Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a (c.c) mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)’in, O’nun Ashabının, yolunda gidenlerin, dualarında ümmeti Muhammedi unutmayan tüm müslümanların üzerine olsun.
Saâdet-i Dareyn arayışında doğru adresi kaybeden zümrelerden birisi de “Dua’nın Gücü” ne inandıkları halde “Dua’nın Gücü” nü kuşanmayanlardır. Dua insanın kendini Yaratıcısına anlatmasıdır. İnsan kendini anlatırken bir yandan da Yaratıcısını anlatır. Bu yüzden duadan kazancımız dua etme halinin bizzat kendisidir. Kendimizi anlatarak Yaratıcımızı tanımlamak. Dua hiç bir zaman boşa gitmez. İnsanın varoluş gerekçesi de budur zaten. Dua insanın varoluş gerekçesidir. Derdini Allah’a anlatmayıp başkasına anlatana Allah nasıl derman versin?
Dua, Allah’ın kapısında secdesiz kalmayanların silahıdır. Allah’tan başkasına muhtaç olmadıklarını idrak edenlerin salahıdır. Dua ile salah bulanlara düşmanın silahları ne edebilir? Şair ne güzelsöylüyor:
“İbâdet tahtımdır, hidâyet tâcım, Başka hiçbir tâca, yok ihtiyacım, Her an, her mekânda Sana muhtâcım,
Kapında secdesiz, bırakma YA RABBİ”
Allah’ın kapısında secdesiz kalmak, kıyamet şiddetinde bir tehlikedir. Asrımızda Müslümanlar dualarını kaybettiler. Dualarını Firavunlara, Beddualarını ise Müslümanlara hasreden Bel’am’lara yenik düştüler. İslâm ümmeti olarak, tarihinin en karanlık ve dramatik dönemini yaşadığımız bir hakikat ve gerçektir. Güç, kuvvet, silah ve imkân bakımından, düşmanlarımızla kıyaslanamayacak derecede geride ve zayıfız. İslâm ümmeti arasındaki tefrika ve niza’ı da bu güçsüzlüğümüze ve perişanlığımıza katarsak, bin perişan halimiz daha bariz bir şekilde ortaya çıkar. Her tarafta Müslümanlar esaret altında, mahkûm ve kıyıma uğratılmaktadır. Bütün bu karanlıklardan ve esaretlerden kurtulmanın yegâne yolu, “Ya Rabbi” ilticası ve tazarrusuyla O’na yönelme ve istiğasede bulunma yüzünü gösterebilmemizdedir. Vakit, gecikmeden dua silahını kullanma vaktidir. Rasûlüllah (sav) buyuruyor: “Dua; mü’minin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.”(10)
Dinin direği, göklerin ve yerin nuru olan dua, Allahû Teâla tarafından gönderilmiş olan Peygamberlerin müşterekidir. Dâvâsız ve duasız peygamber yoktur.
Allah yolunda Allah için var gücünü, olanca çabasını harcayıp bitiren Mü’min insanın her bir duası bir ordudur. Mü’min insan için vaktinde yapılan bir dua, savaşan bir orduya bedeldir. Duasız gün geçirenler, düşman karsında esaretlerini garantileyenlerdir. Duasızlık, dinsizlik kadar tehlikelidir. Bir mü’min için duasızlıktan bahsedilemez. Mü’min insan; ya dua eden veya dua edilen kimsedir.
Dua, insanın içinde saklı olan imkân ve gücü ortaya çıkarır. Çünkü Dua, mü’min insanı imanın bahşettiği imkânlarla buluşturur. Kendi imanının kendisine bahşettiği imkânlardan habersiz yaşayan, peşinen mağlup olanlardan sayılır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “İnsanların en aciz olanı, dua etmekten aciz olan kimsedir. İnsanların en cimrisi selama cimrilik yapandır.”(11)
Dua, mü’min insanı acizlikten kurtaran acizlik itirafıdır. Dua, var gücünü, olanca çabasını harcayıp bitiren insanın Allah’a saldığı “imdat” sayhasıdır. Dua, var gücünü harcayan, tüm çabasını ortaya koyan ve tükendiği yerde “Bittim ya Rab” diyenin Allah’ın yardım kapısını tıklamasıdır. Duanın gücünü kuşanmak istiyorsanız, gücünüzün bittiği noktada olup olmadığınızı kontrol ediniz. Eğer hala gücünüz varsa, o bitinceye kadar koşmanızı, soluğunuzun tükendiği noktada hiç ummadığınız bir yerden önünüze kapı açılacağını düşünmüyorsanız, hevanızın çukuruna düşmüşsunuz demektir.
Dua, mü’min insanın aidiyet adresidir. Şunu bilelim ki; var gücünü harcayan, tüm çabasını ortaya koyan mü’min insanın Allah’ın kapısından başkasına yönelmesi aidiyetiyle bağdaşmaz.
Allah’a dua etmeyi terk edenler, terk olunurlar. Yani kıymet ve değerden düşerler. Dua, zekânın karanlık gecesine iman nurunun yaptığı bir hamle ve uzattığı bir ışıktır. Problemlerin, dertlerin karanlığında kalanları aydınlatacak olan ışık duadır. Dua, çaresiz için doğru adrestir. Duaların başında yer alan Allah’a hitap tarzları incelendiğinde her birinin Allah’ı tanımaya açılan bir kapı olduğu görülecektir. Duaya marifetullah kapısından girilir. Marifetullah kapısından girilerek yapılan dualara iltifat edilir.
__________________
(10) Feyzu’l Kadir Şerhu Camiu’s Sağir (Allame Münavi) C:3, Sh: 540, Beyrut/ty.
(11) Mu’cemü’l-Evsat (Taberânî) Hadis No: 5587