3,5 yıldır Genç Gazete bünyesinde çalışıyorum. Bir 23 Nisan törenlerinde ilk haberime çıkmış ve sanırım tören sonrası da spor haricindeki ilkyazımı ?Bayramları stadyumlardan kurtulalım? çağrısı ile yazmıştım. 1940 model bayram kutlama hastalığımızı yenip, artık modern dünyaya yakışır; gençlerin ve çocukların eğleneceği, askeri düzenden uzak, sivil anlayışa uygun bayramlara dönüştürme özlemimi dile getirmiştim. ?Ben yazdım hükümet değiştirdi? modunda olup kendimi komik duruma düşürmeye niyetim yok. Ama bugün gelinen noktada da sevindiğimi ifade etmeden geçemeyeceğim.

Aslında bu bayramların sivilleşmesi isteğini ?Genç Siviller? hareketi AK Parti?nin iktidara geldiği ilk yıllarda haykırmıştı. Hatırlarsanız Mustafa Balbay?ın ?Genç Subaylar Rahatsız? yazısında bu çağrıya da atıfta bulunulmuştu. Stadyumsuz ilk bayramımız da 19 Mayıs?ta hayat buldu. Kafa şişiren bandolar, çocukların 2 ay okullarından uzak hazırlık yaptıkları ritmik ve jimnastik hareketler, askeri tören yürüyüşleri son buldu. Onun yerine 1 haftaya yayılmış, içerisinde hem gençliğin hem de sporun yer aldığı aktiviteler konuldu. İlk olması nedeniyle belki istenilen kıvamda olmadı ama ilerleyen yıllarda gençlerin eğlenmesi adına daha özel bir bayram olacaktır düşüncesindeyim.

Sadece stadyumlardan kurtarılmadı bayramlar. Çelenk koyma törenlerinde de değişikliğe gidildi. hem çelenk koyma zorunluluğunun hem de çelenk koymada şu an yaşanan yasaklamaların gereksizliğine inanıyorum. Devletçi anlayışa her noktada karşıt biri olarak devletin hayatın her alanına müdahale etmesi, çelenklerin konulmasından kaymamamı tebrik edeceklerin sırasına kadar her şeyi bir -askeri-düzene koymasını da anlamsız bulanlardanım. O anda çelenk koymak isteyenler buyursun koysun. Koymak istemeyenlere de zorla çelenk koy, ?karşında seni görmeyen, seni anlamayan, sana cevap verecek durumda olmayan heykele de kafa selamı ver? tarzındaki yaklaşımları da devletin baskıcı bir anlayışı olarak görüyorum.

Dünya değişmişken, teknolojik gelişmeler baş döndürücü şekliyle hayatımızı yeniden düzenlerken; bayramları 1940?ların anlayışıyla kutlamadaki ısrar ile çelenk koymak gibi basit bir hadiseyi büyütüp sen koyamazsın, sen koyacaksın gibi bir dayatma içerisinde bulunmayı da anlamış değilim.

Dün CHP?lilerin haklı olduğu taraf çelenk koyma isteklerinin -ki kendilerine göre çok büyük bir hadise olabilir- reddedilmesiydi. Zorunlu tutulan kuruluşlar haricinde diğer çelenkler de konulabilir denilerek olay geçiştirilebilirdi. Tabii ki burada hükümetin tavrının dışına da çıkılamayacağı için sorunun İnegöl?de çözümü de pek mümkün görülmüyordu. Sanırım bundan sonraki bayramlarda bu tür tavırlara hazırlıklı olacağız.