Kur'an-ı Kerim'de helal kelimesi ile ifade edilen mubahlığın ölçüsü şöyle belirlenir: "Sana kendileri için nelerin helal kılındığını soruyorlar. De ki: Bütün iyi ve temiz şeyler (tayyibat) size helal kılınmıştır." (Maide, 5/4) Allahü Teala tarafından Hz. Peygamber'e "tayyibat" ve "habais" ten olan şeyleri belirleme yetkisi şu ayetle verilmiştir: "O peygamber onlara iyiliği emreder, kötülükten meneder, onlara temiz olan şeyleri (tayyibat) helal, pis olan şeyleri (habais) de haram kılar." (A'raf, 7/157)

Allah'ın Rasulü (s.a.s), bu yetkiye dayanarak kara hayvanlarından köpek dişi olanlarla, kuş türlerinden pençeli yırtıcı kuşları da yasak kapsamına almıştır. Hadis-i şerifte şöyle buyurulur: "Nebi (s.a.s), köpek dişi olan yırtıcı hayvanları ve pençeli yırtıcı kuşları yemeyi yasakladı."3

Cabir (r.a)'ten rivayete göre de, "Allah'ın elçisi Hayber günü ehli merkeplerin etlerini yemeyi yasaklamıştır."4 Başka bir ifadeyle, yukarıdaki özelliği taşıyan hayvanlar habis (çoğulu habais) kapsamında görülerek sünnetle yasak kapsamına alınmıştır.Ebu Hanife, Şafii ile Ahmed İbn Hanbel'e ve İmam Malik'in sağlam görüşüne göre, hadislerde zikredilen bu gibi hayvanların etlerini yemek caiz değildir. İmam Malik'in ikinci görüşüne göre ise, yukarıdaki hadisler haramlık değil kerahet bildirir. (Malik, Muvatta', Sayd, 10-12).

Çoğunluk fakihler akrep, yılan, fare, kurbağa, karınca vb. haşere ve böceklerin habaisten sayılarak yenmeyeceği görüşündedir.Malikiler ise insan sağlığına zararlı olmadığı sürece haşerelerin, usulüne uygun olarak tezkiye edilmek suretiyle yenmesinde bir sakınca görmezler. Ayrıca yılanın yenebilmesi için zehirleyici özelliğinin giderilmesi ve tezkiye şartını ararlar.5 Bu görüşün, haşeratın tiksinti duymadan yenildiği yer ve ülkelerle ilgili olarak değerlendirilmesi gerekir. Nitekim Hz. Peygamber'in keler (çöl kertenkelesi) etini kendi yörelerinde sevilmediği için yemediği, ama sofrada olan sahabeleri yemede serbest bıraktığı nakledilmiştir.6

Deniz Hayvanları: Deniz hayvanları da insanın yararlanması için yaratılmıştır. Kur'an-ı Kerim'de: "Size deniz avı helal kılındı.." (Maide, 5/96) buyurulur. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Bizim için iki ölü ve iki kan helal kılındı. Ölüler; çekirge ve balık. Kanlar da karaciğer ve dalaktır." (İbn Mace, Sayd, 9, At'ıme, 31; A. İbn Hanbel, II, 97)

Hanefilere göre suda yaşayan hayvanlardan sadece balık çeşidine girenler yenebilir. Dayandıkları delil, deniz avının helal kılındığını bildiren ayetle (Maide, 5/96), iki ölü hayvan olan balık ve çekirgenin helal kılındığını bildiren hadistir (İbn Mace, Sayd, 9, At'ıme, 31; A. İbn Hanbel, II, 97). Buna göre balık şeklinde ve niteliğinde olmayan; ahtapot, deniz aygırı, denizaslanı, yengeç, midye, istiridye, istakoz, salyangoz, su kaplumbağası gibi hayvanlar "habais" kapsamında mekruh sayılır. Hanefilere göre ayette deniz avıyla kastedilen; sadece balığın her çeşididir.

Hanefiler dışındaki üç fıkıh mezhebine göre "Size deniz avı helal kılındı." ayetinde bir sınır getirilmediği için denizde yaşayabilen her hayvanın eti yenebilir. Diğer yandan Hz. Peygamber, "Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir." (Ebu Davud, Tahare, 41; Tirmizi, Tahare, 52) buyurmuştur. Ancak bazıları su domuzunu ve su köpeğini istisna ederek, diğerlerinin helal olduğunu söylemişlerdir. Bu konuda şöyle bir kıyas da yapılmıştır: Deniz hayvanlarında kan mevcut değildir. Haram kılınmış olan ise kandır. Bu yüzden deniz hayvanlarının hepsi tıpkı balık gibi olup, denizde yaşayabilen her çeşit canlı hayvanın eti yenebilir.

Dipnotlar:1) bk. 3) Müslim, Sayd, 15, 16; Ebu Davud, At'ime, 32; Tirmizi, Sayd, 9, 11. bk. Buhari, Zebaih, 28, 29. 4) Buhari, Magazi, 38, Zebaih, 27, 28; Müslim, Sayd, 36, 37; Ebu Davud, At'ime, 25, 33. 5) Ceziri, Kitabü'l-Fıkh, II, 3; Zühayli, el-Fıkhü'l-İslami, c. III, s. 508; Derdir, eş-Şerhu'l-Kebir, c. II, s. 115. 6) Buhari, Zebaih, 33; Et'ime, 14; Müslim, Sayd, 2; İbn Mace, Sayd, 16; Ebu Davud, At'ime, 28.