"Koskoca otuz yıl geçti. Her bayramlaşma buluşmasına gittim, geri kalmadım hiç, hamdolsun" diye gururlandığın saatlerin hemen ardından önüme en yakınlarım bayramlaşmak için gelince elim ayağım dolaştı. Otuz yıldır katıldığım ve çok değer verdiğim buluşmaya gidemeyecek miydim?

Geçmiş zaman odur ki; askerlik günlerimde bile izin günümü bayrama denk düşürüp buluşmaya katılmıştım. Bu buluşmanın çok değerli oluşunun sebebi, bir delikanlı iken söz vermişiz her bayramda buradayız diye. Vakit namazı o camide kılar, hemen bir halka kurar, tanışma, hal hatır, bayram mesajları, ezgiler, ilahiler... Bir sözün kapısını diğer bir söz aralar böylece muhabbet alır başını gider.

Ağızlarından duman çıkarma kabiliyetinde olan arkadaşlarda başka bir telaş, sükutun abidesi kesilmişlerde farklı bir telaş... "Hadi bitir de çıkalım, bir iki bardak çay içip gideceğiz, evde misafirler var, daha gidecek çok yerimiz var..." gibi işaretleşmeler bazen sese bürünüp espriyle birlikte el ele verince baskı oluştururdu. Büyük olarak bu ricalara dayanamayıp müsaade etmişliğim vardı geçmiş bayramlarda.

Bu bayram, bu itiraz sahipleri için bayram olmuştu ilk dakikalar. Zira ben ikindi namazına yetişemedim. Selam verdiler, sağa sola bakındılar hala teşrif etmiş değildim. Şok üzerine şok geçiren bu zevattan bazılarını beni göremediklerinden dolayı hastaneye kaldırılmışlar, acil serviste tedaviye alınmış, demek isterdim. Lakin o kadar büyük bir sarsıntı değildi beni görmedikleri anda yaşadıkları.

Konuşmayı sevenlerin olduğu bir toplulukta ağzı laf yapan biri koordinatörlüğü alınca, halkanın sağındakine bir söz verir, sonra sol taraftakine bir söz hakkı verir... Muhabbet, ruhların mest edercesine sarardı. Dışarı çıkma isteklerinde vazgeçme temayülleri görünen zevat ise; hadi bu da konuşsun, sonra çıkarız falan, der, sabır çekerlerdi.

Neyse bu buluşmaya gidemeyecek miydim? Kadim geleneğimi yıkacak, dostlarımı şaşırtacak mıydım? Tabi bu arda samimiyet içerisinde birisi "Abi, seni göremeyince tabutu yüklenip evine gelecektik" deyince onların üzerindeki tesirin çapını da anlamış olduk.

Aslında tek amacım eski dostluklardan bir nebzesini yaşamak, yaşatmak ve de tattırmaktı. Ölürsem mezar taşıma "Vefakar" yazın dedim bu defa. Herkese karşı değil belki ama gençlik yıllarında edinmiş olduğum dostluklara, samimi kardeşlerime ve kadirşinas öğrencilerime karşı vefakar olabilmeyi kavratmaktı tüm niyetim.

Geçmiş yılların birisinde "milletvekili olsam da yine bu meclislere katılırdım" demiştim. "Maziden bir şeyler taşımak herkes için bir değerdir" diye düşünüyorum. "Geçmişini unutanın geleceğine top atarlar" diye bir söz okumuştum evvelden. Geldiğimiz yeri unutmamalıyız. Yeni şartları yaşamalı eskiye saplanıp kalmamalı evet, evet doğru ancak "yola çıktıklarını yolda bulduklarında değiştirme" de derler. Gerçi her birinin yeri ayrı ayrıdır. İnsanı sev, kardeş ol... Gönül arazimizin metrekaresi oldukça geniş, değil mi?

"Mümin kulun kalbine sığdım demez mi Yüce yaratan?" Sevgi ve muhabbetle yarattığı kulların gönüllerinde bir kendisine saray inşa eden Rabbimiz, bir birimizi sevmemiz gerektiğini de ifade etmiştir kitabında. Allah için sevmek Allah için buğuz etmek (kızmak) ilkesine dikkat etmeliyiz.

İşte bayram günlerinde bu duyguları yaşamak istiyoruz bir avuç insan olarak. Burada bayramlaşıyoruz, gidip orada bayramlaşıyoruz. Burada toplanıyoruz gidip arada toplanıyoruz. Geç saatlerde bir halı saha maçı. Sonra dön buraya gel organize edilmiş bir kahvaltıya katıl, dostluk için, dostluk adına hep.

Yılda bir iki defa buna dikkat etmeyen yeni yaşam şartlarının altında ezilip gençliğinin hatırasına değer verdiğini gösteremeyen dostlara derin sitemlerim oluyor. Nasıl olsa gönlüm rahat. Zira "Niçin yapmadığın şeyi söylüyorsunuz. Bu, Allah katında büyük bir günahtır" diyen ayetin tehlikesini de atlatmış olarak. Mazinin tozlu sahifelerinde, en saf hallerde bir dava adı altında kurulmuş dostlukların devamını istemekten başka bir beklentim yoktur.

Bir bayramda ve diğer bayramlarda gönül yapma, gönül kazanma zamanları olmalı. "Bayramlarınız bayramlar doğrusun" demişti bilge adam. Başkalarının sevincine vesile olan bayramlar kurgulamalıyız. Mutluluk daha yakınımızda durmalı böyle demlerde. Hüzün biraz öte gecelesin, biz muhabbetin kucağında sabahlamak istiyoruz bayramlarda. Siz de buyurun...