Hakiki olarak seven o kimsedir ki,sevdiğinden ne kadar kusur görürse görsün yine dostluğu azalmaz,bilakis artar. Sevdiğinden başına binlerce sitem taşı gelse de, o taşlar sadece aşk binasını sağlamlaştırır.

1-Gerçek sevgi o dur ki sevinç zamanlarında artmaz,sıkıntı ve üzüntü zamanlarında da azalmaz.

2-Sevdiğimiz nedir? Sevdiğimiz kimdir? Neden seviyoruz onu? Onu mu seviyoruz, sahip olduklarından dolayı mı ona sevgi duyuyoruz? Gerçek sevgi sahipleri sevdiklerini, sadece O olduğu için severler.Ben seni sen olduğun için seviyorum derler.Sevdiklerinin özünü severler.

3-Geçici sevgi sahipleri suret ve görüntülere takılırlar.Bunlarla ilgili hoşnutsuzluk yaşadıklarında da soğuyup giderler.Sevgi ve dostlukları lafta kalır.Hatta kin ve nefrete dönüşür.

4-Sizlere sonsuz ve gerçek sevgiler diliyorum..

PEYGAMBERİMİZ NE YAPARDI?

Hz.Enes anlatıyor (r.a):

?Peygamber Efendimizi(s.a.v)bir adam karşılayıp da onunla musafaha ettiği(tokalaştığı) zaman ,adam elini çekinceye dek O,mübarek elini çekmezdi. Adam yüzünü O?ndan çevirinceye kadar O,mübarek yüzünü adamdan çevirmezdi.Kimsenin sözünü kesmez,bitinceye kadar beklerdi.

Oturduğu zaman başkalarının yanında ayak üstüne ayak atmaz ve başkalarının yanında ayaklarını uzatmazdı. İnsanların kendisi için yağa kalkmasını ve özel bir yer göstermelerini hoş karşılamazdı. Ashabı ile beraber güler ve onlarla birlikte ağlardı. İnsanlar arasında şakalaşmayı, hediyeleşmeyi ve tebessüm etmeyi severdi.

Çocuklara selam verir, çocukların oyunları ile ilgilenirdi. Çocuklarını kucağına alır, onları öpüp koklardı.

Dünya ve dünyalık bir şey O?nu öfkelendirmezdi.

VAKİTSİZ KONUŞMAK

Bir gölde iki kazla bir kurbağa yaşarmış. Pek iyi geçinip giderlermiş. Bir gün göl suyu çekilmeye ve göl kurumaya başlamış.İki kaz başka bir göle gitmeye karar vermiş.Fakat dostları kurbağayı oraya nasıl götüreceklerini bilmiyorlarmış.

Sormuşlar, araştırmışlar, bilenlere danışmışlar ve çözümü bulmuşlar:

Kazlar ayaklarına bir sopa alacak, kurbağa o sopayı ağzıyla tutacak ve hiç ağzını açmadan kazlarla uçacakmış. Kararlaştırdıkları gibi yapmışlar. Hep beraber uçup giderken, kurbağanın bu halini gören diğer kurbağalar alay edip, aşağıdan uçan kurbağayı kızdırmışlar.

Kurbağa söylenenlere karşılık vermek için ağzını açmış, vırakkk dediği an, yere düşmeye başlamış.

Vakitsiz konuşmanın cezası olarak kendini yerde bulmuş.

HİSSE: Kişi konuşmaktan çok susmayı bilmeli değil mi? Hele hele nerde , ne zaman, nasıl konuştuğunu bilmek ne kadar önemli. Bir de kiminle konuştuğumuza çok dikkat etmeliyiz. Sen ne konuşursan konuş, ahmak ne anlar haktan-hukuktan?

İNSANIN KIYMETİ

Bir adamın kocaman bir ormanı, yüzlerce koyunu ve bir tane de çocuğu olsa, bu zat âğaçlarının ve hayvanlarının tamamını istediği anda kesebileceği ve hiçbir ceza görmeyeceği halde, çocuğunun bir parmağını dahi kesemez.

İşte insan bu kadar kıymetli bir varlıktır. Bir insanın haksız yere öldürülmesi bütün insanların öldürülmesi gibidir. Bir insan haklı olarak ?ah? ederse bütün bir kainat onunla birlikte ?amin? der.

Her şeyi affeden Yaratıcımızın Kul hakkını affetmemesi bu açıdan çok dikkat çekicidir. Kul kakına girmeyin canlar. Kul hakkı yemeyin. Canlara dokunmayın canlar.Ah almayın olur mu?