Hikmet ŞAHİN hocamızı sevenlerin hatırında bir tarih var ki bunu unutmak mümkün değildir.O tarih 11 Kasım 2009.Hikmet hocamızın şehit edilişinin tarihi.Hiçbir zaman unutmadığımız ve unutamayacağımız bu tarihi iki gün sonra tekrar yaşayacağız.O tarih, bizi ilk güne götürecek ve unutmadığımız o anları tekrar gözümüzde canlandıracaktır.

İnegöl İmam Hatip Lisesinde ilk görevime başlamıştım. Stajyer(yeni) öğretmenlerle tecrübeli rehber öğretmenler ilgilenirdi.Şanslıydım çünkü bana rehber öğretmen olarak Hikmet ŞAHİN hocamız verilmişti.Hikmet Hocam Okulumuzun Tefsir derslerine girerdi.Bilindiği gibi Tefsir demek, Kur'an'ı anlamak ve açıklamak demektir.Gerek beraber girdiğimiz derslerde, gerekse kendi aramızdaki sohbetlerde olsun Hocamızdan öğrendiklerimi ve gördüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hikmet ŞAHİN hocamız cömert ve eli açık bir hocamızdı.Bütün öğrenciler O'nu severlerdi.Çünkü öğrencilerin ihtiyaçlarını giderirdi.Hocamız şöyle derdi:"Kuru sohbet karın doyurmaz.Aç ve açıkta olan bir insana ne anlatırsan anlat etkili olmaz.Önce sıkıntısını gidereceksin ki seni rahatlıkla dinlesin ve anlasın".

Hikmet Hocamız hep şunu söylerdi:"Kur'an'da en çok geçen ve birlikte anlatılan iki görev vardır.Biri "Namaz kılınız",ikincisi de "zekat veriniz".Bu iki görev Kur'an'da hep birlikte anlatılır.Çünkü Namaz insanı ayakta tutar ve yıkılmamasını sağlar,zekatta(yardımlaşma) toplumu ayakta tutar.Diğer bir ifadeyle namaz ile bireysel görevini yerine getiriyorsun,zekat ve yardımlaşma ile de topluma karşı görevlerini yerine getiriyorsun.

Kur'an'da yaklaşık 200 den fazla İnfak ayeti vardır.İnfak yardımlaşmanın her çeşidini içine alan bir kavramdır.İnfak cimriliğin panzehiridir.İnfakın olduğu toplumlarda cimrilik olmaz ve kimse geleceğinden korkmaz.Ama bir toplumda infak yoksa o toplumun bireyleri geleceklerinden emin olmayacak ve aç kalma korkusunu yaşayacaklardır.

Hikmet Hocamız karnı aç olan öğrencileri tespit eder ve onlara yardımcı olurdu.Ayakkabısı,montu v.b.ihtiyacı olan öğrencilerin bu ihtiyaçlarını karşılardı.(Acizane bende hocamdan bu örnekleri aldım ve elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum.)

Hikmet Hocamdan hep şunu duyardım.Bazı insanlar haftada bir gün kendi aralarında toplanırlar ya sohbet ederler veya tefsir dersi yaparlar.Acaba akşam öğrendikleri şeyleri ertesi gün uyguluyorlar mı? Örneğin Kur'an'ın daha 2.sayfasındaki Bakara suresinde buyrulduğu gibi "...kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler" ayetini okurken ertesi gün o ayeti uygulayıp ellerini ceplerine atıyorlar mı?Yoksa kendilerini teselli etmek yada bir şeyler yapıyorlar görünümü vermek için mi toplanıyorlar?

Bu tür insanlar haftada bir defa gittiği mahalle sohbetlerinde uçtulu kaçtılı hikayeler dinleyerek ve gelsin çaylar gitsin pastaların olduğu ortamlarda da ruhen de görevini ifa etmiş olmanın huzurunu (sözde) yaşarlar.Ne kimseye faydası dokunur ne de kimsenin sıkıntısı onları ilgilendirir.Kendince yaptığı en büyük hayır, Cuma namazı çıkışında attığı bir lira veya bakkal ve marketlerde bulunan hayır kumbarasına paranın üstü olan 3-5 kuruş atarak görevini yapmanın mutluluğunu yaşar!

Müslüman iyilik düşünmeli ve her zaman iyilik yapmalıdır.Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

-"...Allah, iyi ve yararlı işleri en güzel şekilde yapanları sever."(Maide,93)

-"...Allah'ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez."(Kasas,77)

-"(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyi ve yararlı işleri en güzel şekilde yapın. Şüphesiz, Allah iyi ve yararlı işleri en güzel şekilde yapanları sever."(Bakara,195).

Hikmet Hocamdan unutamadığım tavsiyelerinden bir tanesinde şudur:"Yaptığınız iyilikleri zamanında yapınız.Geciktirmeyiniz.Çünkü kış bittikten sonra kömür götürmenin anlamı olmaz.Tıpkı hasta öldükten sonra ilaç götürmenin anlamı kalmadığı gibi".

Mekanın Cennet olsun Değerli Hocam.