Ülkemizde en fazla eleştirilenler sanırım siyasetçiler ve futbol sektöründe olanlardır. Bu iki grupta eleştirilerden hiç ama hiç hoşlanmazlar. Siyasetçiler, ülke yararına çok hizmet ettiklerinden, kafalarını kaşıyacakları zaman olmadığından ve doğal olarak eleştirileri de hak etmediklerinden söz ederler. Futbol adamları ise kendilerini eleştirenlerin hayatlarında futbol topuna iki kere vurup vurmadığını, futboldan ne kadar anladıklarını öne sürerek kendilerini savunurlar.

Bu iki kesim için de gazeteciler çok fazla sevilmez ve güvenilmezlerdir. Çünkü ne kadar kendilerini alkışlarlarsa alkışlasınlar, gün gelir kendilerini eleştirecek bir malzeme de bulabilirler. Siyasetçiler ve futbol adamları eleştirilerden hoşlanmaz da onları eleştiren gazeteciler eleştirilmekten hoşlanır mı acaba? Bence en az cevap aranılan soru da budur.

Ben gazetecilerin eleştirilmekten hoşlanmadıkları gibi özeleştiri yapmayı da beceremediklerini, yapma ihtiyacı hissetmediklerini düşünürüm. Bu meslekte yeni olmama rağmen gazetecilerin, özellikle de köşe yazarlarının her konuda fikir sahibi, her şeyden anlayan, bu ilçeyi, ili, ülkeyi hatta dünyayı yönetecek kapasitesi olduğuna inanan, doğal olarak kendisi olmasa toplumu ayakta tutacak kimse yokmuş gibi düşünen kişiler görme yolunda ilerlediklerini görüyorum. Bu işi hakkıyla yapanları bir kenara koyarak bu düşüncemi ifade ediyorum tabii.

Elinizdeki kalemle istediğiniz insanı istediğiniz şekle sokacak, ona en yüksek telden eleştiriler gönderecek ama cevap hakkı kullandığında ya da sizi eleştirmeye başladığında köpüreceksiniz. Sonra da ?Bizim başkan, kaymakam, vali, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı ya da bizim yönetim, teknik heyet, futbolcu eleştirilerden hoşlanmıyor. Sadece alkış istiyor? diyeceksiniz. Peki siz neden eleştirilmekten hoşlanmıyorsunuz diye soruyor musunuz kendinize?

Ben bunu İnegöl?de birçok kez yaşadım ve siyasilere, bürokratlara, iş adamlarına, futbol adamlarına eleştirilerde sınır tanımayanların kendilerine gelebilecek en ufak eleştiride hemen saldırmaya başladıklarını, hakaretlerin ardı arkasının kesilmediğini gördüm. Onun için siyasetçiler, bürokratlar, teknik adam ve futbolcular ne kadar alkıştan, şakşakçılıktan hoşlanıyorsa köşe yazarları, gazeteciler, televizyoncular da o kadar hoşlanıyor. Haksız mıyım?