Mezunlar Derneği Başkanı derneğinin 14. Kurultayına katılmakiçin onca yolu kat etmişti. Salonun her tarafı ağzına kadar dolu idi. Ülkenin en önemli sivi toplum derneklerinden biriydi ÖNDER. Her ilden gelen dostlarla buluşma mevsimi gibiydi salonun her köşesi.

Her güzel insan "Ben de İmam Hatipliyim"sözleriyle başlaması gülümsemelere yol açıyordu. Kürsüde konuşanların çoğu bu okulların mezunları olduğu için görevlerinde hassasiyet sahibiydiler. Bu okulların nerelerden hangi seviyelere geldiğinin göstergesi ve en hakiki işareti elinde mikrofon olan bu çalışkan insanlardı.

Not aldıklarını yazmak isterdi lakin çok uzun cümleleri kurması gerekiyordu ki bunu yapmayacaktı. Saadettin Ökten hocanın "üretmek" kelimesinden etkilenmişti. "Üretmek, zihinsel bir süreçtir." İfadesi hoşuna gitmiştir. "Tam manasıyla yapamazsak bile üretmetmeye başlamş olmamız iyi bir durumdur. Teknoloji ithal edilmez, üretilir sözü de milli olmak için iyi bir sıçrama taşıdır. Eski dünyada Akadeniz'e hakim olan dünyaya hakim olur" gibi ifadeleri kaçırmadan not etmişti dernek başkanı.

Bu konuşmadan bir not daha düşülmüş satırlar arasına. "İslam Medeniyetinin Osmanlı yorumu" nu benimseyen biri olarak Batı karşısında ben, "öteki" değilim diyerek kendi kadim değerlerine sahip çıktıkça daha fazla kendimiz olacağız" gibi sözlerde kıymetliydi, not aldı.

Bilgi, coşkun bir nehir olmuşta gürül gürül akıyordu. Türkiyede kendi alanında otorite düzeyinde bir Profesörden dinlemek mest etmişti dernek başkanını. Ayrıca İmam Hatiplilerin banisi/kurucusu olan muhterem babasına (Celaleddin Ökten Hocaya) layık bir evlat olmuş da yeni nesillere ilim dağıtıyırdu.

Sözler bitsin istenmiyordu. Bitmiyordu sadece ses değişikliği oluyordu. Aynı anlam, farklı kelimelerle farkı dillerden okuyordu. Genel başkanın sunu için tertiplenmiş bir program olması değerdi hakikate ermiş gönüllere. "Samimiyetle" kelimesinin vurgulandığı manifestoda bir yolculuk, merkeze bir yolculuk hissi vardı.

Dernek başkanın, kalemi yorulmadan yol alıyordu. Kulağına gelen gönlüne, gönülden çıkan kaleminin uçunda satırlara diziliyodu.

İmtihanımızı "samimiyetle" vereceğiz. Dinimize "samimiyetle" sarılacağız. Peygamberimize "samimiyetle" tabi olacağız, Hakkın rızasını "samimiyetle" arayacağız. Sözümüzü "samimiyetle" söyleyeceğiz. Gençlik "samimiyetle" gelecektir.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın "kendisini bu hak yoluna sevk eden köydeki on dokuz yaşındaki imama ve yalvarırcasına kendisini İmam Hatipe yazdıran babasını rahmetle anmasını gönlüne nakşetti başkan. Ardından "karşılıklı burs verdiğimiz bu öğrencilerin bir sivil toplum örgütünde ayda bir gün gönüllü hizmet etmesini istiyorduk" deyişi de dikkate değer şeylerdendi başkan için.

Bireyci yaklaşım dedikten sonra, bir imam hatipli konuşmacı "İmanla özgürleşen bireyler yetiştirmek... Ahlakla özgürleşen öğrenciler yetiştirmek..." sözlerinden de çok etkilenmişti. Hele bir de "Allah'a rağmen birey asla örgüleşemez" ifadesi dernek başkanını kesmişti artık.

Veraset yoluyla imana ulaşan insanları, imanla özdeşleşen, salih amelle süslemek ve hayatla örtüşen bilgilerle donatmak, kendisiyle, Allah'la, çevresiyle barışık nesiller yetiştirmek cümlelerini işe yarar ifadeler diye not etmişti.

Konuşmacılar hızı kesilmiyordu ancak dinleyenlerin o kadar sabrı kalmamamıştı. Buraya yemeye içmeye eğlenmeye gelmemişlerdi ki Hotel'in yemeklerinden, lezzetlerinden, çeşitlerinden behsetmek istemiyordu başkan.

"Sürdürülebilir başarılar tamlaması" ile "kariyer ve karakter planlaması" gibi kelime gruplarının ardında ve önünde bir çok değerli cümleler sıralandı ancak onlar rutin şeyler olduğundan pek önemsemedi.

Müsteşar ağır ağır konuşmaya başladığında, çeketini çıkarıp, kollarının yenlerini bir kez geriye kıvırınca "konusuna hazırlanmamış" diye düşünmeye başladı dernek başkanı ama sonradan gelen bilgilerle yanıldığını kabullendi.

"İmparatorlukların tebası olur, ulus devletlerin yurttaşı olur. Batıda sivil toplum lobi faaliyetiyle bilinir, Anadolu'da ise sivil toplum değil cemaat, tarikat gibi yapıları vardır" ifadeleri dikkate şayandır. Ulus devletlerde, eğitim, devlet ideolojinin bireylere aktarma çabası vardır" gibi cümlelerde layık olduğu makamda yerini aldı.

Bunca güzel konuşmalar sözün bittiği yerde kaldı ve dualarla misafirler uğurladı. Şimdi yürekler eylem beldelerine yönelip yola çıkmışlardı bile aynen dernek başkanı gibi.