Her gün bir ibadetmiş gibi karşısına geçip üstümüzü başımızı düzetirken alışkanlığımızdan dolayı farkında bile olmadığımız ardı sırlanmış cam parçasından bahsedeceğiz. Sırlanmış olmasından mıdır bunca sırrı taşır bilemiyorum.

Lakin hiçbir şey tek anlamlı değil bu dünyada. Her şey bazen kendisini gösterir bazen de bizim yüklediğimiz anlamları barındırır.

Ayna nasıl bir şeydir, ne işimize yarar?

Karşısına geçtiğimizde seyretmeye doyamadığımız mübarek yüzlü adamı çok severiz. Kendimizi, Pamuk prenses ve Yedi Cücelerin kötü kadını kraliçesini gibi hissederiz. Ne diyordu o cadı kadın aynanın karşısında ; "Söyle bana sihirli aynam dünyada benden güzel var mı?"

Beğeniriz kendimizi, omuzlarımızın üzerindeki yuvarlakla barış içinde yaşarız. Zira bizimdir, bize uygun olarak yaratılmıştır ve aynada gördüğümüz ilahi bir mucizedir. Onun karşısında saygı ile eğiliriz. O güzel bedenimiz bize emanet verilmiştir.

"Şimdi, biz kimiz?" sorusuna aynadaki adamı gösterip işin içinden çıkamayız. Çok dar ve sığ bir cevap olur işte şu aynada dimdik duran muhteşem şahıs benim. O, benim ben de o...

Aynanın kim olduğunu henüz tanımlayamadık. Efendimiz (sav) buyurdular ki; "mümin müminin aynasıdır." Demek ki mümin de bir aynadır. Bu demek oluyor ki iman sahibi bir insan iman sahibi din kardeşine bakacak ve kendini düzeltecektir.

Bu bağlamda müşriklerden biri insanlığın iftihar tablosu Efendimiz (sav) önünde dikilip ağza alınmayacak kelimeler söyler, "haklısın" der Ona. Az sonra O'na (sav), bende olmuş bir Müslüman gelir ve yerle gök arasında bildiği ne kadar güzel ifade varsa bir bir söyler yüzüne. Efendimiz (sav) ona da "haklısın" deyince yanındakiler sorar; "niçin her ikisine de haklısın" dediniz. Cevap etkileyicidir. "İkisi de ben de kendisini gördü ben de "haklısın" dedim.

Başka bir ayna var mıdır acaba diye düşünürken aklımıza "aynası iştir kişini lafa bakılmaz" sözü takılır. Yakından bakınca amellerimizin toplamı bizim kimliğimizdir. Laf zaten sözün en alt seviyesidir. Laf bazen boyumuzdan büyük çıkar ağzımızdan. Ancak iş/amel bilgi duygu ve düşüncemizin ete kemiğe bürünüp görünür hale gelmiş kısmıdır. Bir ürün ve bir sonuçtur. Amellerimiz üzerinden bizim kimliğimizi söyleseler itiraz edecek halimiz kalır mı? Sen şunu şunu yaptın, öyle değil mi? Sen söyle söyle konuştun?" denildiğinde itirazımız olmaz.

"İkra kitabeke" oku kitabını dendiğinde hesap günü o gafil insan da kendini orada görecektir. Bu nasıl kitap ki küçük büyük her şeyi yazmış. Ya insan hakikat aynasında kendini görür o vakit. Amel defterimiz ne mühim bir aynadır bizim için.

Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu" sözünü de hatırladık şimdi. Arkadaşlarımız da bizim gibidir, biz de arkadaşımız gibiyizdir. "Kişi, arkadaşının dini üzerinedir" buyuran Efendimiz (sav) bir arkadaşın kişi için bir ayna olduğunu ifade eder. Eğer gerçek arkadaş iseniz o nasıl biri ise sen de onun gibisindir ya da olacaksındır.

"Nasılsanız öyle idare olunursunuz" sözüne göz atarsak şunu gömüş oluruz. İdareciler de toplumun aynasıdır. İmanlı, ahlaklı, çalışkan, dürüst, yiğit bir lideriniz varsa toplumun çoğu iyidir ya da en azından artık böyle olmak istiyordur. O konuştukça ardından giden, dediklerini takip eden bir millet liderinden tanınır. Artık eski millet değildir değişen liderin izinden giden.

Yazdıklarımız da konuştuklarımız da çekindiğimiz fotoğraflar da bir nebze bize aynalık eder. Fakat düz aynanın yanında sirk aynaları da vardır. İnsanı olduğundan farklı gösterir. İnsan kendini tanıyamaz, aynadaki komik görüntüsüne bakar ve güler. Çevremizde bazı arkadaş görünümlü tipler de bizi zor durumda bırakabilirler. Çok önemli bir şey de içine riya/gösteriş karışmış amellerimiz... O ameller de bizim hakikatimizi yansıtmaz.

Derin niyetlerimizi Bilen, Ahiret'te o aynadan gerçekleri yüzümüze okutacaktır. O sebeple hangi aynaya baktığımıza dikkat edelim.