Gençliğin birçok tanımı yapılmıştır. Sanırım en bilimsel olanı ergenlik(bülüğ) yaşından orta yaşa kadar geçen süreye denir. Ama bizim üzerinde durduğumuz bu rakamsal yaş değil bilakis olması gereken gençlik nasıl olması hususudur.
Günümüzün gençliğini tanımlayanlar hasseten şu özellikleri ön plana alırlar: "Değerlerin varlığını dert etmeyen, her şeyden çabuk bıkan ve teknolojik avuntularla günübirlik yaşayan bir nesil". Bu tanımı yapan düşünürler gençliğin nasıl olması gerektiğini de şu ifadelerle dile getirmişlerdir: "Geçmişini inkar etmeyen ama geçmişte de kalmayan, inançlı karakter ve şahsiyet sahibi, özgüveni sağlam, estetik anlayışı gelişmiş, hak ölçülerde kendi kültür ve medeniyetinin inşası için gayret sarf eden ve çağına yön veren bir nesil."
İslam dini insan ömrünün gençlik bölümüne çok büyük önem vermiştir. Çünkü gençlik dönemi insanın güç ve kuvvet bakımından zirvede olduğu bir dönemdir. Buna karşılık şeytan ve nefsin de en şiddetli olduğu bir çağdır. O nedenle alimlerimiz gençlik dönemini insanın en aciz ve savunmasız bir dönemi olarak tavsif etmişlerdir. Çünkü bebeklik ve çocukluk döneminde insan anne ve babaya bağlıdır. Anne ve baba çocuğa kol kanat germekte ve onu her türlü tehlerden korumaktadırlar. Ancak kişi gençlik dönemine girince birçok özelliğini anne babasıyla paylaşmaz, yalnızlık duygusuna kapılır dolayısıyla maddi ve manevi yönden bir çok açmazlarla karşı karşıya kalır.
Bütün bu nedenlerden dolayı İslam geçlik dönemini önemsemiş ve bu dönem için çok önemli çözümler getirmiştir. Resulullah'ın (sav) arkadaşlarına (sahabe) baktığımızda bir çoğunun çok genç olduklarını görmekteyiz. Örneğin; Hz.Ali (ra) Müslüman olduğunda 10 yaşındaydı.Abdullah b.Ömer 13,Zeyd b.Harise 15,Abdullah b.Mes'ud ve Zübeyir b.Avvam 16 yaşında idiler.Yine Sa'd b.Ebi Vakkas ve Abdurrahman b.Avf 17 ,Musab b. Umeyr 18, Cafer b.Ebi Talip ise 20 yaşındaydı.Hz.Ömer,Ebu Ubeyde ve Hz.Osman ise 25 ile 30 yaşları arasındaydılar.Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Yüce Rabbimizin hesap gününde soracağı sorulardan birisi de "Gençliğini nerede tükettin?" sualı olacaktır. İnançlı genç bilir ki bebeklikten onu güçlü hale getiren ve yine ihtiyarlık gibi güçsüz bir yaşa indirecek olan Allah'dır. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyuruyor:" Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir. ﴾Rum-54)
Resulullah (sav) "Hesap gününde arşın gölgesi altında gölgelenecek yedi grup insandan birisi de genç yaşta ibadete başlayanlar olacaktır." buyuruyor.
Öyleyse ey genç Ahiretini unutup dünyada ebedi kalacakmışsın gibi o değerli vaktini boş eğlencelerle tüketme. Bil ki hesap gününde sorulacak sorulardan birisi de "Vaktini nerede harcadın?" sorusu olacaktır.
Resulullah (sav) tüketen değil üreten idi. Daha 10 yaşındayken çobanlıkla başlamış daha sonra ticarete devam etmiştir. O halde ey genç kardeşim ne zamana kadar elinde cep telefonunla uğraşarak, kulaklıkla müzik dinleyerek diğer zamanlarda da bilgisayar oynayarak zaman harcayacaksın? Üç ayda bir telefon değiştirerek şurada burada ne zamana kadar para harcayacaksın ve ne zaman üretici olacaksın? Unutma ki hesap günün de sorulacak sorulardan birisi de "Malını nerede harcadın?" sorusu olacaktır.
Ey genç kardeşim Allah'ın kesin yasakladığı içki, kumar ve uyuşturucu gibi sağlığa ve imana zarar veren unsurları daha ne zamana kadar kullanacaksın? Unutma ki hesap gününde sorulacak sorulardan birisi de "Sağlığını nerede tükettin?" olacaktır.
Ey genç kardeşim Bil ki bu gençlik dönemi geçicidir. Düşün ki baban da deden de senin gibi bir zamanlar genç idiler. Hani deden, hani dedenin babası, hani onun dedesi.Hepsi de bu fani dünyadan göçüp gittiler. Unutma ki hesap günün de sorulacak sorulardan birisi de "Ömrünü nerede geçirdin?" sorusu olacaktır.
Ey genç Biran önce Hz.İbrahim(as) gibi aklını kullan. Hani Güneş'e ,Ay'a ve yıldızlara bakarken "Bunlar benim ilahım olamaz. Çünkü kaybolan şeyleri sevmem." demişti. Öyleyse sen de Hz.İbrahim(as) gibi aklını kullan. Fani dünyaya bel bağlama. Allah'tan kaçma. Allah'a koş. Çünkü Allah'dan kaçarsan yine Allah'a yakalanacaksın. Ama suçlu olarak muamele göreceksin. Fakat Allah'a koşarsan Allah seni cennetiyle karşılayacaktır.
Unutmayın Eğer gençlerimiz Bedr'in zaferiyle mutlu oluyorsa, Uhud'un acısını ruhunun derinliklerinde taşıyabiliyorsa, Hendek'in diken üstündeki heyecanını taşıyorsa, işte o zaman Rabbim Ona Mekke'nin fethi zaferini yaşatacaktır.
.