Seçimlerde hangi partiye oy verirken selfie çektiğiniz, ya da yaz aylarını seccadede mi yoksa şezlongta mı daha fazla geçirdiğiniz hiç fark etmez. Siyaset, inanç veya herhangi bir konuda, en doğru görüşe sahip olduğunu düşünen 9837984 (çocuklar hariç) insandan birisi de siz olabilir misiniz?

Farklı düşüncelere sahip milyarlarca insanın,ne yazık ki kendini yetiştiremediğini, yeterli donanıma sahip olmadığını, cahil cühela veya kandırılmış olduğunu sandığınız oldu mu hiç?

İnandığınız görüşe tüm hücrelerinizle bağlı olabilir, hatta bin dolara -bakın dolar diyorum- iddiaya girmeye bile hazır olabilirsiniz. Yine de sizin gibi düşünmeyenlerin elinde de, tartışmaya dahi kapalı olduğunuz o meselelerde tabularınızı yıkacak, hatta şaşırıp "hadi canım yok artık" diyeceğiniz bilgiler olamaz mı?

Koca koca profesörler, yaşlı başlı amcalar ya da en zeki yetişkinler neden bir görüşte uzlaşamıyorlar? Kitap kokusuna bulanmak, feleğin çemberinden geçmek ya da cin gibi olmak bile neden aynı fikre varmaya yetmiyor bir türlü?

Hikaye şöyle başlıyor aslında. Her aile, çocuğunun elinden sıkıca tutup kendi bahçesini gezdirmiş, güzelliklerinin eşsizliğinden bahsetmiş. Yetmemiş bir de karşı bahçenin ise dikenlerle dolu olduğunu eklemiş. Çocuk da hayatı boyunca ailesinin elini bırakıp karşı bahçeye gitmemiş, gidememiş. Sadece bazı çocuklar zamanı geldiğinde cesaret edip ailesinin elini bırakıp özgürce keşfe çıkabilmiş. Diğerleri ise hep aynı bahçede, aynı önyargılarla ömrünü yitirmiş.

Sorun, yeteri kadar bilgiye sahip olduğunu sanmakla başlıyor her şeyden önce. Hatta bunun farkında bile olmamak... Birkaç şey okuyup doğruyu bulduğunu sanmak...

Bir de bir şeyi savunurken duygusal davranmıyoruz diyebilir miyiz? Gıcık olduğumuz kişilerin ve grupların da görüşlerine adaletle bakıp değerlendirebiliyor muyuz? Bir konuya olumlu bakınca gayriihtiyari diğerlerini hemen reddetmiyor muyuz?

Güvendiğimiz kişilerin de insani olarak hata yapabileceklerini, düşüncelerinin değişebileceğini kabul ( belki de. Kurtarıcı gördüğümüz ağabeylere teslim olup kafa tembelliği yapıyoruz biraz. "Onlar daha iyi biliyor, benden daha iyi anlarlar" diye düşünüyoruz.

Herkes kendi yolundan sorumlu değil mi peki? Başkasının arabasına binmek yerine direksiyona biz geçsek belki de daha farklı manzaralar göremez miyiz o yollarda?

Bilime göre insanlar, bir bilgiyi ya da siyasi bir haberi yalan olsa bile bulundukları grubun düşünceleriyle uyumluysa doğru, gerçek olsa bile kendi inançlarıyla çelişiyorsa yalan haber olarak değerlendirebiliyorlarmış çoğu zaman. Çünkü, kişiler aidiyet hissettikleri grupla "kendilik hislerini" arttırıyor ve kimlikleri haline getirdikleri için de görüşlerinden kolayca vazgeçemiyorlarmış.

Bu yüzden cemaatler ya da siyasi partiler, hitap ettikleri kitlelerde bir aidiyet hissi oluşturmak için onların inandığı değerler üzerinden reddedemeyecekleri bir kimlik sunuyorlar. Yani sen çubuk krakeri seviyorsan onlar da diyorlar ki "bizim dedemiz de çubuk kraker severdi". (YARIN DEVAM EDECEK)

Tuğba ÇAM