RUHUNA EL-FATİHA

Vahiy Meleği Cebrail (A.S.) Peygamber Efendimizin yanına gelmişti. O sırada Peygamber Efendimiz (A.S.) gökten kapı sesi gibi bir ses duydu. Başını göğe kaldırıp şöyle buyurdu: ?Bu, göğün bîr kapısıdır ki bugün açıldı; bundan önce açılmamıştır.?

Bir melek o kapıdan yeryüzüne indi. Peygamber Efendimiz (A.S.): ?Bu bir melektir ki yeryüzüne indi. Bundan önce o hiç inmemiştir.? Buyurmuştu.

Gelen melek Efendimize selâm verdi ve: ?Getirdiğim iki nur ile sizi müjdeliyorum. Bu iki nûr sizden önce hiçbir peygambere verilmemiştir. Bunlar: Fatiha süresi ile Bakara sûresinin son âyetleridir.?

Bakara Süresinin son ayetleri ?Amener-Resülü? ismiyle meşhurdur.

İçimizde Fatiha süresini ezbere bilmeyen var mı? Ezbere bilmeyenlerimiz biran önce ezberlesinler, olur mu? Ölenlerimizin mezar taşında ?Ruhuna el-fatiha? yazmıyor mu? En azından ölmüşlerimize bir fatiha okuyabilmeliyiz.

Fatiha süresinin bir ismi de ?Şifa? süresidir. Çünkü Fatiha süresi sürekli okuyan kişilere şifa verir. Gönül sıkıntısını giderir. Istırapları dindirir. Psikolojik rahatsızlıklara iyi gelir. Doktor ve ilaç tedavisi ile birlikte hastalara okunması tavsiye edilmiştir.
HEPİMİZ ALEVİYİZ?

Önce şu soruya cevap verelim: Alevi kime denir?

Alevi; Hz.Alîye mensup anlamına gelen bir sözdür. Alevi sözü;hem Hazreti Alî soyundan gelen anlamına gelir, hem de Hazret-i Alî taraftarı olan, O?nun yolunda giden anlamına verir. Hz. Ali?nin yolu İslam yolu olduğuna göre bu anlamda hepimiz Aleviyiz. Gerçek Alevi; Hz.Ali?nin yaşadığı Müslümanlığı yaşamaya çalışandır.

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: ?Gerçekten de yüce Allah her peygamberin soyunu, o peygamberin sulbünden izhâr etti, benim soyumuysa Ebû Tâlib oğlu Alînin sulbünden izhâr eyledi?

Peygamber Efendimiz kızı Hz.Fatıma?yı Hazreti Ali ile evlendirmiştir. İslam tarihinde Hz.Alinin ve Peygamber Efendimizin kızı Hazreti Fâtımanın sulbünden gelenlere ?Alevi? denmiştir. Bunlara umûmî olarak ?Seyyid? dendiği gibi, oğulları Hz. Hasan?ın soyundan gelenlere ?Şerif?, Hz.Hüseyin?in soyundan gelenlere ?Seyyid? denmesi de âdet olmuştur.

İslam tarihinde yaşanan siyasi olaylar sonucunda ; Hazret-î Alîyi ve onun soyundan gelen İmamları tanıyanlara, Ai ve evlâdının tarafını güdenlere, ?Şia? ve ?Alevî? denmiştir. Allah?ın kitabı K.Kerim ve Peygamber Efendimizin sünnetine uyan tüm taraflar hak ve güzeldir. Hz.Ali taraftarı da öyle?

Ancak maalesef zamanla Hz.Ali taraftarlığını ileri götürüp, Hz. Ali?yi adeta tanrılaştıran, Hz.Ali?nin Peygamber olduğunu iddia eden, İslam?ın esaslarını değiştirmeye çalışan, İslam dışı gruplar da türemiştir.
DİN BİLİME KARŞI MIDIR?

İnsan neyi merak etmez ki? Ufacık bir zerreyi merak ettiğimiz gibi sonsuz uzayı da keşfetmeye çalışırız. Hücreyi araştırdığımız gibi yıldızları, galaksileri öğrenmeye çalışırız.

İnsanın kendisi küçük kainattır. Hem kendini keşfe çıkar insan, hem de kainatı. Hem kendi bedeninin içini inceler hem de yeryüzünün içini?

İnsanın hayallerine sınır çizilemez. Sorularının da ucu bucağı yoktur. Ben kimim? Nerden geldim? Nereye gidiyorum? Niçin yaratıldım? İnsanın aradığı cevapların temel kaynağı Allah?ın kitabı K.Kerim?dir. Peygamber Efendimizin hayatı da insanın arayışına cevap niteliğindedir.

İlimler ve bilim insanın arayışı sonucunda ortaya çıkmıştır. İlmi ilerleyişin kaynağı insandaki merak duygusu ve araştırma yeteneğidir. Bundandır ki, Merak ilmin hocasıdır denmiştir.

Peki batılıların iddia ettiği gibi din, bilime karşı mıdır? Kendi dinleri açısından batılılar haklılar. Din denilince iki ayrı mefhum hatıra gelir. Biri Hak din, diğeri Batıl dinler. Batıl dinler, insanların kendi hayallerinden doğan, yahut bir hak dinin tahrif edilmesiyle ortaya çıkan bir takım saçma inançlardır.

Avrupayı asırlarca fenden uzak tutan ve dünya dönüyor dediği için Galileyi Engizisyon mahkemeleri önüne çıkartan kilise dini, böyle bir dindir. İslam dini ise hem bilime uygun hem de akıl üstü bir dindir.

Arıya bal yapmayı ilham eden, koyunu süt fabrikası yapan Yüce Allah, insan aklına da bilim ve fen gibi harika meyveler verdirir.
ÇOCUKLAR HAVALE GEÇİRİRSE?
Havale küçük çocuklarda ateşli hastalıkların yol açtığı bir durumdur.
Çocuklarda havale belirtileri şunlardır: çırpınma, kol ve bacaklarda kasılma, katılma, ani ses çıkarma, çığlık, bazen dışkı ve idrar kaçırma, ağız köpürmesidir. Çocukta solunum durması veya hırıltılı solunum olabilir.
Çocuğun havale geçirmesi durumunda hemen doktora götürülmesi gerekir. Bu sırada giysileri çıkarılarak çocuk serinletilmelidir.
Baştan başlanarak aşağı doğru suyla çocuğu ıslatmak yararlı olabilir fakat çocuğu üşütmemeye dikkat edilmelidir.
Sık sık havale geçiren çocuklar hastalandığında da ateş düşürücü ilaçlar verilerek ateşin fazla yükselmesinin önüne geçilmelidir.