Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.'ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'e, temiz Ehl-i Beytine, O'nun Ashabına ve Cehennemin ateşinden kendini koruyan tüm mücahid / mücahidelerin üzerine olsun.

Üçüncüsü, Cenab-ı Hakk´ın, "Onlar, Allah´a, O´nun yolundan saptırmak için benzerler tuttular" ayetinin ifade ettiği husustur. Bu hususla ilgili birkaç mesele vardır:

Nankörlük Edip Şirke Düşmeleri,

Allah Teala, o kafirlerin nimeti küfürle değiştirdiklerini anlatınca, Allah´a nankörlük etmelerinden sonra, bir de O´na ortaklar koştuklarını zikretmiştir. Buradaki cealu kelimesinden murad, "hükmetmek, öylece inanıp söylemek" manasıdır. Endad kelimesi de, benzerler ve şerikler anlamındadır. Bu şeriklerin birkaç şekilde olması muhtemeldir:

1) O kafirler, Allah´ın kendilerine in´am ettiği şeylerden, "Şu, Allah için, şu da bizim şeriklerimiz içindir" diyerek, putlarına da bir pay ayırıyorlardı.

2) Onlar, kullukta, alemin yaratıcısı ile, putlar arasında ortaklık kuruyor, ikisine birden tapıyorlardı.

3) Onlar, Allah´ın ortakları olduğunu açıkça söylüyorlardı. Mesela onlar haccda telbiye getirirken, "Lebbeyke la şerike leke illa şerikun huve leke temlikuhu ve ma meleke-sana icabet ederim, şerikinden başka ortağın yoktur. O, senindir. Sen, ona ve onun sahip olduklarına maliksin!" diyorlardı.

İkinci Mesele:

İbn Kesir ve Ebu Amr, burada fiili, ya´nın fethasıyla (saptı) fiilinden olmak üzere yadıllu (sapmaları için) şeklinde; diğer kıraat imamları ise, "Başkasını saptırdı" fiilinden olmak üzere yudillu şeklinde okumuşlardır.

Lam-ı Akıbe İhtimali

ifadesinin başındaki lam, netice bildiren "lam-ı akibef´dir. Çünkü, putlara tapmak dalalete götüren bir sebeptir. Bunun key (için) manasında bir lam olması da muhtemeldir.

O zaman ifade, "Başkalarını saptırmak için, putlar edinen kimseler" manasında olur. Bu Kelime damme ile yudillu şeklinde okunduğunda, işte bu iki manaya da muhtemeldir; ama nasb ile okunduğundaysa, sadece "akibet lamı" manasını ifade eder. Buna göre onlar, sadece kendileri sapmak istemişlerdir.

Lam-ı akibet hakkındaki sözün hakikati şudur: Bir şeyden kastedilen husus, ancak o işin en son safhasında hasıl oiur.

Nitekim, "Önce düşünce, sonra ise tatbikat ve iş" denilir. İşin sonunda hasıl olan her şey, bu manada, murad edilen şeye benzemiş olur. Benzerlik, mecazi ifade kullanılmasını yerinde ve uygun kılan durumlardan biridir. İşte bundan dolayı akibeti ifade için lamın kullanılması güzel olmuştur.

(Devam Edecek)