Dipsizgöl kıraathane sohbetimize bu hafta, gençler odasının oradan Karakulak Hüsen'in kahveden devam ediyoruz. Yatsı Namazından çıkanlar kahveyi doldurmıya başlamıştır.Köyden ve komşu köylerden gelenlerin yanı sıra; taa kasabadan, İnegöl'den sohbetin namını duyup merak edenler gelmiştir. Kahve zımbazıp dolmuş delikanlı odasının önü ve dahi okul bayırı bile kalabalık meraklı insan topluluğu olmuştur.


Karakulak Hüsen ağa çayları dökmüş, torunlar çayları dağıtırken Mustafa da televizyonu kapatmıştır. Sessizliği Zikri Bacığın sesi bozar: 'Bu hafta çaylar benden.'' İtiraz gelmeyince, Poker'in Sadettin konuşur: "İncili Dayı; her zaman bizlere güzel hikayeler anlatıp nasihatlar eder ve bizlerin dersler çıkartmasına vesile olursun. Rabbim senden razı olsun. Eğer desturun var ise bu hafta'da ben sıkıntılarımızı anlatıp tüm komşularımızın duymasını isterim.''

Gün görmüş incili,''Tamam evlat bu hafta da mikrafon sendedir. Anlat dertlerini.''deyip sözü Sadettin'e bırakır. Mikrafonu eline alan Sadettin; ''Sağol dayı'' deyip Bodoslama konuya girer: ''Şimdi bizler kendi halinde gariban insanlarız. Hepimizin malum olduğu üzere 2015 nisan ayını takiben Köyümüzün altyapı çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar neticesinde eskiden herkesin kendi bahçesinde bir kuyusu var idi ve kendi lağımı bu kuyuya aktığından bir sorun teşkili yoktu. Lakin yeni sistemde Devlet babamız herkesin kanalizasyon ve pis suyunu bir yere topladı getirdi bizim evin bahçesinde bıraktı. Tamda burada Aşağı mahalle ahalisi olarak köyümüz muhtarına ve orada bulunan müteahhide itiraz ettik. Bunu böyle bırakamazsınız. Açıkta kalan bu lağım ve kanalizasyon çoluk çocuğumuzun, bizlerin ve hayvanların sağlığını tehdit eder. Desek de yok, Proje buraya kadar. Zaten Fosoptik yapacaz, doldukça gelip alacaz diye bize çocukça çözümsüzlük ürettiler. Halbuki Deydinler'in foseptiği olmadığını, bunun Devlet'e ek bir külfet getireceğini, doğru olanın 300 metre aşağıda köy merasının bulunduğunu ve bunun da borularla taşınıp aynı Deydinler'deki gibi meraya akıtılıp sazlık yapılarak bu lağım artıklarının sazlara temizlettirilebileceğini ve bu işlerin Ülkemiz için daha ekonomik olacağını Söyledik. Lakin Çözümsüzlük üzerine kurulu olan sistemimiz, amma birilerine RANT Sağlamak, Amma çözümsüzlükten nemalanmak durumunda olduğundan, bizim derdimize bir çözüm üretmemiş, ya da üretememiştir.
Akabinde Bimer'e Cimer'e İnegöl Belediyesi'ne, Bursa Belesiyesi'ne, ve dahi Buski'ye yazılı müracaatlar yapmış olmama rağmen, hala derdimiz çözülememiştir. En son senin Torun Bahattin abi'nin yanına gittim. Sağolsun çok ilgilendi. Ve bana dedi ki, Fotoğraflarını çek Belediye başkanına vatsaptan atalım. Attık, başkan Alper Taban'ı aradı da lakin Konunun muhatabı BUSKİ olduğundan bizim iş gene olmadı.
Halbuki Alinur başkan İnegöl Belediyesi'ndeyken; annesi vefat etmişti.Kendisi Altımbaş Camii'nin karşısında bulunan Recep Tutumlunun atıl durumundaki arsasını, belediyenin kepçesini ve kamyonlarını gönderip harfiyatı temizletti.Oraya mıcırtaş getirerek mevcut arsayı Otopark haline getirdi.Demek ki Yetkili birinin kendi menfaati söz konusu olduğunda projeymiş,yasaymış, kanunmuş önemli Olmuyor. Tüm bunlardan edindiğim izlenim üzerine ben de acizane muhtar adayı olmıya karar verdim. Sizler oylarınızı verirseniz, Rabbim de nasip eder muhtar seçilirsem, Vallahi muhtar maaşlarımdan bu lağım sularını kaşı'ya meraya indirecem. Bu da benim seçim vaadimdir. Amma sistem insanı yaşat ki devlet yaşasın demesine rağmen, çözümsüzlük üzerine kurulmuş. Gördüğümüz gibi.'' Der dertlerini anlatır.


Bunun üzerine İncili Çavuş; ''Komşular bu çocuk bizlere Poker'in emaneti. Bakın ne mücadeleler vermiş, bu çocuğa hep beraber sahip çıkalım.'' Deyince, Kahve sakinleri derin bir sessizliğe gark olur. Çünkü Halloz Taligası bu köyün korkulu rüyasıdır. Sonra mı ne olur.? GENÇ GAZETEYE abone olarak öğrenebilirsiniz.


GARİP FAKİİ.