Alemlerin Rabbi olan yüce Allah'a sonsuz hamdu senalar, O'nun kutlu nebisine verdiği nimetler ve faziletler adedince salat ve selam olsun

1995 yılında ilmine kıymet verdiğimiz bir hocamız cemiyetlerde ve kandillerde okutulan mevlidin anlamı üzerinde bir çalışma yapılarak daha anlaşılır bir halde sunumu ihtiyacından bahsetmişti.

O günkü kullanılan dile göre sadeydi. Zaten böyle olması icap ederdi. Mevlidi Şerifin, günümüzde de artık kullanılmayan kelimeler sebebiyle anlaşılması güçleşti.

Eldeki bilgilere göre Süleyman Çelebi'nin 1351-1364 arasında doğmuş olduğunu gösteriyor. Tek eseri, Mevlid adı ile bilinen "Vesiletün Necat"dır. Kullandığı dil ve kelime yapılarına bakarak tasavvufla ilgilendiği de anlaşılıyor.

ESERİN YAZILMASINA VESİLE OLAY

Süleyman Çelebi, imamlığını yaptığı Ulu Cami'de, İran'dan gelen bir müderrisin vaazını dinlemiş. Bu müderris vaazında, dinler arasında da bir fark olmadığını, bütün kitaplı dinlerin hak din, bütün peygamberlerin hak peygamber olduklarını anlatmış.

Süleyman Çelebi, hayranı olduğu Hz. Peygamber'in öteki peygamberler safında değerlendirilmesine son derecede üzülmüş ve sevgili Peygamber'ine karşı duyduklarını, manzum olarak yazmaya başlamış.

GÜNÜMÜZE HİTAP EDECEK MEVLİDE İHTİYAÇ VAR(DI)

Süleyman Çelebi'nin yaşadığı zamanla bu zaman arasında kullanılan dil bakımından farklılık var fakat o zamanla bu zamanın gündemi arasında ise benzerlik var..

Hadisi şerifleri rivayet edenlerin kıymetsizleştirilmesi, o da bir insandı sloganıyla peygamberimiz aleyhisselamın sıradanlaştırılması gibi mevzular bugünlerin servis edilmiş gündemi.

Mevlid kandili vesilesiyle İstanbul'da bir Kadiri Dergahında programa İnegölden arkadaşlarla iştirak ettik. Elhamdulillah iyi ki katılmışız... bu mevlid şimdiye katıldığım hiçbir mevlide benzemiyordu. Mevlidi Nebevi öyle anlaşılır sade bir dille yazılmıştı ki yediden yetmişe herkes rahatlıkla sıkılmadan sonuna kadar hem de beraberce okuyabiliyordu. Mevlid, şimdilerde pek kimsenin yazmadığı hece ölçüsüyle kaleme alınmış,240 beyitten oluşuyor. Buradan hepsini yazmak mümkün değil takdir edersiniz sadece birkaç beyti yazacağım.

Şairi; Seyyid Muhammed Ruhi Ekingen, eser kitap olarak ta basılmış.

TARİFİ MÜMKÜN DEĞİL

Resulullah Efendimiz aleyhisselamın soyu, doğumu, çocukluğundan vefatına kadarki hayatı, mucizeleri sanki bir film şeridi gibi gözünüzün önünden geçiyor, şemaili ve hoş geldin faslıyla sanki efendimiz aleyhisselam karşınızda duruyor. Manevi iklimi tarif etmek mümkün değil, tadına bakılırsa anlayabileceğiniz güzellikleri yaşadım ve hala etkisi devam ediyor.

Eserin ilk sayfasından aldığım izinle olduğu gibi yazıyorum.

"Bu eser, sadece Resulullah Aleyhissatu Vesselam Efendimizi ziyaret için gittiğim Medine'de yazılmaya başlandı.

Miladi 10 Ocak 2017, Hicri 12 Rabiyyülahir 1438 günü ikindi namazına müteakip Resulullah Aleyhisselatu Vesselam Efendimiz'den alınan manevi emir ile Mevlidi Nebevi kağıda aktarıldı. Güncel bir dil ile Ümmeti Muhammed'in toplu halde okuyabileceği, Siyeri Nebinin özeti hükmünde olan bu eser, Ümmeti Muhammed'e miras bırakıldı. Babam Seyyid Taha, Tüm Ehli Beyt'e ve Ehli Beyt ile bir olanlara ithaf edildi."

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Zatına layık şekilde, hamdu sena Allah'a

Sınırsız selat ve selam, yüce Resulullah'a

Nurlandırıp güçlendirdi, bu biçare ümmeti

Verdi rahmetinden bize, habibi Muhammedi

Cümle kainat ve varlık, şereflendi rahmetle

Karanlıktı bütün alem, aydınlandı Ahmet'le

Kendi nurundan yarattı, rabbimiz ol Mahmudu

Şeref verdi kainata, her canlının umudu

Her peygamber müjdeledi, ol habib Mustafa'yı

İnsu cinne geldi resul, verdi ona dünyayı

Çok büyük bir ihtiyaçtı. Bu hizmeti Ümmete ulaştıranlardan Rabbim razı olsun. Bu vesileyle geçmiş kandilinizi de tebrik ediyorum.

Muhabbetle kalın..