Dostum bırak şu seçim muhabbetini, sözü iki de bir oraya taşıma. Tamam, okudukların ve izlediklerin önemli, hatta bu seçim çok, çok, çok önemli, biliyoruz. Herkes biliyor bunu. Hem geçen gün sana whatsapp üzerinden paylaşılan mesajları bile tek tek okuttun.

Neymiş efendim, İsrail dışişleri bakanı bilmem kim; "Türkiye, Erdoğan'a bırakılmayacak kadar değerlidir. Türk halkı onun iktidarına son vermeli. Bize düşen ne varsa yapmaya hazırız." Müslüman'ın sinirlerini dimdik eden Siyonist bir Yahudi tohumunun ülkemiz hakkında böyle pervasızca konuşması...

Kızmakta halkısın dostum...

"Demokrasi" dediler, "özgürlük" dediler ve hep propaganda ile reklam ile kendi adamlarının ağızlarıyla bunca yıldır kendi istediklerini bu millete yaptırdılar. Biz sanıyorduk ki devletimizi yönetecekleri biz seçiyoruz. Evet, biz seçiyoruz ama onların dediği oluyordu, diye daha önce de tartışmıştık.

Kahır dolu sesinle "Abi, adamlar güçlüydüler, paraları vardı, gazeteleri televizyonları vardı. Onların haber verdiği kadar tanıyor, biliyorduk" dediğini de unutmadım dostum.

Lakin hayat devam ediyor, bak mahallemizde bir Türkçe hocamız ve gül yüzlü hafız abimiz vardı. Her akşam Hacı Lütfullah Camiinde cemaate gelirler, çıkışta dertleşirdiniz. Dursun Canpolat komşumuz ailesiyle birlikte trafik kazası yapmış ve vefat etmiş Allah rahmet eylesin. Can yakıcı bir haberdi bu sizin için. Tanıdığınız, bildiğiniz, muhabbet ettiğiniz bu imanlı insanlar artık aramızda yok. Hayat devam ediyor cümlesi ise her halükarda geçerli. (inna lillahi ve inna ileyhi raciun)

Yani dostum sürekli seçimden bahsetmek, oraya takılı kalmak, yormuyor mu seni? Tamam, ben siyasetle/politikayla ilgilenmiyorum ama senin ki de fazla değil mi? Abone olduğun gazete senin düşünceni biçimlendirmiyor mu? Her ne kadar "başka haber kaynaklarını da takip ediyorum" diyorsun ama o haber kanallarını farklı gözle izliyorsun. Bu senin yanlı olmaktan kurtarmaz.

Hemen cevap verme bana dostum...

Ne diyeceğini biliyorum. Diğerleri içinde aynı şeyi düşünüyorum. Onlar da tarafsız değil. Tarafsız olmak kutsal bir şey değildir tabii. Bunca yıldır insanın öğrendikleri, kişiliğini ve kimliğini oluşturduğu bir kültür ortamında büyür. Adaletli olmak için tarafsız olmak gerekmiyor. Adil olmak zorundayız Çoğu orta zekalılar bunu anlamaz.

Neden, çünkü taraflı olanlar, keser gibi, her zaman kendi tarafına yontuğu bir dünyada taraftar olup adil olanları bulmak, bilmek zor.

Seni susturmak zor dostum...

Ateş almış bacayı gidiyor. Okuduklarından, dinlediklerinden paylaşımlar yapıyorsun. Bir çay ocağında oturuyoruz, hemen okuduğun günlük gazetenin sayfalarını çevirmeye başlıyorsun. Beyninde oluşan şablon da bu; Şu saatten sonra Türkiye'yi yüklenip kaldırabilecek lider yok gibi. Lafla, peynir gemisi yürütmeye çalışanların peynirlerini fareler yiyor galiba. Ancak millet icraat istiyor. Yapılanları görüyor. Büyük projelerin getirdiği rahatlığı görüyor ve yaşıyorlar. Bu millet ne yapacağını bilir ve gereğini yapar.

Dostum sakin ol...

Karşı taraf "nefret üzerine birleştiler" biliyoruz. Düşman olacak ki hızını ayarlayabilesin. Kişilere takılmış görüntüsü veren bir tutum sergiliyorlar. Sence aklı olan böyle yapmaz değil mi? İnsanın özü, insanın fıtratı "dolu tarafı" görmeye ayarlanmış. Nefretle ve eleştiriyle büyümüş adamlar ne yapacaklar ki? Devamlı eleştirmek onların işidir, takma kafana.

Hey dostum yine daldın gittin...

Sana diyorum. Sen de eleştiriyi kaldıramıyorsun galiba. Hadi bazıları hakaret ediyor, katlanacaksın. Büyük olmak, yetki sahibi olmak farklı bedeller ister. İnsan ruhunun nelere tahammül ettiğini bilirsin. Hani Rabbimiz dağlara teklif ettiği sorumluluğu insanoğlu yüklenebilmiş ya... Tahammül gücünden çok cahilliğindendir.

Sen günlük gazetenden Hayrettin Kahraman Hocanın, Zekeriya Kurşun Hoca'nın ve diğerlerinin makalesini okuyuvermişsin belli... Lakin az önce bir cumhurbaşkanı adayının polis memuruna yönelik sesinden dinlettiğin kısa mesajı kimselere dinletme. Yakışık kalmaz senin gibi seviyeli birine. Başkaları dinletisin, sen paylaşma... Kötülükleri yaymak sana yakışmaz. Projeleri yok de, küçük düşünüyorlar de, büyük bir devlet olan Türkiye'nin dünya üzerindeki ağırlığını fark edemiyorlar da, yapıla gelen icraatları seçim vaadi diye haykırıyorlar, gafiller de ama o ses kaydını paylaşma gerek yok.

Bak dostum,

Bir de her konuştuğumu gazetede yayınlamak gerekmiyor. Eleştiriye açık olduğunu ispatlamış oluyorsun lakin beni de millete faş etme olmaz mı?