Eğitim sistemimizde öğrencilerin başarı düzeyleri, akademik başarı sonuçlarına göre değerlendirilmekte, SQ su ve EQ önemsenmeden gelecek planlamaları yapılmakta. Eğitimin felsefi yapısı ve eğitim programları bireylerin IQ'suna göre yapıldığından, öğrenciler toplumun değerlerini benimsemeyen bireyler olarak karşımıza çıkmakta. Malum okullar toplumun birer aynasıdır, sosyolojik bilimsel verilere göre toplumun küçük örneklemi olan okullar toplumun yapısına uygun eğitim veremediğinden, toplumun gerçeklerinden uzak öğrenciler eğitilmekte. Böyle olunca toplumun değerleriyle, okullarda eğitim alan öğrencilerin değerleri birbiriyle örtüşemediğinden toplumun değerlerini benimsemeyen bir güruh karşımıza çıkıyor.

Eğitimin en önemli amaçlarından birisi güçlü bireyler yetiştirmektir. Sahi güçlü birey nedir, kimdir? Kasları, fiziki yapısı, fiziki gücü olan mı demek? Bu saydığım nitelikler de gücü ifade etmekte ama marifet fiziksel güçte değil, marifet gerçek güçtedir.

Güçlü birey duygularını, davranışlarını, varlığını velhasıl bilinen ve bilinmeyen bütün gizil güçlerini kontrol edebilendir, gizil güçlerini insanlık için kullanabilendir. Bireyin fiziksel gücü de gizil güçler içinde yer almakta, bu amaçla birey fiziksel gücünü hoyratça kullanmaz, insanlık hizmeti için gücünü orantılı kullanabilirse o zaman yine güçlü birey olarak karşımıza çıkmış olur.

Güç; zenginliktir, varlıktır, duygulardır, davranışlardır, bireyin psikolojik yapısıdır, yetenekleridir. Bu niteliklerin hepsi bir insanda toplanmış olabilir ya da bazıları olabilir, bunların hepsinin bir insan da olması onun güçlü bir birey olduğunu göstermez. Güçlü birey üzerinde bulunan varlıklarını insanlık için kullanabilen, varlığının esiri olmayan, varlığının efendisi olandır.

Güç; başarıdır, yarışmadır, hayattır. Yaşamını sürdüren her birey hayatı boyunca birçok yarış içine girebilmekte, girdiği yarışmaları başarıyla tamamlayabilmektedir. Bu başarıları elde eden bireyin güçlü birey olduğunu söylemek doğruları ifade etmeyebilir. Güçlü birey başarısını etik kurallar içinde gerçekleştirebilmiş mi? Kazandığı yarışmaları yine etik kurallar içinde yapabilmiş mi? Elde ettiği başarılarını insanlık hayrına kullanabilmiş mi? Yukarıda ki soruların cevabı evet olursa, karşımıza güçlü birey çıkmış olur.

Çoklu zeka kuramının varlığı ortaya atılmadan önce zeka akademik başarıya endeksli olarak ifade ediliyordu. Çoklu zeka kuramına göre bireyin her türlü gizil gücü bir zeka türünü ifade etmekte. IQ akademik zekayı, EQ duygusal zekayı, SQ ruhsal zekayı.

Bazı bireylerin IQ su çok yüksek olmasına rağmen EQ sunu insanlık hizmetine sunamadığından, o bireyin güçlü bir birey olduğunu ifade etmek yanlış olacaktır. Birey davranışlarının, duygularının, ruhsal yapısının ve ekonomik varlığının esiri olmadan bütün gizil varlıklarını doğru yöneterek, varlığının esiri olmadan varlığının efendisi olmalı.

Eğitimin en önemli amacı, gücün, duyguların ve ruhsal yapının esiri olmayan, bunların efendisi olan bireyler yetiştirmek olmalıdır. Unutulmamalı ki güçlü birey duygularının esiri olmayan, duygularının efendisi olan bireydir.