Allah'a hamd-u senalar, O'nun sevgilisine selat-u selam olsun.

İnsanlığa özgürlüğün sembolü, evrensel insan haklarının hamisi diye gösterilen demokrasinin beşiği olduğu iddia edilen Amerika Birleşik Devletleri kendi koyduğu kanunlara niçin riayet etmez? Aynı devlet, Kudüs'ün israilin başkenti olması kararını kabul etmeyen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi devletlerine neden tehditkar konuşur? Bununla birlikte neden İslam coğrafyasında Müslüman'ın hep kanı akar?

GERÇEK MUTLULUK NEDİR?

"Ahlak erdemli davranışlar ortaya çıkarır. Erdemli davranışlar insanı mutlu kılar." Fakat ahlakın ve edebin kaynağını net olarak söylemezseniz bu kanun sizi çıkmazlara sürükler. Kurduğunuz düzenin devamı için savaşlar çıkarır. Şu bir gerçek: Bu gün edebin, ahlakın kaynağını açıklama konusunda bir çıkmaza girmiş. İnsan kendine karşı ahlaklı olmalı demiş. Kaynağına da VİCDAN demiştir Bu kaynağı nefsimizin eline bırakmak bu günkü Batının düştüğü en vahim hatadır.

ÖZGÜRLÜKLER BİR HAK MIDIR?

"Özgürlük; doğuştan beri sahip olduğumuz hakların uygulama alanıdır." Özgürlük bir hak olarak değerlendirilmemelidir. Elbette insan hakikat arayışını bu alanda gerçekleştir. Fakat hak olarak görürsek nefsimize istediği gibi davranma alanı oluştururuz. Bunu devletler nezdinde de değerlendirin.

'Her istediğini yapmak olarak algıladığın "özgürlük" iyi bir şey olsaydı işçilerine, memurlarına işlerine istediğin zaman gel, bu senin özgürlüğündür ' derdik. İnsanın nefsi kötülüğe meyillidir. Özgürlüğü nefsi emarenin eline teslim edemeyiz. Ruhumuz bedenimizle, dünyamız atmosferle, gözümüz belli mesafeyle sınırlandırılmıştır. İnsan nasıl tamamen özgür olabilir!

AHLAKIN KAYNAĞI HAKİKAT-İ İLAHİDİR

O halde ahlakın kaynağı neresidir?

Ahlak'ın kaynağı Hakikat- i ilahidir. Önce bu makama "edeb" gerekir. Referanslarını vahyi ilahiden almayan ahlak anlayışı bozulmaya nihayetinde çürüyüp yok olmaya mahkum olacaktır. İşte Amerika burada hataya düştüğünden her istediğin yapabilmek için hep bir düşman çıkarıp onunla savaşma gayretine girmiştir. Yok olmaya mecburdur. Onlara göre biz istediğimiz gibi yaşamalıyız, bize tabi olanlarda bizim istediğimiz ya da işlerimizi gördükleri kadar özgür kalabilir. Bu yüzden istediklerini yapmayanlara tehditler savuruyorlar.

Kanunlarını ahlaki, erdemli davranış kılıfı altında yürütür fakat hakikat hiçbir zaman ortaya çıkamaz. Çünkü mutluluğu kendi nefsinde bulmaya çalışmış; azgın nefsi doyurmaktan öteye gidememiştir.

KİME KARŞI AHLAKLI OLMAYIZ?

Cenabı Hakk, Ademoğluna kendinden bir nefes üfleyip ona Edebi bahşetmiştir.

Ruh olarak yaratılan ilk insan Hz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellemdir. Onun nuru ile İnsan edep kazanmıştır. Ahlakın temelinde ilahi emre uymak haddini bilmek vardır. Kişi nefsine tabi olur onun emriyle hareket ederse şeytanlaşır.

Yatırımını nefse ve şeytana yapan istediğine ulaşarak mutlu olabilir. Ama bu nefsin mutluluğundan başka bir şey değildir. Ruhun karanlıklar içinde kalır.

İnsan olarak, millet olarak ve devlet olarak yalnızca edebi ve ahlakı vahyi ilahiyi referans almadıkça varlığımızı gerçek manada devam ettiremeyiz.

Trump Efendi başkanlığında savrularak sağa sola çarpa çarpa giden A.B.D. çöküş sürecine çoktan girmiştir. Geçmiş olsun (!) Kovboyun dediği gibi 'çöküyor adamım.'

Edeb itiraf gerektirir.

Edep mahcubiyeti doğurur,

Mahcubiyet, insanın acziyetini ortaya koyar. (Edep Risalesi,Seyyid Muhammed Ruhi)

Ben aciz değilim herkes benim sözümle hizaya gelecek diyenin edepten, ahlaktan nasibi yoktur. Ahlaksızdır.

Muhabbetle kalın..