Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.'ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'e, temiz Ehl-i Beytine, O'nun Ashabına ve Allah'a şirk koşmaktan kaçınan tüm mücahid / mücahidelerin üzerine olsun.

Seyyid Kutup Tefsirinde bu ayeti şu şekilde açıklıyor "Allah'a kulluk ediniz. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayınız. Ana-babaya, akrabalara, yetimlere, yoksullara, yakın komşulara, uzak komşulara, yakın arkadaşlara, yarı yolda kalanlara, elinizin altındakilere iyilik ediniz."

İslam sisteminde tüm yasal düzenlemeler ve tüm direktifler tek kaynağa. dayanır ve tek ağırlık noktası üzerinde yoğunlaşır. Söz konusu tek kaynak yüce Allah'a inanmak ve söz konusu ağırlık merkezi de bu inancın karakteristik göstergesi olan kayıtsız-şartsız Tevhid ilkesidir.

Böyle olduğu içindir ki, bu yasal düzenlemeler ile direktifler birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar, aralarında uyum gözlenir, herhangi birini öbüründen ayırmak zordur, herhangi birini dayandığı ana kaynağa başvurmaksızın incelemek eksik bir çabadır. Bir bölümünü uygulayıp diğerlerine sırt çevirmek ne insana müslüman sıfatını kazandırma konusunda ve ne de İslam sisteminin hayata yönelik meyvelerini elde etme konusunda yeterli olur.

Evren ile, hayat ile ve insanlar ile ilişkileri düzenleyen bütün temel kavramlar, bütün temel düşünceler yüce. Allah'a inanma ilkesinden kaynaklanır. Sosyal, ekonomik, siyasi, ahlaki ve evrensel bütün sistemler bu temel kavramlara dayanır.

Bu temel kavramlar insanların birbirleri ile olan bütün ilişkilerini etkilerler. Yeryüzündeki bütün insani faaliyetlere yön ve biçim verirler; hem fertlerin vicdanlarına ve hem de toplumsal pratiğe damgalarını basarlar.

Böylece insanlar arasındaki ilişkilere ibadet niteliği kazandırırlar. Çünkü bu ilişkiler yüce Allah'ın sistemine ve denetimine uymayı içerir. İbadetleri, insanlar arası ilişkilerin dayanağı yaparlar. Çünkü bu ibadetler insanın vicdanını ve davranışlarını arındırır. Yine bu temel kavramlar hayatı son çözümde, sırf Allah tan kaynaklanan, sırf O'ndan alınmış talimatlara dayanan, dünyada ve Ahretteki tek merci yüce Allah olan kenetlenmiş bir bütüne dönüştürürler.

İslam inancının, İslam sisteminin, yüce Allah'ın yozlaştırılmamış dininin bu temel özelliği taşıdığını burada şundan anlıyoruz: Daha önce söylediğimiz gibi ana-babaya, akrabalara ve toplumun diğer bazı kesimlerine yardım edilmesini emreden ayet, yüce Allah'a kulluk edilmesi, O'nun bir bilinmesi direktifi ile söze giriyor. Bunun yanısıra ana-babanın yakınlığı ile söz konusu toplum kesimlerin yakınlığı birleştiriliyor.

Bu yakınlıkların her ikisi de yüce Allah'a kulluk etme, O'nu bir bilme ilkesine bağlanıyor. Üstelik bu Allah'a kulluk ve Allah'ı bir bilme ilkesi -daha önce değindiğimiz gibi- geçen dersin sonlarında anlatılan aile hukuku ile bu derste işlenen geniş çaplı insanlar arası ilişkiler prensibini birbirine kaynaştıran bir arakesit görevi yapıyor. Amaç o hukuku ve bu prensibi bütün bağları birleştiren o ortak bağa bağlamak ve bu bağlar ile ilgili yasaları koyan ve direktifleri veren kaynağı tekleştirmektir. Okuyoruz.

"Allah'a kulluk ediniz, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayız."

Önce yüce Allah'a kulluk etme emri, ikinci olarak da kendisi ile birlikte bir başkasına kulluk etme yasağı ile karşılaşıyoruz. Bu yasak insanoğlunun öteden beri bildiği bütün ilahları, bütün putları içeren geniş kapsamlı ve aynı zamanda kesin ifadeli bir yasaktır. Tekrarlıyoruz:

"O'na hiçbir şeyi ortak koşmayınız."

Nasıl bir "şey" olursa olsun. Cansız madde, hayvan, insan, hükümdar veya şeytan fark etmez. "Şey" deyince akla gelen her şey, bu geniş kapsamlı kavramın kapsamına giren her varlık olabilir bu ilah, ya da put.