir de... Kur'an-ı Kerim'in, meydana gelmesi kararlaştırılan bir olayı, meydana gelmiş gibi, şu anda seyredilen bir tabloda sunması bambaşka bir güzelliktedir.

Onlar, peygamber ve sunduğu mesajında somutlaşan nimete küfürle karşılık verdiler. Peygamber onları tevhide çağırıyordu ama, onlar bu çağrıya kulak asmadılar.

"Onlar insanları Allah'ın yolundan saptırmak için O'na çeşitli ortaklar koştular."

Allah'a benzettikleri çeşitli eşleri onun gibi ilah tanıdılar. Allah'a kulluk eder gibi onlara kulluk ettiler. Allah'ın egemenliğine boyun eğer gibi onların otoritesine uydular. İlahlığın en belirgin özelliklerini onlara yakıştırdılar.

(Devam Edecek)