İnegöl'ün dört bir köşesi saklı kalmış doğal güzellikleriyle bizlere selam duruyor adeta. Her bir köşesine gittiğimizde bizi biz olmaktan çıkaran, bizi farklı dünyalara götüren enstantanelerle karşı karşıya kalabiliyoruz. İnegöl'ümüz tarihe yön vermiş birçok medeniyete ev sahipliği yaparken, şehir olarak bu medeniyetlerin bıraktığı izleri bugüne taşımasını bilmiş ve henüz gün yüzüne çıkmamış zenginlikleriyle de keşfedilmeyi bekleyen kadim bir şehirdir.

İNEGÖL'DE DENİZEL VE KARASAL ORTAMLARDA YAŞAMIŞ CANLILARA AİT FOSİLLER VAR

Bizler, şehrimizin sahip olduğu bu kültürel zenginliklerin ne kadarına vakıfız, ne kadarını biliyoruz? Soruyorum sizlere değerli İnegöllüler. Hiç şüphe yok ki bu soruya en güzel karşılıklardan biri, İnegöl havzasının sahip olduğu geçmiş jeolojik dönemlere ait canlı kalıntılarıdır. Yani fosil buluntular. Fosiller, geçmiş jeolojik zamanların izlerini bizlere yansıtan en nadide doğal mirasımıza ait oluşumlardır. Her yerde de bulunmazlar. İnegöl çevresinde bu fosil buluntuların varlığı, kentimizin doğal zenginliğinin en özel ve ilgi çekici zenginliklerinden biridir.

İnegöl'de fosil olur mu demeyin! Size şunu söylesem inanır mısınız? İnegöl'de denizel ve karasal ortamlarda yaşamış değişik türlerde canlılara ait fosiller var. Özellikle karasal ortamlarda yaşamış filler, karacalar, gergedanlar, ya da geçmişin güçlü yırtıcıları yanında başka memeli türler...

Denizel ortamlarda yaşamış türlere ait fosil buluntular bakımından da zengin bir potansiyele sahip olduğumuzu biliyor muydunuz? İnegöl'de deniz yok bu fosiller nereden çıktı der gibisiniz öyle değil mi? İşte İnegöl, tarihin her safhasına ait zengin bu buluntularıyla adeta kabuğundan fışkırmayı bekleyen bir şehir. Gelin birlikte İnegöl'ün tarihine, jeolojik geçmişine dokunalım derken bunu demek istiyorum değerli İnegöllüler.

İNEGÖL FOSİL YATAKLARI BAKIMINDAN OLDUKÇA ZENGİN BİR ŞEHİR

Şimdi gelin bu fosil meselesini biraz açalım. İnegöl, fosil yatakları bakımından oldukça zengin bir şehir. Yeniyörük civarında bulunan fosil yataklarında, günümüzden 177 - 200 milyon yıl önce yaşamış deniz fosillerine rastlanılmakta. Ayrıca Tahtaköprü, Çitli, Kestanealan ve Hacıkara yakınlarındaki fosil yataklarında, günümüzden yaklaşık 15 milyon yıl öncesinde, Güney Marmara Bölgesi'nde yaşamış karasal memeli hayvanlara ait kalıntılara rastlanılmıştır. Ayrıca Hilmiye ve Oylat yakınlarında yüzeye çıkmış bazı yaprak fosilleri de bulunmuştur. Bu saydığım yerlerdeki fosil örnekleri, günümüzde İnegöl Kent Müzemizde sergilenmektedir. Merak eden, adı geçen fosilleri yakından görmek isteyenler mutlaka Kent Müzesini ziyaret ederek bu eşsiz fosil örneklerini daha yakından görebilir.

Ülkemizde her zaman göz ardı edilen doğa tarihi, yeterli uzman olmadığı için hep arka planda bırakılmıştır. Esasında Anadolu toprakları bu konuda inanılmaz zengin yataklara sahiptir. Bu mana da İnegöl'ümüzde de yukarıda saydığım gibi birçok fosil yatağı mevcuttur. Şunu da söyleyeyim bu fosil yataklarını keşfedenler, tamamen bu işe gönlünü vermiş kişiler. Bu işe sevdalı, bu işe yüreğini koymuş insanlar sayesinde bu fosiller ortaya çıkmıştır.

Bunları söylerken İnegöl'de bir doğa tarihi müzesinin neden olması gerektiğini daha iyi anladığınızı düşünüyorum. Özellikle 2012-2013 yıllarında Kent Müzemize gelen Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim üyesi, Prof. Dr. Nurfeddin KAHRAMAN ve ekibi, İnegöl'ün bu zenginliğinin artık ortaya çıkarılması gerektiğini söylerken yanılmıyorlardı. Şunu da ifade etmek isterim ki Nurfeddin hocamın adını burada zikrederken, Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Güler Taner hocamızın adını da buradan belirtmek isterim. Güler hocamız, Kent Müzesindeki fosil örneklerinin tarihlendirilmesi noktasında akademik düzeyde katkı ve destek vermiştir. (DEVAMI HAFTAYA)