Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.'ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'e, temiz Ehl-i Beytine, O'nun Ashabına ve Cehennemin ateşinden kendini koruyan tüm mücahid / mücahidelerin üzerine olsun.

İnsanları yüce Allah'ın değişmez ve tek yolundan saptırmak için Allah'a eşler koştular.

Ayet, kavmin ulularının Allah'dan başka Rabbler edinmekle kavimlerini yüce Allah'ın yolundan saptırmayı hedeflediklerine işaret etmektedir. Çünkü Tevhid inancı her zaman için tağutların iktidarlarına ve çıkarlarına karşı bir tehlikedir. Bu tehlike sadece ilk cahiliye için geçerli değildir. İnsanların ne şekilde olursa olsun mutlak tevhitten saptıkları, liderliklerini ulularına teslim ettikleri, onların iktidarları uğruna özgürlüklerinden ve kişiliklerinden feragat ettikleri, onların arzularına ve ihtiraslarına boyun eğdikleri, yasalarını Allah'ın vahyine dayandıracaklarına bu uluların sapık arzularına dayandırdıkları her yer ve her çağdaki cahiliye düzenleri için geçerlidir.

Bu durumlarda tevhid inancına yapılan çağrı ileri gelenler ve eşraf takımı için bir tehlike unsurudur. Bu yüzden tüm araçlara başvurarak bu tehlikeyi bertaraf etmek isterler. İlkel cahiliye dönemlerinde Allah'a çeşitli ilahları ortak koşmak tevhide karşı başvurulan bir korunma silahı idi. Günümüzde de Allah'ın emretmediğini emreden, onun yasaklamadığını yasaklayan, insan ürünü kanunları Allah'ın yolundan sapmış gönüllerde ve pratik hayatta Allah'a eş konumuna yerleştirmektedirler.

O halde ey peygamber, kavmine "de ki" yüce Allah'ın, belirlediği bir süreye kadar şu dünya hayatında, dünya zevklerinden "yararlanın" Sonuç ise bellidir: "Sonunda varacağınız yer cehennem ateşidir."

Onları bırak. Onlardan vazgeçip "mü'min kullarıma" yönel. Öğütten etkilenenlere öğüt vermek üzere bırak bunları. Allah'ın nimetini kabul eden onu reddetmeyen, küfürle karşılık vermeyen kullarımla ilgilen. Nimete karşılık ne şekilde şükredeceklerini, nasıl ibadet edeceklerini, ne şekilde Allah'a itaat edip onun kullarına iyilikte bulunacaklarını öğretmek üzere onlara yönel...(1)

Bil ki Allah Teala bu ayette, yeniden, kafirlerin hallerini anlatmaya başlayarak, "Allah´ın nimetlerin küfür ile değiştirenleri görmedin mi?" buyurmuştur. Bu, Mekkeliler hakkında nazil olmuştur. Çünkü Allah Teala onları, emin haremine yerleştirmiş, onlara bol ve geniş bir geçim vermiş ve kendilerine Muhammed (s.a.s.)´i göndermişti. Ama onlar, bu nimetin kadr ü kıymetini bilmemişlerdi. Daha sonra Allah Teala onların çeşitli çirkin fiillerini zikretmiştir:

Birincİsi.Cenab-t Hakk´ın, "Allah´ın nimetlerini küfür ile değiştirdiler" ifadesiyle anlattığı husustur. Bununla ilgili birkaç izah bulunmaktadır:

1) Bu, şu manaya olabilir; "Onlar, Allah´ın nimetine şükretmeyi, küfür ve nankörlük ile değiştirdiler..." Çünkü onlara bu nimetler sebebiyle şükretmeleri vacib olmuşken, onlar ise küfre saptılar. Böylece sanki şükrü, küfre değiştirip tebdil etmiş oldular.

2) Onlar, bizzat Allah´ın nimetini küfür İle değiştirdiler. Çünkü, onlar küfre sapınca, Allah Teala, onlardan bu nimetini çekip aldı, böylece de, bu nimet yerine onların yanında sadece küfürleri kalmış oldu.

3) Allah Teala onlara, peygamberini ve Kur´an´i nimet olarak verdi, buna karşılık ise onlar, iman yerine küfrü tercih ettiler.

İkincisi, Allah Teala´nın onlardan naklettiği şu husustur:"kavimlerini helak yurduna soktular." Bevar kelimesi, helak anlamına gelir. Bu manada olmak üzere, "helak olmuş adam" ve "helak olmuş kavim" denilmektedir. Cenab-ı Hakk´tn, "Helake mahkum bir kavim oldunuz" (Fetih, 12) ayeti de böyledir.

Allah Teala, "Helak yurdu" ile cehennemi kastetmiştir. Çünkü, Cenab-ı Hakk, helak yurdunu "onları cehenneme sokanlar... o ne kötü bir karargahtır" diyerek onu ´ ´cehennem " olarak tefsir etmiştir. Karar kelimesi, makarr anlamındadır. Bu, ism-i mekan yerinde kullanılan bir masdardır.

(1)- Fizilalil Kur'an Seyid Kutup