Kendimi bildim bileli tarihe ilgim var. Eski yapıları severim. Yeni yapılan bir binadan çok eski bir bina, daha çok ilgimi çeker.

Binalar da İnsanlar gibi yaşlanıyor, çöküyor ve ölüyor. Yaşlılara gösterdiğim saygıyı onlara da gösteririm.

Çocukluğumdan beri Lazlar Camii önünden geçerken karşısındaki tarihi binaya hep dikkat etmişimdir. Bu binanın kullanıldığı yılları hatırlıyorum. Sonra kaderine terk edildi.

Yıkılmaya dökülmeye başladı. Şehrin en işlek caddesi olan Atatürk Bulvarı'na hiç yakışmıyordu bu manzara. Tinercilerin ve sarhoşların mekanı oldu uzun süre.

Yıkılmaya yüz tutan her tarihi İnegöl evine üzüldüğüm gibi bu binanın da içler acısı durumuna üzülürdüm.

Her geçen gün gözlerimizin önünde ölüyordu. Yanından geçtikçe sordum kendi kendime; "Bu bina kimin? Kim el atacak bu binaya?" diye...

TÜTÜN İŞLENEN YER DE ARTIK KÜLTÜR İŞLENİYOR

Binanın terk edilmişliği, 30-35 yıl sürdü böyle... İnegöl Belediyesi'nin burayı sahiplerinden kiralayarak duruma el attığını duyduğumda çok mutlu olmuştum.

Kent Müzesi ve Kapalı Çarşı binasında olduğu gibi Başkan Aktaş'ın bu tür tarihi İnegöl binalarını yaşatmasını çok takdir ediyorum.

Burasının Eski Tekel Binası olduğunu, burada yıllarca tütün işlendiğini bilmezdim. Resterasyon çalışmaları başlayınca Başkan Aktaş'ın kamuoyuna yaptığı basın açıklamasından öğrenmiştim.

Burasının Gençlik ve Kültür Merkezi olarak planlanması da çok isabetli oldu. Çalışmalar devam ederken Bulvar'dan geçtikçe bakıyordum hep. Tarih ve kültür gözlerimizin önünde adeta canlanmıştı.

Resterasyon çalışmaları tamamlanınca merak edip gitmiştim hemen. Çocukluğumdan beri yanından geçtiğim binaya yıllar sonra ilk defa girmek nasib olmuştu.

2011 yılından bahsediyorum. Kapıda o zamanın Kültür Merkezi sorumlusu Oğuz İlhan karşılamıştı beni. Şimdi merkezin başında yine tanıdık bir isim var; Ensar Macit...

BU KAPIDAN İÇERİ GİRİN

Kapıdan itibaren bina cezbediyor insanı. Çok güzel düzenlenmiş. Renkler, mobilyalar, yere serilen halılar, avizeler, sehpalar, işlenen pencereler, tablolar el atılan herşey, binanın tarihine ve kültürel işlevine çok yakışmış.

Kapının açık olduğunu gören, merak edip giriyordu içeri. Her gelen vatandaşın binaya hayran kaldığını gözlemledim.

Kapının girişinde eski bir tütün işleme aleti, binanın geçmişini hatırlatıyor. İnegöl Kent Müzesi ziyaretimden buraya ait eski fotoğrafları hatırlıyorum.

Kültür Merkezi'nin girişinde açılan Dörtler Kebap İnegöl'de gidilecek nezih ve otantik bir mekan oldu.

Yine İnegöl Belediyesi Türk Müziği Korosu Kültür Merkezi'nde çok güzel bir ortam bulmuş.

İdari bölümler, Sergi salonları, misafir salonu, sunum salonu itina ile düzenlenmiş. Bu merkez artık birçok sanat ve kültür faaliyetine ev sahipliği yapıyor.

Bir İnegöllü olarak çok mutlu olmuştum. İnegöl'ün tarihi ve kültürü anlamında bu tür görüntüleri artmalı diye düşünürüm hep.


KURTARABİLDİĞİMİZİ KURTARALIM

Bahçesi de çok güzel oldu. Tabi arka tarafta yeni yapılan özel bir binanın görüntüyü bozduğunu da söylemeliyim. Cazibe Merkezi önünde yelken Halı Saha tesisleri, burada da bu bina...

Keşke yetkililer sahipleri ile anlaşabilseydi diye düşünmüştüm o zaman... Nihayet Yelken Halı Saha tesislerinde anlaşma sağlanabildi.

Işıklandırılan bina, geceleyin de farklı bir görsellik katıyor kentimize. Velhasıl ölmeye yüz tutan binanın gündüzü de gecesi de ihya olmuş bulunuyor artık.

Darısı diğer Tarihi İnegöl evlerinin başına diyelim. Gerçi birçok tarihi İnegöl evi, ayağa kaldırılarak Mahalle Konağı olarak düzenlendi Belediye tarafından...

Tarihi evlerimizi yaşatma projelerinin artarak devam edeceğini biliyorum. Bu beni mutlu ediyor. Zira, kaderine terk edilmiş, Sahiplerinin yıkılmasını beklediği, yerlerine beton binaların yapılmasının planlandığı, el atılacak, o kadar çok tarihi değeri olan evlerimiz var ki... Ne kadarını kurtarabiliyorsak kardır...