Milli Eğitim Camiasında önemli gelişmeler yaşanıyor. GençGazete bu gelişmeleri geçtiğimiz ay; "Milli Eğitim'de büyük deprem" başlığı ile duyurmuştu.

Bir çok hizmet alanında önemli icraatlara imza atan, eğitim alanında da dikkat çeken yeniliklere imza atan Ak Parti hükümetinin, sağlıklı bir eğitim sistemi kurduğunu söylemek mümkün gözükmüyor.

Ak Parti hükümeti ile bir çok alanda yakalanan istikrar, eğitim sisteminde sağlanabilmiş değil.

Eğitimde sağlanan inanç ve başörtüsü özgürlüğü tartışmasız ülkemiz için çok kıymetli bir adımdı. Darbe dönemi uygulamalarının kaldırılması, Ücretsiz ders kitabı ve Fatih projesi gibi yenilikleri de göz ardı etmiyoruz.

Ancak tüm bu yenilikler, sağlıksız ve istikrarsız eğitim sisteminin gölgesinde kalıyor.

Özellikle, yap-boz haline gelen sürekli değişiklikler, hem kadro hem yönetmelik anlamında süregelen istikrarsız yapı, bunca okullaşmaya rağmen kalitesiz öğrencinin çokluğu, gençlerin önemli bir kısmının, mili ve manevi değerlerden uzak yetişmesi, eğitim sistemimiz adına iyi sinyaller vermiyor.

Okullarımızın ciddi sorunları var. Alkol, uyuşturucu, sigara, fuhuş, anarşi, orta okullara kadar bulaşmış gözüküyor. Bunlar acil konular. Ancak eğitim camiası hala başka dertlerle boğuşuyor.

Günlük ve yıllık değil, asırlık bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.

Özel derslere ve dershanelere ihtiyaç duymayan, sınavlara mahkum olmayan, bütün ideolojilerin üstünde, milli ve manevi değerlerimizi ölçü alan bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.

İsimler değişse de, değer ve misyonu ile gelişime devam eden bir eğitim yapısına ihtiyacımız var.

Eğitimde her şeyden önce istikrara ihtiyacımız var.

Eğitim sitemi ile ilgili tartışmalar devam ediyor.

Diğer taraftan eğitim camiası içten içe kaynıyor.

Son gelişmeyi hatırlayalım;

12 İl Milli Eğitim Müdürü merkeze alındı. Bursa'da İl Milli Eğitim Müdürü Atilla Gülsar ile ilçe milli eğitim müdürlerinin görevi sonlandırıldı.

İnegöl'de de Mehmet Baştürk, yeni bir atama olana kadar vekaleten görevini sürdürecek.

Bir başka gelişme okul idarecileri ile ilgili.

Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki yöneticilerin görev ve atamalarına ilişkin yeni düzenlemeler de tepkilere yol açtı.

Tepkilerin sonucunda, İnegöl'de de, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-Sen üyeleri, ortak iş bırakma eylemi gerçekleştirmişti.

İhtiyaç fazlası öğretmen adayının Eğitim Fakültelerine alınmasına tepki var.

KPSS kapısında yığılan ataması yapılmayan binlerce öğretmen adayının tepkisi var.

Son yapılan düzenleme ile görevleri sona erecek olan okul idarecilerinin tepkisi var.

Eğitim camiası bir kıyım yaşanmasından korkuyor.

Çünkü son düzenlemeye göre; Okul müdürlerinin, müdür baş yardımcılarının ve müdür yardımcılarının 4 yılını doldurduğu takdirde görevleri sona erdirilecek.

Bu kişilerin yerine getirileceklerde veya görevde devamına karar verilenlerle ilgili, sınav şartı aranmayacak, karar merci Valiler, İl Milli Eğitim Müdürleri olacak.

Bu durumda 73 bin okul yöneticisinin olduğu hesap ediliyor.

Ben şahsen kurumsal ortamlarda rotasyon ve revizyondan yanayım. Okul idarecilerinin on yıllarca aynı kurumlarda görev yapmalarına karşıyım. İdarecilerde de değişiklik ve yeniliği doğru buluyorum.

Okul müdürlerinin puan esasına göre değil valilik tarafından atanması mantık olarak doğru.

Ancak;

Bu tip uygulamalar bizim gibi ülkelerde bir sorunu da beraberinde getiriyor.Partizanlık,hatır gönül ilişkileri,torpil gibi.

Eğitimde kaybedilen zamanın telafisi yok.O yüzden karar vericiler çok dikkatli olmalı.Yapılan yanlış tercihlerin vebali ağır olur.

Bu uygulamada yetkililer; adil olmayı, kul hakkı yememeyi, ehliyeti ve liyakati ön plana almalılar.

Görevlendirilecek idarecinin, sadece sendikasına ve ideolojisine değil, tecrübesine, kalitesine, hizmetine ve başarısına bakılmalı.

Umarım yaz tatilinin girmesi ile uygulamaya geçecek olan değişikliklerde bu temel esaslar dikkate alınır. Aksi halde eğitim sistemimiz büyük yara alacaktır.

.