Önümüzdeki 2 ay boyunca muhtemelen referandumu konuşacağız. Keşke sadece konuşmakla kalsak; işi hakarete vardırmasak...

Sosyal medyada evetçiler hayırcılara, hayırcılar evetçilere sallayıp duracak -ki başladılar bile-

Kim ülkesini daha çok seviyor, kim daha hain, yazıp yazıp duracağız. Belki de en iyi dostluklarımızı bir evet/hayıra kurban edeceğiz.

Aristo bundan 2500 yıl önce uyarmış aslında bizi:

"Sevdiklerinizle siyaset yapmayınız. Zira siyaset dostlukları zedeler. Siyasetçiler yollarına devam ederken; Siz dostlarınızı yitirdiğinizle kalırsınız."

Bu evet/hayır kampanyasında da kaç dostluk yitirilecek merak ediyorum.

Keşke Erkan Yolaç'ın yıllar önce TRT'de sunduğu programdaki gibi dostlarımız arasında evet/hayırı yasak kelime olarak belirleyip; konuşmasak.

Gidip aklımıza en fazla yatan kısma oyumuzu versek ve sonra yaşamaya devam etsek.

Ben 2 hafta öncesine kadar oy atmama düşüncesindeydim. Bugün oyumu atsam evet oyunu atarım. Ama etrafımda, sosyal medyada hayır oyu verecek çok sayıda dostum da var.

Evet oyu verenlerin olduğu gibi onların paylaşımlarını da okuyor ve beğeniyorum. Hiçbirine ne terörist ne hain gözüyle bakıyorum. Bakmayı da ayıp sayıyorum.

Bakın şunu aklınızın bir köşesine koyun.

Nisan ayının ilk yarısında yapılacak referandumda eğer evet çıkarsa Türkiye bölünmeyecek. Türkiye, Suriye'ye dönmeyecek. ABD'nin bir eyaleti de olmayacak.

Aynı şekilde hayır oyu çıkarsa da Türkiye parçalanmayacak. Irak'a yada Suriye'ye dönüşmeyecek.

Zaten hem evetçiler, hem hayırcılar sonuç ne çıkarsa çıksın Suriye'ye dönüştürecekler bizi (Allah muhafaza)

Hayatımızı Nisan ayının 2.yarısında da aynı şekilde devam edecek.

Referandumdan çıkacak sonuç belki bir süre tartışmaları beraberinde getirecek fakat sonrasında her şey normale dönecek.

Onun için dostlarınızı kırmayın. Hayat devam ederken; dostlarınızdan olmayın.