Haya kelime olarak "utanma, çekinme, ar, edep, namus, iffet, Allah korkusuyla günahtan kaçınma" gibi anlamlara geliyor. Dinimizdeki anlamı ise, "Nefsin çirkin davranışlardan rahatsız olup, onları terk etmek, kötü bir işin yapılmasından veya bir işin terk edilmesinden dolayı kişinin yüzünü kızartan sıkıntı haldir" gibi farklı şekillerde tanımlanmaktadır.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, ne güzel dile getirmiş:
"Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki her yerde,
Ne çirkin yüzler örtermiş, meğer o incecik perde."

Medineli müslümanlardan (ensardan) iki kardeş utanma duygusu hakkında konuşuyorlardı. Biri, fazla utangaç bulduğu diğerine, utanmanın insanı, haklarını elde etmekten alıkoyduğunu söylüyor, bu huyundan vazgeçmesini tavsiye ediyordu. O sırada yanlarından geçen Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) bu konuşmayı duydu ve kardeşine öğüt veren kişiye:

"Onu kendi haline bırak; zira haya imandandır" buyurdu.

Bazı önemli konuları mecazi ifadelerle anlatmayı faydalı gören Efendimiz, burada da aynı metodu uygulamıştır. Onun "Haya imandandır" sözüyle anlatmak istediği şudur: İman insanı kötü davranışlardan nasıl alıkoyarsa, utanma duygusu da tıpkı iman gibi insanın kötülük yapmasına fırsat vermez, onu kötülüklerden vazgeçirir. İnsana insanlığını hatırlatır. Onun aklına eseni yapamayacağını hissettirir. İşte böylece haya imanı besleyip olgunlaştırır.

Kur'an,da "hayasızlık" anlamında bazen "çirkin işler", "aşırılık","Fahşa" ve "Bağiy" gibi kelimeler de kullanılır.Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

-"Çirkin bir iş (hayasızlık) işledikleri vakit, "Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk, Allah da bize bunu emretti" derler. De ki: "Şüphesiz, Allah çirkin işleri emretmez. Siz bilmediğiniz şeyleri Allah'ın üzerine mi atıyorsunuz?"(A'raf,28).

-"(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor."(Ankebut,45).

-"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.(Nahl,90).

Haya ve Edeb konusunda Resulullah'ta (sav) şöyle buyuruyor:

"Çocuklarınıza edep ve terbiye verin, onların edep ve ter­biyesini güzelleştirin."

"Haya imandan bir şubedir (bölümdür).Hayası olmayanın imanı da yoktur".

"Utanmadığın sürece istediği yap".

Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh' şöyle dedi: Resulullah (sav) örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha utangaçtı. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık. (Buhari, Edep, 72)

Büyüklerimiz haya ve terbiyeye büyük önem vermişlerdir.İslam büyüklerinin haya ile ilgili bir çok veciz sözleri vardır.Bazılarını hatırlatalım:

-"Edebim el vermez,Edebsizlik edene,

Susmak en güzel cevap ,edebi elden gidene" (Yunus Emre).

-"Gezdim Halep ile Şamı,

Eyledim ilmi talep,

Meğer ilim bir hiç imiş,

İlla edep illa edep (Yunus Emre)

-Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et. Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar. (MevIana)

Allah'ım!

İman ile özümüzü,

Haya ile yüzümüzü,

Edeb ile sözümüzü,

Kur'an ile ömrümüzü

Mübarek eyle.