?Gezi Parkı eylemlerinin yanında gerek 60 öncesi yine 71 muhtarı ve 80 darbesi öncesinde, 28 Şubat sürecinde bu kadar çabuk sokağa fırlayıp hakkını arıyorken bir anda kullanılabilen üniversite gençliğini açıkçası anlamakta zorluk çekiyorum? diyerek konuya girmek isterdim ama anlamakta hiç de zorluk çekmiyorum. Üniversitede bir hocamız ?Üniversite yılları balayı (honey moon) dönemidir? derdi. 1997-2002 yılları arasında 28 Şubat?ın en sıcak döneminde İHL mezunu olarak üniversitede okurken, gerçekten bu dönemin balayı dönemi olduğunu kavrayamadık. Zannettik ki İşletme bitecek ve hepimiz birer müdür olarak işe başlayacaktık. Doğal olarak hiç bir şekilde gelecek kaygımız olmayacaktı. Ahmet Necdet Sezer, Ecevit?in önüne anayasayı fırlatırken; bir gecede bu ülke insanı @ fakirleşirken; biz okumaya devam ediyor, yazar kasaların atılması umurumuzda bile olmuyordu. Nasılsa burslarımız şakır şakır ödeniyor, babamızın parasına dahi gerek kalmıyordu.

Ne zaman ki üniversite bitti. Ne zamanki artık hayatın gerçek yüzü kendini göstermeye başladı, bursları özlediğimiz, sadece sınav kaygımızın olduğu, derslere vizeden vizeye hatta finalden finale çalıştığımız dönemler geçtiğinde, eve ekmek götürülmesini anladığımızda balayı bitti, eve döndük ve yeni bir hayata merhaba dedik. İşte artık devalüasyon, faiz oranları, bütçe, borç dengeleri bizim için ekonomide gördüğümüz birer ders olmaktan çıkıp hayatın tam gerçeği olmuştu. A?dan Z?ye hepsi umurumuzdaydı. İşler bozulursa patron çıkarırsa korkusunu yaşamış, hatta ekonomik kriz döneminde işten çıkarılmış biri olarak bugün o gençlerin Gezi Parkı eylemlerinin ardına sığınarak tıpkı Mısır?daki gibi ?hükümeti alaşağı edelim de isterse ordu gelsin? mantığını anlıyorum. Tatillerini Bodrum?da yapan, bölüm başına 100 binlerden bahseden (ki birçoğumuzun bir yılda kazanamadığı paradır) sanatçılardan da İMF?ye borç, gelir gider dengeleri, siyasi istikrarsızlık sonrası ekonomik istikrarsızlığı anlamalarını beklemiyorum. Taksim esnafının feryadını duyduklarını da hiç ama hiç sanmıyorum. Üniversite gençliği her darbe döneminde oynanan oyunların birer kuklası olmaya devam edecektir. Ama Yılmaz Erdoğan?ın dediği gibi Ş harfinden orak çekiç yapma sona erip; kapitalist dünyaya merhaba dediğinde o büyümüş genç ?Aman gençler, sakin olun, dolar, borsa, euro, borçlar? demeye başlar.