Ülkemiz tarihi bir virajı dönmek için hazırlandığı günleri yaşıyoruz. Haziran seçimleri için meydanlar dolup dolup boşalıyor. Sözün sahipleri mikrofonlardan yaptıklarını, yapacaklarını, vaatlerini, eleştirilerini haykırıyorlar. “Seçim zor ve pahalı” diyesim geldi. Bir seçimin bütçesi ne kadardır acaba? Öğrenmek ve söylemesi kolay ama geçirilen süreç, bağlanılan umutlar, beklentiler, kırgınlıklar, gerginlikler asla istemem ama belki de dökülecek kanlar bu bütçenin içinde sayılacak mıdır? Bütün bir ülke ayakta; siyasetçisiyle, bürokratıyla, vatandaşıyla… Hiçbir seçim basit geçmedi bu ülkede, her zaman aynı teraneler söylendi. Herkes öneminin büyüklüğünden bahsetti. Kendini inandırdı önce, sonra da milletin önünde haykırdı inancını. Maliyetiyle ve meşguliyetiyle seçim olayı gösteriyor ki “belirlemek ve tercih yapmak” zordur. İnsanımızın ve memleketimizin yönetimi önemli bir mevzudur. “Her şey bir oy için” diye küçümsemek doğru değildir. Dar görüşlü insanların bu indirgemesini dikkate almamak gerekir. Efendimiz (sav)’in mübarek bedeni henüz soğumadan Medineli Ensarın “Halife” seçimi için toplanmış olmaları kınanmamıştır. Zira kainatta boşluk olmadığı gibi yönetim de boşluk kabul etmez. Başsız bir milletin sonu felakettir. Yüksek akıl ve yüce tecrübeler yönetimin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Yönetim, bir beyin işidir. Beyinde bir damar tıkandığında vücudun herhangi bir organı işlevini yitirdiği hemen fark edildiği gibi yönetimde de bir zafiyet baş gösterdiğinde kendini belli eder. Yönetim çok bilinmeyenli bir denklem gibi. Kim bilir kaç tilkinin kuyruğunu bir birine değdirmemek gerekiyor. Tercihte bulunmak, şahsiyetimizin en temel göstergesidir. Tercihte bulunmak, kişilik ve kimliğin en derin yansımasıdır. Basite alanlar için bile böyledir. Mevlana der ki; “sen görüşün/düşüncensin, gerisi et ve kemik.” Kendini değerli görenler Allah’ın yarattığı eşref-i mahlukat olduğunun bilincindedirler. Seçmek için dinlemek, öğrenmek, tahlil etmek, kıyaslamak ve karar vermek gibi zihinsel aşamaları geçmek lazımdır. Şimdi “ağzı olan konuşuyor” diye kestirip atmak yerine ne diyor, nasıl diyor diye düşünmek gerekiyor. Akıl, bilgi dolu bir fıçıcık olursa oradan ne hikmetler saçılır kim bilir? Akıl, evvel emirde akletmek içindir taklit etmek için değildir. Haziran seçimlerinde büyük bir iddia var: “Başkanlık sistemi!” Bir sistem değişikliği iddiası var. Milletin işleri daha güzel ve seri yapılsın diye. Sanki hali hazırda kurulu sistem milletin kontrolüne kaptırılmasın diye kurulmuş bir düzendi. Millet bu seçimde neye oy vereceğine karar veriyor. Hali hazırdaki düzen devam etsin mi, yoksa yeni sistem olan başkanlık sistemi mi gelsin! Söyleyenlerin niyetleri iyi görünüyor ve hakikatte de işin başındaki insanlar. Onlar sıkıntıyı daha yakından fark ederler diye düşünüyorum. Karşı duranlar ise, zaten her şeyi ile karşılar hükümete. Şu andaki icraatları bile problemli iken böyle derin bir sistem değişikliği kabulü mümkün değilken nasıl olurda bir seçim vaadi olarak milletin önüne korlar değil mi? Artık bunu görüyor, duyuyor ve okuyoruz. Seçimleri her zaman önemserim. Evi boyayacağım zaman bir renk seçimi bile zihnimi o kadar yorarken milleti yönetecekleri seçmek için iyice dinlememiz gerekir. Lakin dinlerken bir siyasinin “sözüm söz” diye haykırdığını duyunca gülesim geliyor. Gerçi kelimelerin içinde tevriye ve kinaye anlamları varsa dikkat etmek lazım. Şimdi “sözüm söz” deyince “söz” kelimesine takıldım. Yani hep “söz söylüyorum”, benimkiler “sadece söz” gibi bir anlam dökülüyor zihnimin. Neyse seçim sizin, siz bilirsiniz. Nasıl olsa biz bir parti propagandası yapmıyoruz. Lakin gelecek günler bizim elimizde, bilesiniz.