Genç öğretmen, öğrencilerinin kültür düzeyini çok merak ediyordu. Nelerle uğraşıyorlar, nelere ilgi duyuyorlar, nasıl bir ortamda yaşıyorlar, hangi yazarları ve hangi kitapları okuyorlardı? O kadar çok soru dolaşıyordu ki zihninin ortasında... Altı üstü öğrencilerinin kültür dünyalarını veya ilgi dünyalarını yakalamaktı.

Dersinin arasında sorduğu bazı soruların cevaba dönüşmemesi aklına olumsuz düşünceler getirirdi. Genç bir öğretmen olarak yıllar öncesi hocasının söylediği o ince anlamları barındıran cümlecik geldi. "Benim yaşına gelince, benim kadar bilecekseniz bu ülke çok geri gider. Yani siz, bizden daha fazla bilmelisiniz, biriktirerek çoğalmayız."

Cuma akşamları büyük bir ilgi ile izlediği muhteşem Payitaht dizisinin -dersin bittiği anlarda öğrencileri de izlesin diye üç beş dakikalık- bölümleri gösterirdi. Vurucu ve etkileyici olurdu bu bölümler. Ayrıca dersinin konusuna uygundu. Zira Osmanlı Devletinin gerileme ve yıkılmaya yüz tuttuğu dönemlerde başlayan batılılaşma Tanzimat dönemini de içine alıyordu ki dersin konusu nm

Genç öğretmen tahtanın önünde kendisini etkileyen o bölümü izletir. Ekrana şunlar yansır.

Almanya kralı, yanındakilerle birlikte sarayın bahçesinde gezerken antreman yapan gençleri görünce birkaç lüzumsuz -barbarlık ve medeniyet üzerine- gereksiz bir lakırdı yapar. Tahsin Paşa, duyduklarını hünkara söyler.

Zeki padişah sarayın koridorlarında Almanya kralıyla yürürken batı müziğinin ağır parçalarından birinin sesini duyar. Kral merak eder ve yaşlı bir müzisyenin çaldığını sanır. Ancak dahi padişah, kapıyı açtırır ve kimin çaldığını görmesini sağlar. Piyanonun başında batı müziğinin en ağır parçalarından birini çalan az önce bahçede dövüş antremanı yapan genç hafız Hasan'dır. Tabii kral avluda söylediği sözleri boğazı düğümlenerek yutmak zorunda kalır sessizce.

"Bunlar proje dizilerdir" der ve genç öğretmen aklının kestiği kadar, diziyi izlemeyen öğrencilerine ders verir. "Bilirsiniz belki Amerika'da Hollywood denilen bir kültür diktatöryası var. Bu sektör olanı insana/dünyaya isteği gibi gösterir. Bir gerçek değildir gösterdiği ancak algı oluşturmaya birebir gelir.

Evet, dizilerden bir tarih dersi çıkarılmaz. Ancak yönetmenlerinden ve danışmanlarının konuşmalarından dinlediğin kadarıyla hatta geçen gün ilçemize gelen Talha Uğurluel de söylemiş, 'tarihi gerçeklere en yakın dizidir bu...' Sonuçta psikolojimiz ihya etmeye çalışan bir konu var burada. Kendimizden olanı küçümsemek kendimize hakarettir. Batılıları çevirdiği absürt konular, saçma filmler "çok ilginç, çok farklı, çok değişik gibi aynı manaya gelebilen kelimelerle reklamlaşır.

Diriliş, Payitah, ve Kut'ül Amere biz bir şeyler söylemek istiyor. Hangi dönemde niçin bunlar yapılıyor diye sorarsanız, biraz günümüz olaylarına bakınız. 15 Temmuz'un Seyit Çavuşu Ömer Halisdemir'in şahadetinden sonra televizyon kanallarında bordo bereli filmleri artmaya başladı. Neden, gerçek olaylardan yola çıkılarak geliştirilen senaryo metinleri bir hakikati anlatıyor.

Bunun ilk örneğini dizi olmasa da öyküleriyle Ömer Seyfettin yapmaya çalışmış. Çünkü Forsa'da yaşına bakmadan bayrağın dalgalandığı yeri vatan bilip savaşmak isteyen 40 yıllık esir kaptanıderyanın azmini görüyoruz. Başını vermeyen şehit, Pembe incili kaftan, Kızıl Elma'ya gibi öyküleri de yazıldığı dönemde bu misyonu icra etmiştir. Topluma bir şeyler verme derdi taşımaktadırlar. Milli meselelere dikkat çeken bu eserler niçin liseli öğrencilerin dikkatini çekmez acaba?

Genç öğretmen zembereği boşalmış kurmalı bir saat gibi hızlı hızlı konuşuyordu. Zorla kabul ettirmek derdinde değildi, zorla sevdirmek derdinde de değildi ancak sanat eserlerinin insanı nasıl etkilediğini toplumda nasıl bir algı olduğunu biliyordu.

Dersinin anlaşılmasına ayrıca milli şuurun canlanmasına katkı sunan bu diziler bir şekilde öğretmek maksadıyla seyredilmeli. "Atalarımız yapmış hem de ne zorluklar içinde yapmış, biz de yaparız" dedirtmek için icra edilen diziler bunlar. Ne demiş Paşam; "'Türk çocuğu, atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.''

Teneffüs zili çaldığında, genç öğretmenin ağzından çıkan kelimeler izhiham yaptılar ağız boşluğunda. "Hadi çıkın" dedi ve tahtayı kapattı.