FACEBOOK PARALI MI OLUYOR?

Geçtiğimiz günlerde facebook sayesinde ilkokul öğretmenime ulaştım. 25 yıl geçmiş görmeyeli. Çok yaşlanmış. Facebook dediğimiz teknolojinin bu tür faydaları var. Ancak bilinçli kullanmadığımızda zararı daha çok. İnsanın zamanını ve işini çok fena çalıyor. Ayrıca facebook ta her şeyi paylaşmak ta riskli. Tüm bilgi ve görüntüleriniz yabancıların ve kötü niyetli
insanların eline geçebilir. Bu tür risklere dikkat etmek gerekiyor.

Özellikle Amerika ve takip edilme fobiniz varsa
kesinlikle facebook kullanmayın. Çünkü Amerika merkezli facebook aracılığı ile
tüm bilgilerinize ulaşılabiliyor. Amerika sizi takip ediyor. Kullanmamak en
güvenlisi. Facebook hesabınız yoksa ya da kapatma iradesini göstermişseniz ,
gereksiz bir dertten de kurtulmuş oluyorsunuz.

Bugünlerde Facebook paralı olacak diye bir söylenti
var. Bu söylenti facebook hesabını kapatmak isteyenler için de bir bahane
oluyor. Haberin aslı şöyle:Reklamlardan
kazandığı para Facebooka yetmemiş olacak ki şimdi de kullanıcıların parasına
göz dikti.

900 milyona yakın üyesiyle dünyanın bir
numaralı sosyal ağ portalı olan Facebook, reklam gelirlerinden tatmin olmamış
olacak ki bu kez de yeni bir servisini bu kez ücretli olarak kullanıcılarına
sunacak.



Facebookda ileti paylaşan kullanıcıları hedef alan bu özellik sayesinde
kullanıcılar, bedelini ödediği herhangi bir iletiyi tüm arkadaşlarının
görebilmesini sağlayacak. Normal şartlarda paylaşılan bir ileti kullanıcının
tüm arkadaşlarına ulaşmıyor. Parasını ödediğinizde tüm paylaşımlarınız
listenizdeki herkesin duvarında gözükebilecek. Reklam pazarı için iyi bir
fırsat?

TELEFONLARIMIZ DA MASUM DEĞİL
BİZİM GİBİ

Telefonlar eskiden daha masumdu. Ceplere girmeden
önce evimizin bir köşesinde gerçekten faydalı olmayı bekliyorlardı.Günümüzde
ise muazzam bir kirlilik var. Ve bu kirliliğin başını cep telefonları çekiyor.
Her caddede artık 5-10 baz istasyonu. Her elde ve cepte radyasyon kaynağı
cihazlar. İnsan sormadan edemiyor. Acaba cep telefonu yokken insanlar
birbirilerini nasıl buluyorlardı? Nasıl birbirimizi bulup konuşabiliyorduk?
Telefon yokluğunda iletişimde bir sorun olduğunu da hatırlamıyorum.

Şimdi her şey cep telefonuna sığar oldu.
Muhabbetlerimiz de, aşklarımız da, işlerimiz de, dostlarımız da? Sayın yetkili
operatörlerimizden izinsiz nefes alamaz olduk. Kime ulaşamadığımızı, kimin bizi
arayıp bulamadığını, her şeyi biliyorlar. İphone marka telefon kullandığımı
bile oturdukları yerden bilip iki de bir mesaj atıyorlar. İyice bağlandık
kendilerine. Bağımlı olduk.

Cep telefonu bağımlılarına kötü bir haberimiz var:
Telefonlara gelen Sizi arayan numaralar? diye başlayan mesajları almak için Turkcell aboneleri, 20 Mayıs tarihinden itibaren ilave ücret ödeyecek. Telefonunuz kapalı ise ya da
çekmediği için ulaşamamışlarsa, size ulaşıldığı an arayanları bildiren mesaj
artık ücretli olacak.

Turkcell, tüm abonelerine Sizi arayan numaralar: 053xxxxxx (14.05.10.35)
(1) Bu SMSi 20 Mayıs sonrası ayda 49 KRŞ?a almak için EVET yaz 7080e
gönder
içerikli bir SMS yolladı.

Avea ve Vodafoneda durum nasıl? Avea, halihazırda abonelerinden ARAYANIBİL ve
ŞİMDİ ARA servisleri için ayda 0,79 kuruşluk bir ödeme talep
ediyor. Yani Aveada bu ödeme sistemi zaten kullanılıyordu. Vodafoneda ise
ARAYANI BİL servisinden şu an için ücret alınmıyor.

TELEVİZYONLAR, ÇOCUKLARI ESİR ALDI

Çocukları artık anne babadan çok televizyon ve
Internet terbiye eder oldu. Oyuncakların yerini internet, terbiyenin yerini
diziler aldı.

Fırat Üniversitesinde yapılan bir araştırmada,
ilköğretim çağındaki çocukların yüzde 50sinden fazlasının günde en az 5 saat
televizyon izlediği ortaya çıkmış.

Çocuklarımızı maalesef televizyona teslim ettik.
Özellikle İlköğretim Öğrencilerinde Televizyon İzleme bağımlılığı oluşmuş durumda.
Televizyon izlemeden günü tamamlayan çocuk yok gibi.

Araştırmaya göre, okul çocuklarının yüzde 21i 1 saat, yüzde 29u 2 saat, yüzde 14ü 3 saat televizyon izlerken, yüzde 58i belirli programları düzenli olarak takip ediyor.

İlköğretim öğrencilerinin yüzde 21i sabah 07.00 ile 10.00 saatlerini tercih ederken, yine yüzde 21i 17.00 ile 20.00 arasındaki programları takip ediyor. Araştırmanın sonuçlarının en dikkat çeken noktası ise öğrencilerin yüzde 27sinin 20.00 ile 22.00 saatleri arasındaki yayınları
seyrettiğinin ortaya çıkarması.

Bu saat dilimi dizi film, magazin, reality şovlar,
eğlence ve yarışma gibi çocukların algılama düzeyinin üzerinde yayınların yer
aldığı bir kuşak olarak biliniyor. Verilere göre birçok öğrenci, televizyonda
ailesinden birinin yönlendirmesi olmadan kendi tercihini kendisi yapıyor.

Aile içi iletişim ve kitap okuma gibi aktiviteler olmayınca
çocuk kendini televizyon karşısında buluyor.

KENDİ KENDİMİZİ HASTA EDİYORUZ

Doktorlar, kronik hastalıkların temelinde öfke,
üzüntü gibi olumsuz duyguların yattığını söylüyor. Örneğin öfke duygusu en
çok karaciğer rahatsızlığına neden oluyor. Duygu ve düşüncelerimiz sağlığımızı derinden etkiliyor.

Bu şuna benziyor: Bir gitarın ?la? sesine vurduğumuz zaman yanında duran piyanonun da ?la? teli çalmaya başlar. Hiç dokunmadığımız halde oluşan bu duruma rezonans diyoruz.

Bu şekilde de birbirimizi etkiliyoruz. İnsanlar arasında bir rezonans var. Duygularımız ve sağlığımız arasında bir rezonans var. Sağlığımız için sadece bedenimizi dikkate almamız yetmiyor. Ruh ve zihin sağlığı da çok önemli.

1- Bel ağrısına hangi alan neden oluyor? Özellikle
stres, takıntı, dert etme ve kabullenememe duyguları böbreküstü bezlerinde de
ciddi problemler doğuruyor.

2- Çok öfkeli biri hangi hastalıklara yakalanır?
Öfke duygusu karaciğer, safrakesesi, mide, dalağı etkiliyor.

3- Üzüntü hangi hastalığı getiriyor? Üzüntüler
özellikle akciğerleri, solunum sistemini, boğaz bölgesini, ifade sistemimizi ve
kalbimizi de olumsuz etkiliyor.

Çözüm: içimize atmayalım. İçimizden geçenleri
paylaşabileceğimiz dostlarımız olmalı. Hem kendimize ve hem başkalarına karşı
açık ve dürüst olmalıyız. Doğru ve doğal yaşamalıyız. Kendimizi, hayatı ve
insanları sevelim. Yaşamı imtihan bilelim. İnançlı olalım.

ÖLDÜKTEN SONRA DA SEVABI DEVAM EDENLER

Bu hafta vakıf haftası. Bu bilgi sizin için çok
önemli olmayabilir. Ancak şunu bilin ki vakıflar insanlık tarihinde çok önemli
bir yere sahiptir. Sözlük anlamı ile; Toplum yararına çalışmayı ilke edinen kuruluşlara, bir hizmetim gelecekte de devam etmesi için bırakılan para ve mülke, vakıf denir. Vakıf ile
sahip olunan mal ve hizmet halkın kullanımına tahsis edilir. Bu bir hayır
hizmetidir ve sevabı kıyamete kadar devam edecek işlerdendir.

Örneğin Ayasofya Camii, Fatih Sultan Mehmed?in bir
vakfıdır. Fatih İstanbul?u fethedince diğer dinlerin ibadet yerlerine
dokunmamış ancak fethin sembolü olarak bir kilise olan Ayasofya?yı cami olarak
düzenlemiştir. Kıyamete kadar da Ayasofya?nın cami olarak kalması için bir
vakıf kurmuş,bütçe ayırmış ve vasiyette bulunmuştur. Hatta vasiyetini
değiştirecekleri lanetlemiştir.

Vakıf, insanlık tarihi kadar eskidir. İlk vakfı, ilk insan olan Hz.Adem kurmuştur.
Kabeyi inşa etmiş ve insanlığa vakfetmiştir. Bu anlamda Kabe?nin birer şubesi
sayılan tüm camiler de vakıf sayılır.Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine?de tapusu kendisine ait olan arazileri vakıf olarak bırakmıştır.

Büyük sahabi Zeyd b. Sabit, vakıflar hakkında şöyle
buyurur:
?Gerek hayatta olan ve gerekse vefat etmiş olan için
vakıftan daha hayırlı bir şey görmedik. Ölü ise devamlı sevaba ulaşır, hayatta
ise de mal hapsedilir, satılmaz, bağışlanmaz, miras kalmaz. Bu suretle
tüketilmesine güç yetmez olur.?

Vakıflar; Fakirleri himaye etmek, yolcuların
ihtiyaçlarını karşılamak, yetimleri büyütmek, talebelere burs, kalacak yer vs.
temin etmek, işsizlere iş bulmak, çırak yetiştirmek, müflis ve borçlulara
yardımcı olmak, bekârları evlendirmek, hayvanları himaye etmek, dini ve tarihi
eserleri korumak vb. amaçlarla kurulur.

Ecdadımız göç eden leylekleri korumak, kuşlara yuva
yapmak için bile vakıf kurmuştur.

ÇOCUK SAĞLIĞINDA YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ

Geçmişten günümüze
çocuk yetiştirmede yanlış bilinen o kadar çok şey var ki? Çoğu kulaktan duyma
bilgiler? Özellikle de çocuk sağlığı ile ilgili çok şeyi yanlış biliyoruz. Bir
kısmını paylaşıyorum:

1. YANLIŞ: Bebek fazla
kucağa alınmaz, alınırsa kucağa alışır:Bilakis çocuğu kucağa almak her yönden
çok faydalı.
Yenidoğan bebeğinizi emzirmek, altını değiştirmek,
sevmek, okşamak, konuşmak için kucağınıza almalısınız. Özellikle ilk üç ay
bebeğinizi sık sık kucağınıza alın.

2.YANLIŞ: Şişman çocuk
sağlıklıdır:
Şişmanlık sağlık değil, sağlıksızlık göstergesidir. Dengeli beslenen
çocuk zayıf da olsa sağlıklıdır.

3.YANLIŞ:Dondurma hasta
eder:
Dondurma yemeklerden sonra verilmelidir. Dondurma yavaş yavaş ve
yalayarak yenilir ve beraberinde su içilir ise boğaz ağrısı veya tahrişine yol
açmaz.

4.YANLIŞ: Çocuğu
üşütmemek için kalın giydirmek gerekir:
Çocukları üşüteceği endişesi ile kalın
giydirmek, sarıp sarmalamak terlemelerine ve hastalanmalarına yol açar.

5.YANLIŞ: Banyo yaparsa
üşütür:
Çocuklar banyo yapmaktan hasta olmaz. Hasta çocuk bile banyo yaptığında
tıkalı burnu açılır; vücudundan ter ve toksinler atılır.

6.YANLIŞ:İştah açıcı şurup işe
yarar:
Hekim önerisi ve kontrolü olmadıkça çocuklarınıza ilaç ve şurup vermeyin.

7.YANLIŞ: Soğuk algınlığı mı,
üşütme mi?:
Soğuk algınlığı (Nezle) ile üşütmeyi karıştırmamak
lazım. Nezle ve gribin; açık havada, rüzgarda kalıp üşütmek ile ilgisi yoktur.
Nezle mikrobu, Hasta ile temas ve havaya karışan mikropların teması ile kişiye
ulaşır.

8.YANLIŞ: Midesini üşüttü diye
kusuyor:
Mide ve barsak hastalıkları virüs ya da bakterilerle
oluşur. Soğukta kalma sonucu oluşmaz.

HERŞEYE RAĞMEN AİLENİZ BİR CENNET

Bu hafta aile haftası? Dönüp bir ailemize bakalım? Bir aileye sahip
olmanın kıymetini iyi bilelim. Yuva yıkmak kolay,kurmak zor?

Yaratan ilk insanı cennete eşi ile koydu ve dünyaya
da eşi ile indirdi. Aile dünyaya cennetten inen bir müessesedir ve yine kıyamet
sonrası cennet hayatında, aile kurumu devam edecektir. Bu anlamı ile aile
çatısı kutsaldır.

Tarihte ailenin olmadığı bir toplum var olmamıştır. Bu sebeple aile
toplumun temeli ve çekirdeğidir. Aile yapısı bozulan toplumlar ve devletler,
kısa bir süre sonra yıkılıp gitmiştir.

Aile olmak, Allah?ın başlıca emirlerindendir. Kuran-ı Kerimde İçinizden
kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda sevgi ve rahmet var
etmesi Allahın varlığının belgelerindendir. Bunda düşünen insanlar için
dersler vardır.?
buyurulur. (Rum
suresi, 21)

Peygamberimiz her şeyden önce bir aile babasıdır. Aile hayatı
Peygamberimizin en önemli sünneti ve mirasıdır. Bir hadisinde Nikah
benim sünnetimdir. Evleniniz, ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla
öğünürüm.?
buyurmuştur.
(İbn Mâce, Nikah, 1)

?Aile, kralların bile giremediği bir kaledir.? Der bir düşünür. Bir
başka düşünür de: ?Her ailede meleklerde bulunur, şeytanlar da? Ancak her şeye
rağmen aile insanın cennetidir.?

EKMEĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM

Son günlerde en çok gündeme getirdiğim konulardan biri
ekmek konusu. En çok ekmeği israf eder olduk. Ne emeğin ne de ekmeğin kıymetini
bilmez olduk. Kadir kıymet bilmeyince de kaybeder olduk.

Çöpe attığımız ekmekle birlikte bereketi de çöpe
atmış olduk. Bereketi ve hikmeti
yitirdik böylece..

Türkiye Fırıncılar Federasyonu açıkladı: Türkiyede
her gün 7 milyon ekmek israf ediliyor. Bu 7 milyon ekmeğin maalesef 2 milyonu
fırınlarda israf edilen ekmek.

Sattığımızdan fazlasını üretiyoruz. Yediğimizden
fazlasını alıyoruz. Ekmeğin çoğu midemize değil çöpe gidiyor. Evler de böyle,
lokantalar da böyle?

Çöpe giden ekmek ürkütücü boyutlarda. Dünyanın bir
yarısı açlıktan kırılırken, diğer yarısı sayısız ekmeği çöpe atıyor...

Kentlerimizde Fırın enflasyonunu evlerimizde de
ekmek enflasyonu var. İsrafın asıl sebebi bu? Diğer bir acı gerçek: Sağlıksız
ekmekler üretiliyor. Tükettiğimiz çoğu ekmek sigaradan daha zararlı, farkında
değiliz.