Son açıklanan verilere göre ihracat 2018 yılı Eylül ayında, 2017 yılının aynı ayına göre %22,4 artarak 14 milyar 456 milyon dolar, ithalat %18,3 azalarak 16 milyar 326 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kesinlikle önemli gelişmeler olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra da artarak devam edeceğine inancım sonsuz. Ancak artışın nedenlerini incelemek ve ileride gelecek olası aksamalara bakmak gerekiyor. Şirketlerimiz nakit akışlarının güçlenmesi adına ihracata daha önem vermeye başladı. Kur yükselişi nedeniyle ucuz duruma gelen ürünlerimiz özellikle Avrupa ülkeleri tarafından daha çok tercih edilmeye başladı. Süreci doğru yönlendirdiğimiz takdirde bu iveme yukarıya doğru gidecektir. Cazip hale gelen ülkemiz AB tarafından ÇİN yada diğer ülkelere göre daha tercih edilir duruma gelecektir.Avrupa Birliği'ne (AB-28) yapılan ihracat, 2017 yılının aynı ayına göre %24,4 artarak 7 milyar 322 milyon dolar olarak gerçekleşti. AB'nin ihracattaki payı 2017 Eylül ayında %49,9 iken, 2018 Eylül ayında %50,6 oldu. Ülkemizi önemli fırsatlar bekliyor.

İhracatın ithalatı karşıma oranlarına göre de incelediğimizde Eylül ayında dış ticaret açığı %77,1 azalarak 1 milyar 869 milyon dolara geriledi.İhracatın ithalatı karşılama oranı 2017 Eylül ayında %59,1 iken, 2018 Eylül ayında %88,5'e yükseldi.

Burada önemli olan nokta da yine ithalatın azalış sebeplerinde. İthalatımızın düşüşünde en büyük kalem altın ithalatı. Bunu otomotiv, elektrikli aletler, plastik ürünler, otomotiv ve ara malları takip etmektedir. İmalat sanayimizin yavaşlamasından ötürü ithalatımızdaki düşüş dönemsel olarak avantaj yaratmaktadır. Bunu sağlanması için ithal ürünlerin ikamesini sağlamamız gerekmektedir.

VERGİ İNDİRİMLERİ OLUMLU ANCAK MALZEMEYE DE YAPILMALI

1 Kasım itibariyle uygulamaya geçen sektörlerdeki KDV ve ÖTV indirimi tüketim tarafından bir hızlanma yaratacaktır. Bu indirimlerin fiyatlara yansıması satın alma gücü etkisi açısından da olumlu karşılık bulacaktır. Fakat burada atlanılan bir nokta olduğunu düşünüyorum.

Son dönemde yaşadığımız daralmanın temelinde yatan maliyet enflasyonu ile artan fiyatlar neticesinde oluşan tüketim yavaşlaması veya ertelenmesi. Diğer açıdan eflasyonist süreç, kur ve faiz artışları gibi gelişmeler ile oluşan piyasa daralması. Burada maliyet artışlarına neden olan malzeme tarafında da vergi indirimlerinin yapılmasının çok daha etkili olacağı kanaatindeyim. Bu şekilde hem tüketim hem üretim hem de vergi hasılatı boyutunda artış sağlanacaktır. Vatandaşın, imalatçının ve devletimizin kazançları artacak ve maliyet bazlı oluşan enflasyonla mücadele konusunda da olumlu bir adım olacaktır.