Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.’ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)’e, temiz Ehl-i Beytine, O’nun Ashabına ve Tüm mücahid / mücahidelerin üzerine olsun. Bu ayeti kerimeyi ibni kesir tefsirinde şöyle açıklıyor. Muhammed tbn İshâk der ki: Bize Muhammed tbn Ebu Muham¬med... İbn Abbâs'tan nakletti ki; o, şöyle demiştir : Kâ'b İbn Esed, İbn Salûbâ, Abdullah İbn Sûryâ ve Şeys İbn Kays kendi aralarında konu¬şarak; Muhammed'e varalım; belki onu dininden caydırırız, dediler. Hz, Peygambere gelip dediler ki: Ey Muhammed, sen bilirsin ki biz, Yahu¬dilerin hahamları, seçkinleri ve efendileriyiz. Şayet biz sana uyacak olursak, bütün Yahudiler de bize uyarlar. Çünkü onlar, bize muhalefet edemezler. Bizimle milletimiz arasında bir düşmanlık olur da bu konu¬da senin hükmüne başvurursak; sen onların aleyhinde ve bizim lehi¬mizde hüküm verirsen, sana inanır ve seni doğrularız. Rasûlullah (s.a.) buna yaklaşmadı. İşte bu âyet, bu hâdise üzerine nazil oldu. îbn Cerîr ve îbn Ebu Hatim de bunu böyle rivayet ederler. «Câhiliyet hükmünü mü istiyorlar? Ama yakın getiren bir kavim için, Allah'tan daha iyi hüküm veren kimdir?» Bütün hayırları ihtiva eden, bütün kötülükleri yasaklayan, uydurma heves ve arzulara meyil¬den alıkoyan Allah'ın hükmünün dışına çıkanları Hak Teâlâ reddedi¬yor. Kulların kendi elleriyle koydukları ve Allah'ın şeriatına dayanma¬yan câhiliyyet hükümlerinin Sapıklıklarını ve bilgisizliklerini reddedi¬yor. Bu sapıklıkları; kendi görüş ve hevesleri sonucu ortaya çıkardık¬larını bildiriyor. Söz gelimi Tatarların, Cengiz Han diye bilinen kral¬larından alınma krallık buyrukları vardır ve bununla hüküm verirler. Nitekim bu yasayı onlara kral koymuştur. (Yasa kelimesini müellif ya¬sak .şeklinde kaydediyor.) Bu yasalar Yahûdî, Hıristiyan ve İslâm di¬nine mensûb muhtelif milletlerden iktibas yoluyla tanzim edilmiş ka¬nunlar topluluğudur. Ancak bu yasalar içerisinde birçoğu, Cengiz Han'ın mücerred görüş ve heveslerinden ibarettir. O bunu, çocukları için izle¬nen bir hüküm haline getirmiştir ki; onlar, Allah'ın kitabından ve Rasû-lullah'm sünnetinden önce bu yasaya uyarlar. Onlardan böyle davra¬nanlar kâfirdir, öldürülmeleri vâcibtir. Az veya çok hiçbir konuda Allah'tan başkasının hükmüne müracaat edilemez. Bunun için Allah Teâlâ; “Onlar, Allah'ın hükmünden vazgeçip câhiliyyetin hükmünü mü tercih ediyor ve istiyorlar?” buyuruyor. Halbuki Allah'ın şeriatından da¬ha adaletli hüküm verecek kim vardır? Allah'ın şeriatına inanıp yakîn ve bilgi sahibi olanlar; Allah'ın hüküm verenlerin en iyisi olduğunu, mahlûkatına karşı annenin çocuğuna merhametinden daha merha¬metli davrandığını bilirler. Zîrâ Allah Teâlâ; her şeyi bilendir, her şeye kadir olandır, her şeyde âdil olandır. İbn Ebu Hatim der ki: Bana babam... Ebu Ubeyde en-Nâcî'den nakletti ki; o, Hz. Hasan'ın şöyle dediğini duydum demiştir: Allah'ın hükmünden başka bir hükümle hükmedenin hükmü, câhiliyyet hük¬müdür. Yûnus İbn Abd'ül-A'lâ... Ebu Necîh'ten nakleder ki; o, şöyle demiştir: Tâvûs'a, karşılıksız ikram konusunda çocuklarım arasında tercih yapayım mı? diye sorulduğunda; o, «câhiliyyetin hükmünü mü istiyorlar?» âyetini okumuş. Hafız Taberânî der ki: Ahmed İbn Abdülvehhâb .. Abdullah îbn Abbâs'm şöyle dediğini rivayet etmiştir: Allah'ın Rasûlü buyurdu ki: İnsanlar arasında Allah'ın en çok nefret ettiği kişi; İslâm'da câhiliyyet âdeti peşinde koşan ve haksız yere bir kişinin kanını talep edip akıtmak isteyendir. Buhârî bu hadîsi Ebu'l-Yemmân'dan kendi isnâdıyla aynı şekilde rivayet etmiştir.(2) (Devam Edecek) ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- (2)-Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı Yayınları: 5/2359-2364