2010 yılı Ramazan'ında yazmışım aşağıdaki yazıyı. Bugünlerde camilerimize asılan 'Camide cemaatle namaz kılarken arka saflarda gülüşen çocuk çocuk sesleri yoksa gelecek nesiller adına korkun' yazılarını görünce bu yazımı tekrar paylaşmak istedim.

Ramazan ayı tüm bereketiyle, tüm özel ve güzelliği ile sürerken ne yazık ki bazen bilmeden gelecekte çok ciddi problemler oluşturabilecek hatalar, yanlışlar yapıyoruz. Eğer bilerek yapıyorsak ki Allah muhafaza.

Dün öğle namazını eda ederken farzın ardından gülüşen, camide oynaşan çocukların camiden kovulduğunu görünce fıttırdım. Yaşlı amcalarımız, dedelerimiz bu konuda çok tahammülsüzler ne yazık ki.

'Neden o çocukları camiden kovuyorsunuz?' dedim. 'Bugün siz kovacaksınız yarın nasıl bu camiye getireceksiniz' diye sordum.

Onlar çocuk. Ve çocuklar gülecek, eğlenecek, oynayacak. Gelmiş camide oynuyor, koşturuyor, gülüyor. Biz şimdi onu bu çocuksu hareketlerinden dolayı kapı dışarı atıyoruz.

Sonra da genç yaşa geldiklerinde tekrar camiye toplamak için uğraş veriyoruz. Bu çocuklar bırakın hiç hoş olmayan yerlerde oynayacaklarına gelsinler camide oynasınlar.

Bir arkadaşım anlatmıştı. Sanırım Cem Karaca, çocuk yaşlarda camiden kovulmuş. Gülüyor diye, koşturuyor diye, ses çıkartıyor diye. Azarlamışlar, tartaklamışlar ve camiden kovmuşlar.

O çocuk bir daha camiye girmeye korkmuş. Ne zaman gitmeye kalksa o kendisini tartaklayan, azarlayan dede aklına gelmiş. Kime hizmet etti acaba Karaca'yı camiden kovan dedemiz.

Bir söz vardı, üniversite yıllarında duymuştum: 'Kaç kişinin katilisin' derlerdi. Ne katilliği dediğimizde de 'Kaç kişi senin yüzünden dinden soğudu, kaç kişinin Allah'a yönelmesine sen engel oldun'. Aslında bunu iyi düşünmek lazım.

Şu mübarek günlerde çocuklar camiye gelecek. Okullar kapalı, dışarısı sıcak. O çocuk bir yerlerde eğlenecek. İki çikolata verseniz, camiye çağırsanız ne olur?

Lütfen biraz daha dikkat. Müftülük bu konuda cami görevlilerini, hocalarımız da cemaati uyarsın.