Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.'ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'e, temiz Ehl-i Beytine, O'nun Ashabına ve Allah'a şirk koşmaktan kaçınan tüm mücahid / mücahidelerin üzerine olsun.

Ama eğer anamız babamız bizden Allah'ın istemediklerini is­temeye kalkışmışlar ya da bizi Allah'a isyana, Allah'a şirk koşmaya zorlamışlarsa o zaman Allah huzurunda olma şuuru içinde onları din­lemeyecek, onlara itaat etmeyeceğiz. Ama bizi şirke düşürmeyecek, bizim Müslümanlığımızı etkilemeyecek, bizi Allah'la çatışır hale getir­meyecek dünya işlerine gelince dünya işlerinde de onlarla iyi geçine­ceğiz. Dediklerini gücümüz nisbetinde yapmaya çalışacağız. Çünkü bakın Lokman suresi der ki:

"Eğer anan bana seni körü körüne bana şirk koşmaya zorlar­larsa onlara itaat etme. Ama dünya işlerinde de maruf veç hile onlarla geçin." (Lokman: 15)

Evet dünya işlerinde onlarla iyi geçineceğim ama itaat derken benden şirk isterlerse o zaman ben yan çizeceğim, yok kabul edece­ğim, dinlemeyeceğim, duymayıvereceğim, anlamayıvereceğim, unu­tuvereceğim. Ama ısrar ederlerse engel koyacağım. Çünkü ben o anda Allah huzurundayım, önce Rabbimin hatırını düşüneceğim. On­ları putlaştırarak, Allah'a ters düşen arzularını yerine getirerek Rabbimi küstürmeyeceğim.

Yani anam, babam illa da bizim dediğimiz olacak diyerek enaniyetlerini putlaştırma noktasına vardırmışlarsa o zaman onları dinlemek şöyle dursun, onların bu zulümlerine engel olmaya da çalışacağız. Çünkü onların bu hareketleri kendilerini Rab makamında görmelerinden ötürü bir zulümdür.

Öyle olunca da artık burada konu anneye babaya itaat konusu değil, annenin babanın kötülüğüne engel olma konusudur. Evet ana balarımıza karşı iyi davranmamızı istiyor Rabbimiz. Onlarla birlikte onların hukukuna riayet ederek Allah'ın istediği şekilde bir hayat ya­şamamızı istiyor.

Allah korusun da şu anda içinde yaşadığımız toplum tıpkı kafir dünyada olduğu gibi sadece karı kocanın birlikte yaşadıkları bir aile tipine dönüştü. İslami aile tipi dağılıp ana baba ile ilgi hemen hemen kesildi. Kadın ve erkek tıpkı yahudi ve hıristiyan dünyada olduğu gibi ana babayla irtibatlarını kesip, hatta çocuklarıyla bile ilgilerini koparıp materyalistçe bir hayat yaşamaya, hayatlarını kimseyle paylaşma­ma-ya başladı.

Hatta kimileri, kimi karı kocalar materyalist bir felse­feyle birbirlerine bile tahammül edemeyerek, birbirleriyle bile irtibatla­rını keserek yine batıda olduğu gibi, müşrik aile düzeninde olduğu gibi ayrı ayrı bir hayatı yaşıyorlar.

Gelin ey Müslümanlar, Rabbimizin bize en uygun olarak gön­derdiği yasalarına kulak verelim. Rabbimizin istediği bir hayatı yaşa­maya çalışalım. Anne babayla, dede nineyle, çoluk çocukla, karı ko­cayla mutlu bir hayat yaşayalım.

Akrabalarımızla ilgimizi kesmeyelim. Kafirce, materyalistçe bir anlayışla akrabalarımızı çok kötü bir du­rumda bırakmayalım. Asla kafirler gibi ben merkezli bir hayat yaşa­mayacağız. Benim ekonomik gücüm var, benim siyasal gücüm var, benim hocalığım, hacılığım var, benim çevrem, kredim var, benim kimseye eyvallahım yoktur, ben kendi dünyamı yaşarım, diyerek kendi kendimize bir hayat yaşamadan yana olmayacağız.

Bizim ya­şadığımız hayatta babamız olacak, anamız olacak, dedemiz olacak, ninemiz olacak, çocuklarımız olacak, hatta fakir fukara garibanlar ola­cak. Bir ekmeğimiz varsa, yarım ekmeğimiz varsa onlarla birlikte ye­mek zorundayız.