Uzay çağının hemen her şeyinin her gün değiştiği bir dünyada, yerinde saysa şükredeceğimiz dil, günden güne kayıyor elimizden. Kristal sözcükler düşü düşüveriyor elimizden, tuz buz oluyorlar hemencecik. Bu kadar ilerleyişin içinde böyle acınası bir gerileyiş üzüyor beni. En can alıcı noktası da seyircisi yok bu tiyatro oyunun, herkes oyuncu herkes oynuyor. Tabii başrol oyuncuları biz gençlerimizden oluşuyor. Birileri, herkesi başrol oynamaya özendiriyor, hepimiz de onlar gibi olmak istiyoruz. Bir hap sunuluyor gümüş bir tepside hepimiz sorgusuz sualsiz yutuyoruz bu hapı. “Acı mı, tatlı mı, yakar mı, yıkar mı ? “ diye hiç sormadan indiriyoruz mideye. Tabii ilk tadı her zaman dil alıyor.
Sosyal medyada dil, bana sadece basitçe çizilmiş simsiyah iki yuvarlak göze sahip sarı yuvarlak suratın dışarı çıkardığı ya da ağzının kenarına aldığı pembe dili çağrıştırıyor. Zaten farklı anlamda dil yitirilmiş gibi. Dünyada hemen hemen her ülke en az iki dile sahip şimdi: 1- Ülkenin kendi resmi dili, 2- Sosyal medya dili. Evet, ayrımı böyle yapacak kadar farklar var aralarında. Aynı dil demek zor. Resmi dilin asimile olmuş hali gibi sosyal medya dili. Düşünsenize ileride şöyle cevaplar verildiğini:
- Konuştuğunuz dil, hangi dil?
- İnternetçe ()
Evet, bu mümkün Hayatımıza soktuğumuz birçok özensiz üç harfli kelimeler gibi bu da mümkün, neden olmasın? “ Slm, nbr, tmm, inş, “ başlayan cümleler duygusal anlamda yoğunluk taşımazken muhatabımızda “ kib. , bye.” gibi ifadelerle diyaloğu sonlandırıyor. Hakiki anlamda özlemiyoruz, üzülmüyoruz ve muhabbet etmiyoruz artık.
Sözcüklerin anlamlarını var gücüyle aşağı çeken bu bahsini ettiğimiz sosyal medya dili, şaşılası derecede hızla kuşatıyor bizleri. Çok uzun zamandır tanıdığımız kişiye “ dost ” gibi yürek titreten bir hitapla seslenirken, sosyal medyanın kötü dil işçiliği sebebiyle bu “ dost ” ifadesi ‘kanki, kanka, panpa’ oluveriyor birden. Sokakta görsek tanımayacağımız kişiler sosyal medyada dostumuz oluyor, her nedense.
Bunları bile yazarken aslında elimin yazmak istediği ile gönlümün söylediği birbiriyle örtüşmüyor, çünkü sosyal medya dilinin kısa kesmek diye adlandırdığı üstü örtülmüş tembelliği, benden şunları yazmamı istiyor : ‘ Ssyal mdyda dil dmk bstlik dmk, yni hiç br anlmı yok bnce . s.s.S.’
İşte, böyle ucuzlaştırıyor adamı sosyal medya dili. Uzun cümle kurmak son derece ciddi, eksiksiz kelime yazmaksa cahil yapıyor insanı. Bu dil, özellikle biz gençlerin dili, bilmeyenimiz yok profesörümüz çok. Öyle içine girmişiz ki kopamıyoruz.
Liseler arası düzenlenen bir şarkı yarışmasında görevli mikrofonu eline alır ve sesi kontrol etmek için avucunun içiyle mikrofona bir, iki kez vurur, sonra da mikrofonu ağzına yaklaştırıp klasik olarak kesik kesik ‘…s…a’ seslerini çıkardığında genç bir arkadaşımız hemen ardından sesli olarak ‘a.s’ diye karşılık verir. Bu internet üzerinde bir selamlaşma şeklidir, “ sa = selamün aleyküm, as = aleyküm selam ” anlamını taşır. Görevli kişi klişe olarak bu harfleri seçerek kontrolünü yapmıştır, oysa arkadaşımız o sözcüğü duyduğundaysa “ a.s ” olarak yanıt vermesi gerektiği biçiminde kodlanmıştır sosyal medya uyarıcıları tarafından. Nahoş bir koku olsa üstümüze siner ve bu durumdan hoşnutsuzluğumuzu dile getiririz hemen ama bu dil kokuşmuşluğu beynimize sindirilmiştir gözümüzün içine soka soka. ‘S.a. ise a.s.’ yani amaç yok, anlam yok, düşünce yok, fikir yok… Sadece yanıt var. Amaç eşittir cevaplama.
İşte sosyal medya dilinin öldürdüğü şey tamda bu. Herkes konuşuyor çoğu kişi boş konuşuyor. Harfler yutuluyor, anlamlar kayboluyor… Konuşma sanatı boğazlanıyor adeta, ki konuşmakta bir sanattır, etkili düzgün konuşmak. Karşındakinin ruhuna oya gibi işlemek kelimeleri. Fakat sosyal medya sadece zımbalıyor. Motif yok, demir var; dokunuş yok, darbe var.
Normal konuşma dilinde, cümlemizin sonuna ‘ canım’ ekleyerek konuştuğumuz kişiler ne değerlidir ,ne özeldir bizim için. Çünkü kelime diyor ki canımsın, daha ötesi var mı? Canımsın, bendensin yani. Ama öylesine zararına verdik ki bu kelimeyi, her cümlenin sonuna yapıştırıverdik canım kelimesinin çakması olan ‘cnm’ yi. Çok merak ediyorum, acaba içinde sesli harf bulunmayan kelime ne kadar seslenebilir ki karşısındakine?
Bir de duygular kurban gidiyor sosyal medya dili yüzünden. Semboller o heyecanlı ,o vurgulu sözcüklerin yerine geçmek şöyle dursun tabiri caizse yerini kapıyor. Hızlıca, sinsice yerleşiyor, fırlatıveriyor eskisini. Gülerken ‘ xD xD xD , zaaa’ gibi katı, duygusuz , söz bile olmayan kılıksız ,sessiz harflerle neşeleniyoruz artık. Dili, yazıda olduğu kadar konuşmada da perişan ediyor bu durum. Hâl böyle olunca da yaş gözden değil, dilden akıyor.

Emine Zozan KAYA ( Zeki Konukoğlu Anadolu Lisesi)