Dün yazdığım ?Gerçek İnegöllü kim?? başlıklı yazımdan sonra birçok geri dönüş aldım?

Genellikle olumlu nispette olan geri dönüşler haricinde eleştirel yaklaşanlarda oldu?

İnegöl?de yaşayan belli bir güruhun -isteyerek veya istemeyerek- İnegöl?e göçüp gelmiş, İnegöl?ü memleket bellemiş vatandaşları ötekileştirmelerine üstün körü değindiğim yazım beklediğim etkiyi verdi?

Evet, belli bir güruha göre İnegöl?ün yönetiminde sadece İnegöllüler (ki dün bunların kim olduğunu sormuştum) bulunmalı?

İnegöl?e göçüp gelmiş vatandaşlar ise (tabiri mazur görsünler) sadece dolgu malzemesi olarak görülmektedir?

Her seçim döneminde meclis üyelerinin listeleri oluşturulurken, oy potansiyeline sahip bütün hemşeri dernekleri dolaşılarak bir iki isim göstermelik yazılır ve o kesimin gazı alınır?

İş yönetime geldiğinde yine o malum İnegöllüler işin başında yer alır veya almalıdır?

81 ilden vatandaş yaşıyor diye övündüğümüz İnegöl?ün yönetimine sadece İnegöllülerin layık görülmesi ise nerden bakarsanız bakın kibrin en üst noktasıdır?

Bu nedenlerle özellikle zihinlerde bir dönüşüm şart

Bu şehir ve bu şehirdeki makam ve mevkiler kimsenin babasının tapulu malı değil

Bu şehir herkesin ve bu nedenle bu şehrin yönetiminde her kesimin söz hakkı var?

İnegöl?ün yakın tarihindeki en kara lekelerin başında gelen ?İnegöl olayları? bize ders olması gerekirken, ilçedeki etkin bir siyasi partinin başına kökeni İnegöl olmayan birisinin gelmesini hazmedemeyenler şapkasını önüne koymalı ve düşünmelidir?

KÖFTE HEYKELİ VE YANSIMALARI

İnegöl Belediyesi?nce birkaç yıl önce yapılarak İnegöl?ün Bursa tarafından girişine yerleştirilen köfte heykeli Bursa-Ankara hattını kullanana herkesin dikkatini çekmektedir?

Öyle ki köfte heykeli Avrupa Birliği?nin web sayfasında da haber olmuştur?

Yine buna benzer bir durum ile geçtiğimiz günlerde bir sosyal paylaşım sitesinde karşılaştım?

Türkiye?nin ünlü karikatüristlerinden Erdil Yaşaroğlu İnegöl?den geçerken çektiği köfte heykelinin fotoğrafını kişisel sayfasında paylaşmış?

Fotoğraf hakkında binlerce insan yorumda bulunmuş?

Kimi yorumda İnegöl köftesinden övgüyle bahsedilirken, kimi yorumda ise Akçaabat, Tekirdağ köfteleri övülmüş?

Reklamın iyisi kötüsü olmaz derler ya, bizim ki de o misal?

Öyle ya da böyle binlerce kişi İnegöl köftesini konuştu mu? Evet?

O zaman heykel amacına ulaşmıştır?

CUMHURİYET NEYDİ?

Aslında bugünkü yazımı yukarda ki konuyla sonlandıracaktım?

Ancak akşamüzeri haber sitelerinde aşağıda değineceğim bahse konu olayı okuyunca yazma gereği hissettim?

Nedir konumuz?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, batı ülkelerinin yöneticilerine bir mektup göndermiş?

Loğoğlu mektubunda, demokrasiye bağlı herkesin Türkiyedeki rahatsızlık veren gelişmeler üzerinde düşünmesi ve demokrasiye sahip çıkması gerektiğini savunmuş...

Konuyla ilgili olarak CHPden de yazılı bir açıklama yapılmış?

Açıklamada Loğoğlu?nun başta AB ülkelerinin yöneticileri olmak üzere Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi başkanlarına, bu iki parlamentonun Türkiye raportörlerine, AB Komisyonuna, Sosyalist Enternasyonal ve Avrupa Sosyalist Partisine bir metin gönderdiği kaydedilmiş?

Faruk Loğoğlu metinde, AK Partinin Türkiyede demokrasinin ölüm fermanını imzalamaya hazırlandığını, ülkedeki demokratik yönetim ve politika anlayışına meydan okuyuşunun, bugün artık sürekli, açık ve topyekûn bir hal aldığını ileri sürmüş?

AK Partinin, evrensel değerlere yönelik saldırılarının hız kazandığı ve eleştirilere tamamen kapalı bir hal aldığı iddiasında bulunan Loğoğlu, hukukun üstünlüğünün, uzun bir zamandır Türkiyenin gerçeği olmaktan çıktığını, yargının, bağımsız olmadığını iddia etmiş...

CHP Genel Başkan Yardımcısı Loğoğlu, haklarında mahkûmiyet kararı olmaksızın devam eden davalarının sonucunu bekleyen tutuklu milletvekillerinin de görevlerini ifa edebilmek üzere serbest bırakılmadığını belirterek, basın ve medya özgürlüğünün hükümet tarafından çok sıkı bir biçimde kontrol altında tutulduğunu, Türkiyenin, tutuklu gazetecilerin sayısı bakımından dünyada ilk sırada yer aldığını savunmuş...

Metinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın kuvvetler ayrılığına ilişkin sözlerine de yer veren Faruk Loğoğlu, Erdoğanın Türk demokrasisinin bel kemiğini kırmak amacıyla son olarak yeni bir hamle yaptığını, bu hamlenin gerçek demokrasinin vazgeçilmezi güçler ayrılığı ve kontrol mekanizmaları prensiplerine karşı yapılmış doğrudan bir saldırı olduğunu ileri sürmüş?

Başbakan Erdoğanın söz konusu ifadelerini, Türk parlamenter sistemini, tüm güçlerin tek bir kişinin elinde toplanmasını öngören başkanlık sistemine dönüştürme hedef ve gayreti olarak niteleyen Loğoğlu, İşte bu nedenlerle demokrasiye bağlı olan herkes Türkiyedeki bu fevkalade rahatsızlık veren gelişmeler üzerinde düşünmeli ve demokrasiye sahip çıkmalıdır değerlendirmesinde bulunmuş?

Size de bu senaryo tanıdık geliyor mu?

Yakın tarihimizi incelediğimiz de Cumhuriyet döneminde Türk halkının başına açılan işler, bir imparatorluğun çöküşünün fitilini ateşleyen gelişmeler, İngiliz ve Amerika boyunduruğuna girmeyi kurtuluş reçetesi olarak görenlerle ne kadar benzer bir tutum değil midir bu mektup?

Yaşadığınızı iddia ettiğiniz sorunların çözümünü neden yabancı milletlerden beklemektesiniz?

Bu mektup söz konusu ülkeleri Türkiye?nin içişlerine karışmaları için açık bir davet değil de nedir?

Neden sorunun çözümü için halkınıza başvurmazsınız?

Yoksa bu halk ülke yönetimi için yeterli donanıma ve niteliğe sahip değil midir?

Cumhuriyet, halkın kendi kendisini yönetebilmesi değil miydi?

Yoksa bu güne kadar bize öğretilenler ya da şöyle söylemek gerek; bize öğrenmemiz için dayatılanlar koskoca bir senaryodan mı ibaretti?