"Dileseydik, insanları tek bir ümmet yapardık."
Böyle buyurur alemlerin Rabbi. Ancak böyle olmadığını açıkça da belirtiyor. İnsanları kabile kabile yaratmış ki, tanışalar. Tek üstünlük ölçüsü "Rahman'ın koyduğu her türlü sınıra titizlikle uyma"dır.
İzlediğim bu film Rus kültürünün bir eseri olsa gerek. Böyle filmlerde yönetmen aslında bize bir şey söylemek istiyor. Komünizm sistemi, insan yapısına uygun bir sistem değil. Fıtrata aykırı bir sistemdir.
"Kahrolası insan Nasıl da ölçtü biçti. Ama yanlış ölçtü." İnsan vahiyden uzak kalınca başka ne yapabilir ki. "Doğruya yakın olanı" "doğru" kabul eder. Kendi vehimlerini, tespitlerini, kanaatlerini "hakikatin ölçüsü" olarak kabul eder. Kahrolası insan.
Filmde, bir adam çıkıyor; "İnsanlardan kıskançlık ve kızgınlık duygularını giderirsek savaş olmaz" tezini ortaya atıyor. "İnsanlar barış içinde yaşarlar" diye düşünüyor. Bir teşkilat kurmadan önce, insanların "inanabilecekleri felsefe" kuruluyor ve taraftarlarını besleyen, kendisine itaat eden düşüncelerini devam ettirmesi için insanlarına üretilen ilacı bir tabanca ile şırınga ediyorlar. Rütbeler ve makamlar var. Silahlı güçleri ve de acımasız kuralları var:
Duygulanmak, hislenmek en büyük suç. Boyun kısmından enjekte edilen ilaç, duyguları köreltiyor. İlaç kullanmayan suçlu yani propagandadan uzaklaşması da suç. İlacı kullanmamak boynundaki esaret halkasını çıkarmak demek... Sonuç kural dışına çıkmaya müsait, potansiyel bir eleman.
Onlar uyuşturarak bir nesil yetiştirirken Efendimiz(sav),Kur'an'ın diliyle "Ben ve bana tabi olanlar bir bilinçle..." diye bir ifade buyurur.
İnsanın fıtratına aykırı bir sistem komünizm. Kendilerini güçlü ve üstün görenler, diğerlerini terörist, düzen bozan lağım faresi gibi görüyorlar. Ancak bu filmde, en iyilerinden biri, iyi yetişmiş rahip, bir köpek sayesinde farklılaşıyor. Kuralları çiğneme hissi veya kendini savunma hissi ile yandaşlarını öldürüyor. Kokluyor, seviyor ve hissedebiliyor.
Filmde bazen insan taraf kaybedebiliyor. Muhteşem ikili birbirini satıyorlar görülüyor yani taraf değiştiriyor. Birlikte olanlar birbirinin ispiyonluyor. Çocuğu bile ajanlık yapıyor. Baba evinde bile rahat değil. Kızı ağladığında hislendi diye şikayet ediyor. Zaten yönetmenin de amacı sistemi kötü göstermek olduğu için "Böyle hayat mı olur?" dedirtiyor.
Direnişçilerle irtibata geçiyor rahip. Sonra onları satar gibi oluyor. Kızıyoruz kahramanımıza. Kurulmuş koca bir sisteme karşı gelmek zor tabi. Direnişçiler yakalanıyor. Adam "Baba" ile görüşmeye gidiyor. "Baba" ölmüş, konsül onun yerine her gün görüştüğü adamı "Baba" diye atadığını belirtiyor. Ortada kendini gizleme yöntemi ya da sahtekarca kurulmuş bir düzen. Gerçek hayatta da böyledir aslında. Al gülüm, ver gülüm. Güçlülere kanun yoktur beşeri sistemlerde. Kendileri yapar, acıkınca yiyiverirler kanunları...
Aşk gibi derin bir duygu. Arkadaşı ve onun sevgilisi. Kitap okuma vurgusu. Bunlar yan konular olarak orada işlenmiş.
Aynı konu bir başkası tarafından çevrilen "Ajan Salt" isimli filmde de vardı. Orada da mükemmel yetiştirilmiş bir eleman. Amerika'ya gönderiliyor. Zamanlı bir bomba gibi. Görev zamanı gelince devlet başkanını öldürüyor aldığı emir gereği. Evlenesi yasak olan ajan gönlünün izinden gidiyor. Ancak ekip arkadaşları sevdiği adamı öldürünce gözlerinin önünde Ajan Salt da kendisini yetiştiren hocası da başta olmak üzere, tüm ekibi yok ediyor... Vurgu veya ana fikir aynı; insan yapısına aykırı sistemler devam edemiyor.
Ancak gerçek hayatta olay böyle bitiyor mu? Komünizm kötü, anladık. İnsan fıtratına aykırı tamam, ama onun yerine kurulan sistem çok mu doğru? İnsanın zaaf tarafı üzerine bina edilmiş bir sistem kapitalizm. İstediğini yapacaksın. Çılgınlar gibi eğleneceksin. Sana engel olanlar kim varsa hep suçlu. Herkes özgür olsun, dilediğini yapsın, savaş olmasın. Verilmek istenen düşünce bu. Ama bu da doğru mu?
Kainatı Yaratan'a yönelten anlayış ve yorumları içeren sanat eserlerini, batıdan beklemek çok zor. Dini eserleri bile problemli ve daha tehli olabilir. "Hakikatin ölçüsü" ve insana en ideal anlayış "Kitap"ta açıkça ortaya konulmuş. İslam dini zaten fıtrata uygun, hayatın gerçeklerine uyumlu bir dindir. Değişmez kuralları insanın değişmez özelliklerine tekabül eder. Değişkenlikleri olur, zaman ve mekana göre ana esaslardan kopmadan.
Böyle filmlerde dikkat çeksin diye konulmuş birkaç ilginç hareketlere fazla takılmamak gerekir. Onlar olur veya olmaz. Kelimelerin ardındaki tartışma konusu çok önemlidir. Bunu fikri gerçek hayatta nereye uygun düşüyor, film ne yapmak istiyor, bunları iyi bilmek gerekir.
Batının en temel problemi "hakikati" kendisinin tespit edeceği anlayışıdır. Birbirini olumsuzlayan filozofların düşüncelerinden birini; teknolojik gelişmelerle, olmadı baskıyla yaygınlaştırmaya çalışsalar da insanlık bundan bir müddet sonra bıkacaktır. Zira yapısına uygun değil.
Peki, İslamiyet bu kadar insan yapısına uygun da, neden insanlar tartışmasız ve hemen İslam'a girmiyorlar.
"Senin doğru yoluna oturacağım ve insanları senin yolundan saptıracağım." diyen birine,(Yani Şeytan'a) Allah zatının büyüklüğüne zarar gelmeyeceği için izin vermiş bu imtihan dünyasında. İşin sırrı belki de burada yatıyordur.
.