Gençlik dönemi hayatın en fazla sorumluluğun olduğu dönemdir.Ergenlik çağı ile beraber ibadetler de farz olur.Güç ve kuvvetin,sağlığın ve güzelliğin zirvede olduğu dönemdir.Buna karşılık nefis ve şeytanın en kuvvetli olduğu, şehvet ve tutkuların en şiddetli olduğu dönem yine bu ergenlik dönemidir.

Ergenlik dönemi bu kadar fırtınalı ve bir o kadar da sorumluluğun yüklendiği bir dönem olması hasebiyle İslam dini bu dönem ile ilgili çözüm ve öneriler sunmuştur.Buna karşılık İslamın getirdiği çözümlere aykırı bir çok fikir ve kültür de devreye girmiştir.

Günümüz gençlerine İslam dini getirdiği çözüm yollarıyla sahip çıkmaya çalışırken yabancı fikir ve ideolojiler gençleri bunalıma sürüklemiş ve sorunlu hale getirmiştir.

İslamın getirdiği çözümler ile yabancı fikirlerin şöyle bir karşılaştırmasını yaptığımızda durum daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

İslam ilahi kaynaklı bir dindir.Yani bu dini gönderen Allah'tır ve insanı da yine O yaratmıştır.Dolayısıyla insanı en iyi bilen şüphesiz ki Allah'tır.Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:""Yaratan yarattığını bilmez mi?..."(Mülk,14).Başka bir ayette ise şöyle buyruluyor:"Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?"(Vakıa,59).

Bu ve buna benzer ayetler gösteriyor ki insanı en iyi onu yaratan bilir.Öyleyse İslam gence/ergene nasıl bakıyor? İslam gence/ergene ibadeti farz kılıyor.Bunun anlamı nedir?İslam gence/ergene değer veriyor onu adam yerine koyuyor.Ona sorumluluk veriyor,yani onu SORUMLU bir varlık olarak görüyor.

Yabancı kültür gence/ergene nasıl bakıyor?Onlara göre ergen problemlidir.Yani SORUNLU bir varlıktır,hatta delidir ne yapsa yeridir.Yabancı kültüre göre genç/ergen babasına karşı gelebilir,annesini azarlayabilir,öğretmenine dikleşebilir ve etrafını kırıp dökebilir. Çünkü bütün bunlar bu dönemin normal sonuçlarıdır.

Yabancı kültür ve onun ışığında yazılan yerli kaynaklar da hep ergeni bize böyle tanıttılar.Ergenlik çağına gelen gençlere de bunları öğrettikleri için gençler de kendilerini ister istemez sorunlu kabul etmek zorunda bıraktılar.Çünkü atasözümüzde de denildiği gibi "bir kişiye kırk defa deli dersen o kişi kendini deli kabul eder".

Yabancı kültür hep İslama aykırı fikirler üretmiş kendine göre getirdiği çözümler hep sorunlu ve problemli insanlar yetiştirmiştir.Yabancı kültürün çözüm diye getirdiği öneriler hep zararlı sonuçlar doğurmuştur.Bunlara birkaç örnek vermek mümkündür:

1:ÖRNEK:İslam dini insanın sağlığına önem vermiş dolayısıyla sağlığa zarar veren bütün unsurları haram kılmıştır.Hesap gününde de "sağlığını nerede harcadın "sorusunun da insana sorulacağını hatırlatmıştır.

Buna karşılık yabancı kültür de insanın sağlığına önem verdiğini iddia etmiş , ancak sigara,alkol ve uyuşturucuya engel olmak yerine onların kullanımını teşvik etmiştir.Çünkü onlarda kar-zarar mantığı vardır.Bu maddelerin ticareti onlara kar getirmektedir.Oysa bizim dinimize/İslama göre ise Helal-Haram mantığı ilk sırada gelir.Bir iş karlı olsa bile haram ise Müslüman o işi yapamaz.

2.ÖRNEK:İslam dinine göre hesap gönünde sorulacak sorulardan biriside "vaktini/zamanını nerede ve nasıl harcadın?" sorusudur.Oysa yabancı kültür insanı boş işlerle meşgul etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır.Cep telefonu,bilgisayar oyunları,kumar oyunları, v.b. oyalayıcı unsurlarla gençlerimizi kitap okumaktan uzaklaştırmış ve ilmin yolunu kapatmışlardır.

3.ÖRNEK:İslam dini mal ve para israfını yasaklamış bu konuda da hesaba çekileceğimizi bildirmiştir.Ancak yabancı kültür gençlerimizi eğlence adı altında haram eğlencelere yönlendirmiş,üreten gençler yerine tüketen ve israfı seven genç modeli oluşturmuşlardır.

4.ÖRNEK:İslam dini hayatın bir gayesi ve anlamı olduğunu açıklamış:"Ben cinleri ve insanları,ancak bana kulluk etsinler diye yarattım"(Zariyat,56),buna karşılık yabancı kültür hayata "vur patlasın çal oynasın" mantığıyla bakmıştır.Hayat için ciddi bir tanım getirememiştir.

Bütün bu örneklerle/yabancı kültürle yetişen gençler elbette ki problemli ve sorunlu gençler olacaktır.Hayata katkı sağlama yerine tüketimi ,şehvet ve şöhreti ilk plana alan nesiller yetişmiştir.

Bize düşen görev İslam'ın getirdiği reçeteyle/çözüm yollarıyla gençlerimizi yetiştirmek olmalıdır. O zaman göreceksiniz soruNlu değil soruMluluğunu bilen gençler yetişecektir.

Abdulvasih DURAN