Sosyal medya üzerinden paylaşımlar konusunda sanırım had hudut tanımıyoruz. Lakin iyi de oluyor bazıları. Güzel insanlar, güzel şeyler paylaşıyor ve biz de öğrenmiş oluyorsunuz. Bu videolardan bazılarında "sosyal deneyler" yapılıyor. Mikrofonu uzatıyor ve çok basit bir soru ve komik komik cevaplar. Cevaplar komik gibi gelse de bir seviye tespitini de gözler önüne seriyor.

Geçenlerde bir mikrofon sahibi biri, vatandaşlara "Türkiye'de ilk önce hangi ilimiz orucunu açar?" diye soruyordu. Kimi "ilkin Adana açar, en sonda Düzce açar" diyor ve sonra nedenini plaka numaralarına bağlıyordu. Bir diğeri "Konya açar çünkü Maneviyatı çok yüksek" falan diyor, bir diğeri "Ankara açar, çünkü devlet büyükleri orada" bir diğeri ise "İstanbul çünkü büyük şehirdir" diyordu.

Neyse mevzumuz bu değil. Hadis-i Şerifleri savunan bir zatın video konuşması çok hoşuma gitti. Zira daha önceleri duymadığım ve son yıllarda kulağıma çok takılan "Bu hadis Kur'an ile çelişmiyorsa alırız" bağlamındaki değerlendirmelere karşı zihnimde bir boşluk oluşuyordu. Bilen bilmeyen herkes bir hadisi bu cümleyle değerlendirmek isteyince hadislere karşı bir şüphe uyanmasa da hadis havada kalıyordu. Kim oturup bu çalışmayı yapacaktı? Bir hadisi tüm Kur'an'a kim arz edecekti ve kimin bunca vakti olacaktı.

Ben de bu tür olaylar karşısında kendimce bir çıkarsamada bulunmuştum o vakitler. Sahih hadis kitaplarından okuyoruz ya. Ben ne bileyim o kadar ayrıntıyı. Müslümanların güvendiği hadis alimlerinin bunca çalışmasına güveniyoruz ve o hadislerle hayatımızı anlamlandırıyoruz. Efendimiz (sav) böyle demiş, böyle yapmış veya bunu uygun görmüş, bu yeterliydi benim için.

Belli zayıf ve mevzu hadislerin üzerinden gönüllerde oluşturulan itibarsızlaştırma çabasına çok güzel cevap vermiş videoda konuşan zat. Bir itiraz sadedinde ifade etmiş, Allah razı olsun. Madde madde yürüdü konunun üzerine.

Başparmağını kaldırarak saymaya başladı.

"Bir, hadis meselesi basit bir mesele değildir. İki, hadis Kur'an'a arz edilerek hadis midir değil midir anlaşılamaz, ümmet böyle bir şeyi reddetmiştir, zayıf hadis ise veya çok zayıf hadisse ya da mevzu hadisler içindir, bu da üç..."

"Kur'anla uyuşan hadisler veya uyuşmayan hadisler bizim meselemiz değildir. Kadiyanilerin meselesi Kur'ancıların meselesi vb... meselesidir. Müslümanlar kendilerine gelen bir hadis, kendilerine sahih bir şekilde, sıhhat şartlarının içeren bir şekilde, adil, sika, zabt olan imam ve alimlerden Rasullullah'a dayanıncaya kadar ulaştıktan sonra sahih olan bir hadisi inkar eden Suyuti'nin fetvasıdır, İbn-i salah'ın fetvasıdır, İbn-i Hazm'ın fetvasıdır, İbn-i Kesir'in fetvasıdır, Ahmed ibni Hanbel'in fetvasıdır, kafirdir Müslüman değildir. Hadis ilmini bilerek bir hadisi inkar ediyorsa büyük bir vebaldir.

"Kur'an ve akla az ederiz ve bu ölçüyle anlarız" diyenlere bir cevabı oldu. Kur'an korundu ama akıl korundu mu?" diye itiraz ediyordu.

"Hatta bir yalancı, halife Harun Reşid'e gelmiş "ben dört bin hadis uydurdum" demiş. Halife de bizim Eyyüb-i Sahtiyani ve Abdullah ibn-i Mübarek gibi alimlerimiz olduktan sonra önemli değildir" dediğini aktardı.

Yine büyük hadis alimlerinin titiz çalışmalarını takdir etmekten kendini alamayan bu zata karşı hayranlık duydum. İlim beni sarıp sarmalıyor dedim kendi kendime. İçimdeki o boşluğu dolduran tespitimin bu zatın konuşması ile isabetli olduğuna kanaat getirdim. "Sahih hadis Kur'ana arz edilmez" sözü özetleyici oldu. Allah razı olsun.

Hadisler Kur'anın anlaşılmasında çok önemli rehberdir. Sosyal hayatımızı çapını çerçevesini onlar çizer. Onları okuyalım, dinleyelim ve güzel Müslüman olalım.